Mont Pelerin’de tam bir hayal kırıklığı yaşamıştık…
Tam da bu iş artık bitti derken, Cenevre Zirvesi ve 5’li konferans çözüm isteyen herkesi umutlandırmıştı…
Hele de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da konferansa katılacağını açıklaması umutları bir o kadar körüklemişti…
Çünkü Erdoğan’ın zirveye katılmasının mutlaka bir esprisi vardı!
Belki de yılan hikayesine dönen ve artık kangren haline gelen Kıbrıs sorunu onun da katkılarıyla sona erecek ve kendisi bundan böyle Kıbrıs’a barış getiren lider olarak anılacaktı!
Her ne kadar ‘o masaya vurur ve bu iş olmaz’ dilenler olsa da…
İki gün önce Gezici Anket Şirketi’nin Diyalog Gazetesi’nde anket çalışması yayınlandı…
Kıbrıs Türkü’nün kırmızı çizgilerini de gösteren bir çalışmaydı bu!
Halkın yüzde 52’si Akıncı’yı başarılı buluyordu…
Yine halkın yüzde 89.4’lük çoğunluğu Türk askerinin adada kalmasından yana oy kullanmıştı!
Garantörlük konusunda da yüzde 88.8’lik bir kesim Türkiye’nin garantörlüğünden yana oy kullanmıştı…
Ayrıca dün Cumhurbaşkanı Akıncı BBC’nin Türkçe servisine yaptığı açıklamada Türk askerinin kalmasının yararından bahsediyordu!
Artık kırmızı çizgilerimiz belliydi, Cenevre zirvesi öncesinde…
Ne büyük tesadüf ki dün Rum basınında da bazı anketlere rastladık…
Simerini Gazetesi ‘Kıbrıs Rum halkının kırmızı çizgileri’ başlığı ile duyurdu anket sonuçlarını!
Peki anket sonuçlarında neler vardı;
1-Garantilerin ve müdahale hakkının olması: yüzde 92 kırmızı çizgi, yüzde 8 müzakere edilebilir.
2-Genel garantiler olması: yüzde 57 kırmızı çizgi, yüzde 43 müzakere edilebilir.
3-Yabancı askerlerin kalması: yüzde 84 kırmızı çizgi, yüzde 16 müzakere edilebilir.
4-Federal düzeyde veto hakkı olması: yüzde 63 kırmızı çizgi, yüzde 37 müzakere edilebilir.
5-Yerleşiklerin (tümünün) kalması: yüzde 87 kırmızı çizgi, yüzde 13 müzakere edilebilir.
6-Güzelyurt’un Rum idaresine verilmesi: yüzde 55 kırmızı çizgi, yüzde 45 müzakere edilebilir.
7-Yerleşiklerin bir kısmının kalması: yüzde 38 kırmızı çizgi, yüzde 62 müzakere edilebilir.
8-Dönüşümlü başkanlık: yüzde 58 kırmızı çizgi, yüzde 42 müzakere edilebilir.
Yani biz ne dersek, ne istersek tam tersi…
Onlara göre garantörler olmamalıydı!
Müdahale hakları da…
Askerlerin tümü adadan ayrılmalıydı, yerleşiklerin tümü adadan gitmeliydi!
Çünkü kendilerinde haklı yönleri vardı, Annan Planı’nda yüzde 76’lık kesim ‘hayır’ oy kullandığı için yeni bir planda memnun edilmesi gereken taraftı!
Biz 2004’de ‘evet’ diyerek çözüm yanlısı olduğumuzu göstermiş ama ondan sonra kılımızı bile kıpırdatmamıştık…
Onlar ise ‘hayır’ dedikleri için, şimdi çok ama çok daha fazla şeyler isteme hakkını kendilerinde görüyorlardı!
Sonuçta şu anda kavga kırmızı çizgilerin kavgasıdır…
Ve bunun Cenevre’ye yansıması çok olumlu gözükmemektedir!
Bizim ileri adımlarımıza Rum kesimi aksine gerileyerek gardını aldığı için de Cenevre’den beklentiler en azından bana göre en alt düzeyde olacaktır…
Kesinlikle artık adada bir çözümün gerektiğine inananlardan olmamıza rağmen tünelin ucunda bir umut ışığı bile görememek Cenevre’nin de hayal kırıklığı ile sonlanacak olmasının göstergelerinden başka bir şey değildir!
Umarız yanılırız, umarız bir mucize gerçekleşir ve Kıbrıs’ta artık kalıcı ve yaşayabilir bir çözümün altına imza atılır…
Ölmedik candan ümit kesilmez hesabı!
 
