İnsanların insanca yaşadıkları ülkelerde genel seçimlerden tutun da yerel seçimlere kadar binlerce hatta milyonlarca kişinin oy kullanımları ve sonuçlara ulaşılması 24 saati geçmez. Gelin görün ki bizim memlekette basit bir partinin Başkan seçimi 3 aydır “gollalı menfaat koltuğu” nedeniyle bir türlü sonuca ulaşamıyor.

3 aylık bu süreç içerisinde toplumsal değerlerin hiçe sayılarak ahlak limitlerinin son haddine kadar zorlanması ne değer yargılarına ne de demokratik bir ülkede mevcut olması gereken hukukun üstünlüğüne uygun bir davranış değildir.

Açık pazarda alımı satımı yapılan emtialar gibi transfer yapılan vekillerden tutun da farklı veya aynı siyasi görüşte olan gençlerin eğitim, bilgi ve başarıları göz ardı edilerek yine siyasi rüşvet karşılığı tavlanıp istihdam edilen delege yakınları ve mahkemelerin vermiş olduğu kararların kaale alınmaması ve kendi çıkarları doğrultusunda yorumlanması tam bir hayal kırıklığı ve fiyaskodan başka bir şey değil.

Son gelişmeler ışığında UBP GYK’sı bence Kurultayının 2’nci turunun SEVGİLİLER GÜNÜ de olan 14 Şubat’ta yapılması yönünde karar üretmeli. Ne de olsa kavgalarla devam eden bu süreçte BÜYÜK AŞK’ın da doğması kaçınılmaz olur belki !

Kim bilir belki İrsen Bey’le Ahmet Bey, Çavuşoğlu ile Avcı, Tokel’le Çaluda, Taçoy’la Tatar, Ertuğruloğlu ile Özgürgün, Töre’yle Afet Hanım kucaklaşırlar, öpüşürler, koklaşırlar ve tüm bu yaşanan aymazlık ve rezalet tam da bir aşk hikayesi içerisinde hoş bir sona ulaşır !

Belki Aziz Valentin vesile olur da aslında birkaç gün önce Ahmet Bey’in Fuat Bey’e yazmış olduğu bir mektup gibi tüm bu yaşananlar sonrasında birbirleri ile gurur çerçevesinde selamlaşmaları bile abes olan vekiller arasında ortak hedef olan zat-ı menfaat ilişkiler çerçevesinde bir saadet zinciri oluşturulur ve tıpkı eskiden olduğu gibi eşe, dosta, akrabaya,delegeye, biat edilene peşkeş zihniyetinin hakim olması ile bir sevgi yumağı oluşturulur.

Ha bu 2’nci turun anlam ve önemi açısından Sevgililer Gününde yapılması mantığını da ister kabul ederler ister etmezler; kendilerine kalmış. Ama şurası da bir gerçek ki UBP her zamanki gibi kendini hukukun (Yargı) üstünde görüp kendi belirleyeceği Şubat ayı ortasından sonraki alternatifleri de zorlayacak gibi görülüyor.

Bu arada mahkeme kararına riayet etmeyenlere de bir şey yapılır mı ? Bilemem. Ancak hiç kimsenin hukukun üstünde olmadığı ve bir ülkeyi ayakta tutan önemli unsurlardan birinin de ADALET olduğunu ve tecellisinin geç olması halinde hiçbir anlam da taşımayacağını hatırlatmakta yarar var sanırım.

Halk içinde muteber bir ayrımcılığın mühendisliğini yapanların unutmaması da gereken bir şey daha vardır ki ; bu ülkede sizin çocuklarınız ve torunlarınıza yapılmasını istemediğiniz ve yaşamasını arzu etmediğiniz ortamların oluşmasının kudretli savunucuları olmayınız. Gün gelir başkasına layık görmediğiniz hukuka sizin de ihtiyacınız olur.