Nihayet kurultayda bitti.Uzun zaman vatandaşın çektiği, sıkıntılı dönem,
gergin bekleyiş nihayet sonuçlandı.İrsen Küçüğün zaferiyle bundan sonrası
ne olur bilinmez.Siyaset yaa bu, kol kırılır yen içinde kalırda diyebilirler,haz
medemeyip yollarınıda ayıra bilirler.Bunları zamanla bekleyip göreceğiz.


Önemli olan bundan sonra hükümetin bir an önce bekleyen işlere acilen el atması,kokuşmuş düzeni, laçkalığı giderip, devlet ciddiyeti ve hassasiyetiyle
tüm sorunları,tıkanıklıgı gidermesidir.Şimdi partilerine yakışır şekilde birlik içinde hareket etme zamanıdır.Yemek tarifli atışmaları,kapışmaları bırakıp
ciddi sorunlara egilmeleri ve omuz omuza verip çalışmalarıdır temennimiz.



Geçen gün yazıma yorum bir arkadaşımıza cevap vermem gerekiyor.

Kamil Beyin yazdıkları: Fatma hanim, "para turkiye'den geliyor,parayi veren dudugu calar, o halde ne soyleseler haklari, az bile soylemisler" diyorsunuz Diyorsunuz ki "bizim kendi ekonomimiz yok, URETMIYORUZ, yan gelip yatmaya alismisiz" diyorsunuz... Fakat baska bir yazinizda ise, Turkiye'nin bize yolladigi paranin nasil yeniden turkiyeye dondugunu cok acikca yazmissiniz/ 5 subat tarihli
yaziniz; "Bakin Ülkemizdeki şu anki ekonomik kriz varken benim yerli malım elimde kalırken markette reyonları geziyorum.Arkadaşım zeytin cennetiyim,
ne işi var başka marka zeytinin ve harnupun, hellimin, zeytin yagının senin üreticin bu gün kan ağlıyor.
Madem onların malları bura geliyor sende burdakileri pazarla onlara adaletsizliğin böylesi nerde kaldı eşit şekilde rekabet gücü.Hem bizde pet ve su üreticisi yokmu da o dahi reyonlarda çeşit çeşit nere gitti senin ülke ekonomin?Kendi üreticisine sahip çıkmayan sizler hep boyun eğmek ve elpençe divan durmak zorundasınız." ... demekki siz de pek iyi farkindasiniz, uretmiyoruz evet, ama tembelligimizden degil, urettigimizi de sattirmiyorlar, kendi mallarini satin aldiriyorlar. Yan gelip  yatan, tembel insanlar degiliz, sadece birileri oyle kalmamizi istiyor ki, bizi cocuk gibi azarlamaya ve yonetmeye devam edebilsin/ saygilar.


Şimdi Kamil bey belliki iyi ve dikkatli bir okuyucum.Bura kadar güzel,aynı fikirdeyizde ben bu yazıdan sonra yazılarımı şöyle bir gözden geçirdim.Hemen, hemen her  yazımda devletimize sersenişlerim var.Üreten toplum olmakla ilgili,sanayinin  ayakta kalamasıyla ilgili,üreten bir toplum olalım, kendi ayakları üzerinde duran kendi ekonomisi olan bir devlet olalım diye yazmışımda, yazmışım bıkmadan usanmadan ve yazmayada devam edecem.

Ama kendisiyle ayrıldığımız nokta şu Türkiye bizim için güç demekken, önemli pazar ağı varken orda neden bunu kullanmıyoruz?Bu güç varken birşey yapamamız onların sorunu değil,bizim beceriksizliğimizi gösteririr.Benim adamın zeytini, harnubu peyniri varken ülkeme diğer markaların gelişindende
sanırım Türkiyeyi sorumlu tutamayız.İç politikalarımızla ilgili bir durum,düzenleme yapmaları gerekir.Ayrıca karşılıklı iş birliği olmalı bu kadar mal,ürün girdisine karşı bendende bu kadar  mal almalısınız demeniz gerekli.Ama yok sen kendi ürün yelpazen dururken dışardan gelen her  ürüne pazar payı ve yer bulur kendi üreticine sırtını dönersen bundanda Türkiye sorumlu tutulamaz.Önce devlet olarak, sonra halk olarak, kendi üretimimize,yerli sanayiiye öncelik verip sahip çıkacağız.Daha sonrada Türkiye bize para gönderir,parayı tekrar alır demek yerine Türkiye büyük bir güç ve pazar ağı demekse, bunu nasıl kullanabilir nasıl değerlendirebiliriz dememiz gerekli.