 
 
DAÜ Genel Sekreterlik münhali biraz bekleyecek
 
Basında manşetlere düşünce epey kıyametler kopmuştu…
DAÜ’de Genel Sekreterlik münhali için pek çok kişinin gözü o makamdaydı!
Şimdi sanki de tartışmalar biraz duruldu gibi…
Bu makamda gözü olanlar için de kötü bir haber;
Bu münhal epey bir zaman bekletilecek!
Hatta 2017 yılının sonlarına kadar…
Yani yorgan gitti kavga bitti misali!
Ama şimdilik!
 
 
Noel kutlamasına bu tepki niye!
 
Tartışmaları seven bir toplumuz…
Bu iyi ama bazen abartıyoruz!
Neymiş dini inançlarımıza göre Noel kutlaması caiz değimli filan…
Bu kadar derine inmeye ne gerek var ki!
Biraz da olaya ticari bakmak gerek…
Cebinde olan harcayacak olmayan evde oturacak, her zaman ki gibi!
Bu kutlamaların olumlu tarafı da var…
Haftanın sadece belirli günlerinde iş yapan esnafımız biraz nefes alacak!
Cebi para görecek…
Bunun ne kötülüğü olabilir ki!
Biraz insaf lütfen…
 
 
Kimse kapıya kilit vurmasın!
 
Yeni yıl kutlamalarını abartan asıl kesim kamu kesimi…
Son günler yaklaşırken mesai saatlerinde kapıya bir kağıt asan eğlence yerlerinde kutluyor yeni yılı…
“Şu saatlerde çalışmıyoruz kutlama var” diye!
Oysa geçen sene CTP hükümet döneminde bir genelge yayınlanmış ve yeni yıl kutlamalarının mesai saatleri dışında yapılabileceği belirtilmişti…
Bu hükümet o genelgeyi yok mu sanıyor!
Bun bir açıklasın hele…
Çünkü o kadar çok devlet dairesi çalışanlarına duyuruyor ki!
Önlemi alınsın diye yazma ihtiyacı duyduk…
Kutlama yapın!
Ama devletin ve vatandaşın cebinden değil…
 
 
Su faturaları yakmaya başladı!
 
