Söyleniyoruz, söyleşiyoruz ama bir türlü açık açık söyleyemiyoruz. Yaşanan bunca aymazlık ve başıboşluk bizleri de bu sarmalın içine almış gibi. Kimse kimseyi beğenmiyor, bir ego patlamasıdır da almış başını gidiyor. Solcu solcuyu, sosyalist sosyalisti, sosyal demokrat sosyal demokratı, sağcı sağcıyı ve kendi içinde varyasyonların birbiriyle uyumsuz ve huysuz ilişkileri bir türlü optimist yaklaşımla ele alınıp tartışılamıyor. Bir çekememezlik, bir kıskanma, bir hasettir de almış başını gidiyor.
Günlük yaşamın gerçekleriyle başa çıkamayıp, kendini yetersiz ve değersiz gören insanlar, kendinden yüksek gördükleri insanları çekemezler. Kendi olumsuzluklarını düzeltemeyeceklerinden de etrafındaki insanları küçültmek için büyük çaba sarf ederler. Sürekli çekişme ve bir savunma içerisinde olurlar. Böylelikle eşit seviyeye geleceklerini zannederler…
Bu tür insanlar, kompleksli, aynı zamanda da içten pazarlıklıdırlar. Bu düşünce yapısı ve tavır kime ne kazandırır ki? Sadece ortak hedefleri nüanslarla ölçülebilen insanların bir araya gelmesini engelleyen egoların ortaya çıkıp toplumsal top yekün kurtuluşun engellenmesini sağlar.
Tüm bu komplekslerden mutlak arınma sürecinden sonra ortak akılla hareket noktasında VİZYON, MİSYON, STRATEJİ, AMAÇ, POLİTİKA, TAKTİK ve PROGRAM unsurlarının belirlenmesi elzemdir. Kıbrıslı Türklerin öncelikle tam olarak ne istediğini kesin hatları içerisinde ortaya koyması ve maymun iştahlı bir vaziyetten kurtulması gerekir.
Özellikle daha birkaç gün önce halkın tüm tepkilerine rağmen! Özelleştirilen Ercan Havaalanı peşkeşinden elde edilen paranın 13’ncü maaşlara harcanmasına kuzuların sessizliği gibi sus pus olan bir toplum kendi geleceğinden yediğinin farkına varmaz ve bu yönde ortak bir mücadele ruhunu yakalayamaz ise ben buna ne diyeyim şimdi? Ayrıca muhalefetin de hiçbir ayırım yapmadan bu duruma şu ana kadar ses çıkartmamasını sadece popülist yaklaşım olarak görür bu bozuk sistemde halkın tepkisini çekmemek için sus pus olduklarını söyleyebilirim.
Benim nezdimde mutlak hükümet olmanın ötesinde halka her konuda (lehte veya aleyhte) dürüstçe Kıbrıslı Türklerin mevcut durumu izah edilip gerçekler ortaya konulmalı ve yukarıda da bahsettiğim unsurlar tek tek ele alınıp bu süreçte yola çıkmaya gönüllü kitlelerle (ki buna Sivil Toplum Örgütleri de dahil) mutlak hedefe doğru ilerlenmelidir. Ha eğer halkın hoşuna gitmeyecek maddi ve manevi kayıplar nedeniyle endişeye yol açacak unsurlar bu yolda engeller oluşturacak ise zaten hiç bu yola da çıkmaya gerek yok. Tembelliğin bir diğer adı olan kadercilik müessesesinin birer cengaveri olmaya devam ederek şikayet de etmeyeceksin.
Öncelikle bazı kesimler gibi her şeyin müsebbibi Türkiye’dir deyip de işin kolayına kaçarak ve aslında Kıbrıslı Türklerin kendi kendine yeter bir ekonomik ve sosyal yapı oluşturmasında hiç bir şey üretmeyip altında yumurta bile olmayan tavuk gibi kuluçkaya yatarak bir sonuç alınmasını beklemek abesle iştigaldir.
Vesayetten kurtulmak hedefse eğer vesayetin sağladığı maddi manevi her bir değerden vazgeçerek kendi ülke koşullarına uygun kısa, orta ve uzun vadeli projeler yapıp harfiyen uygulamalı. Bu düşünceye destek veriyorsak da tüm fedakarlıklara da imza atmayı da taahhüt ediyoruz anlamında olacaktır.
Her şeyin temelinde BİRLİK, MÜCADELE, DAYANIŞMA var; birlik olmadan mücadele; mücadele olmadan dayanışma olmayacağı gibi organize olamayan dağınık güçlerin de tam bir güce sahip olamayacağı gerçeğinden hareket ederek önce kendi mutfağımızı temizleyip daha sonra birlikte yemek yapmayı öğrenmeliyiz.
Önce nasıl bir yemek yapılmasında hemfikir olup yemeğin tuzunun, biberinin, malzemesinin neler olacağına birlikte karar vererek pişirme usulünde de konsensüs sağlayıp, hangi ateşte ne kadar süreyle ocak üstünde kalacağını kesin prensiplere bağlayarak yavaş yavaş kıvamında pişmesini birlikte izleyip bekleyeceğiz. Bu belki biraz zaman alabilir ama en azında tuzunda biberinde, malzemesinde ve yapımında sadece ama sadece bizim emeğimiz ve bizim alın terimizin olacağı güzel bir yemek olacak. Bu yemeğin de lezzetine hep birlikte varacağız.
Kuru inat, ihtiras ve tatminsiz ego aydınlık yarınların zehiridir.