Türkiye’den gelen suyun tartışmaları bitti ama şimdi de faturalardaki uçuk rakamlar vatandaşın şikayet konusu olmaya başladı…
Lefkoşa’da oturup da su faturaları yeni gelenlerin gözleri al taşı gibi açılmaya başladı…
Örneğin bir Lefkoşalı geçmişte 60-70 TL fatura gelirken bu ay rakamın 150 TL’ye fırladığını kızgın sözlerle şikayet etti…
Bir diğeri de genelde 80-90 TL arasın fatura gelirken son ay 230 TL geldiğini görünce kalbine sızılar girmiş!
Harmancı kardeşimize duyurulur…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, muhalefet özelleştirme yasası tartışmaları sonrasında ciddi bir kriz ve sonunda da erken genel seçim beklerken, konu Meclis’teki konuşmalarla sınırlı kalmış ve bir daha da açılmamış bile! Zaten de aklın yolu birdir değil mi!
Sayın Mehmet ÖRGÖREN, Girne İhtiyat Sandığı binasının çatı katı geçen sene sizin yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde 208 bin TL harcanarak yenilenmiş ama ne yazık ki bu sene bina yine akıtmaya devam ediyormuş, bilginiz olsun istedik zira araştıranlar var!
Sayın Sunat ATUN, şu yüzde 23’lere varacak olan elektrik zammını bir kez daha düşünün ve en azından biraz daha insaflı olun deriz Kışın tam da ortasında sanki biraz da vatandaşla alay edecesine oldu gibi değil mi!
Sayın Gürkan KARA, ada genelinde Kaymakamlıklarla ilgili yeni bir düzenlemeye gidilmesi için ciddi bir çalışma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Zira bazıları artık bal yapmaz arıdan başka bir şeye benzemiyordu!
Sayın Özdemir BEROVA, babası halen cezaevinde olan ve hiçbir geliri olmayan ailelerin çocuklarından okullarda yardım istenmesi bazı olumsuz durumlara yol açıyormuş. Bu konuda hayrına bir çalışma başlatmanız isteniyor…
Sayın Umut ÖKSÜZOĞLU, Kıb-Tek’in zam değil indirim bile yapacak durumda olduğunu söylediniz ya vatandaş şimdi bu açıklamanıza odaklandı. Konuyu daha fazla detaylarıyla kamuoyuna açıklamanız bekleniyor…
Sayın Hasan TAÇOY, sizin gönlünüz hep UBP’den yana bunu bilmeyen yok ama siz Lefkoşa’dan hangi partiden aday olsanız Meclis’e girmeyi başarırsınız. Lefkoşalı böyle düşünüyor onun için çok da dert etmeyin deriz…
Sayın Mehmet KÜÇÜK, son anda karar değiştirip Halkın Sesi’nin yayınlarının devam etme kararını aldınız ya doğru olanı yaptınız! Zira bunun vebali hep boynunuzda asılı duracaktı! Biraz destek iyi oldu değil mi!
Sayın Ferhat ERİŞİR, siyasetin duayenlerinden Derviş beyle bir yemekte buluşup aktif siyaset için epey nasihat almışsınız Doğru kapıyı çalmışsınız zira siyasetin enince taktiklerini de öğrenme fırsatı bulmuş oldunuz…
Sayın Adem USLU, pek muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin artık…
Sayın Süleyman MANAVOĞLU, polis teşkilatının mobil radar cihazları her geçen gün daha da artıyor bu iyi haber ama lütfen arkadaşlara söyleyin de pusuya yatarak bunları kullanmasınlar olur mu! Zira bu araçları görenler ani fren yapıp bir kazaya neden olabilir!
Sayın Ayşen VOLKAN, KKTC’nin Mersin Konsolosu olarak ülkedeki üniversitelerin tanıtımlarını üstlenmek örnek bir davranıştı. Umarız diğer kentlerdeki konsolos arkadaşlara da örnek teşkil eder…
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, uzun bir mücadeleden sonra devlette çalışan hekimlerin ikinci iş yaptıkları konusundaki mahkeme süreci artık karara kalmış ve sizin de uykularınız kaçmış. Bir düşünün hele mahkeme sizi halkı bulursa ortalık nasıl kaynayacak değil mi!
Sayın Ercan KÜÇÜK, Res-Bir başkanı olarak özellikle de küçük esnaf çapındaki restoran işletmeleri çok ağır bir görev aldığınızı düşünüyorlar! Yıllardır sorunları o kadar birikti ki bakalım altından  nasıl kalkacaksınız!
Sayın Mehmet DAVULCU, yıllar sonra aktif siyaset yapmak size epey yaradı değil mi! Partiniz muhakkak ki sizin deneyimlerinizden fazlasıyla yararlanacaktır. Artık bundan böyle yolunuz açık olsun deriz…
Sayın Sami DİLEK, yakın dostlarınız telefonlarınızı sürekli kapatmanızdan şikayetçi olmaya başladılar! En hararetli günlerde bir sendika başkanı için talisiz bir durum değil mi! Biraz daha hareket lütfen…