Elektrikte zam yapmak için kolların sıvandığı yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. Mazot ve benzinde olduğu gibi dövizin yükselişi veya düşüşüne bağlı olarak elektrikte fiyat belirleme yaklaşımı var. Adına da “otomatiğe bağlama” deniliyor. Böylesi bir yaklaşım doğru olmadığı gibi kabul edilebilir de değildir. Böyle bir yaklaşım ülke gerçeklerinden bir haber olmak demektir. Bugünlerde sözü edildiği gibi elektrikte zam yapmak, büyüğü kollayan ranta dayalı politikalardan dolayı durmadan küçülen, küçüldükçe de ayakta kalmak için borçlanan işletmelerimizin de bir kılıç darbesiyle yerlere serilmesi anlamına gelmektedir.

 

Elektrik bu ülkenin hava, su kadar elzem ihtiyacıdır. Temel insan hakkı olduğu gibi, temel girdi, temel tüketim maddesidir. Hayat elektrikle başlar ve elektrikle biter. Hayat kalitesini yakalama, koruma, sürdürmede en önemli ürün niteliğinde olduğu bir gerçektir.

 

Üretimin, hizmetlerin elektriğe bağımlılığından dolayı yapılacak fiyat değişiklikleri bütün ürünlere sirayet eder. Alternatif de olmadığından en kötü şekilde bütün toplum etkilenir.

 

Bu durumda, elektrik hammaddesi olan fuel oil’in varil fiyatı arttı veya kurlar yükselişe geçti, o halde, konuşulmuş olduğu gibi “yüzde yirmi zam yapalım” denilebilir mi? Bunu derseniz tam da yukarıda belirttiğim gibi, gerçekten de ülkeden bir haber olmak demektir.

 

Sağlıkta, eğitimde bütçeden pay ayrıldığı gibi, elektrik için de bütçeden pay ayrılmalıdır. Elektrik için bütün hayatı tüketmek, yakmak yerine sigara, tütün, alkollü içecekler ve daha pek çok nihai ürünler üzerinden hayatı pahalılaştırmadan elde edilecek ek gelirlerle, bu içinde yaşadığımız süreç atlatılabilir. Yani zamdan her zaman kaçınma imkanı vardır. Hayata nerden baktığınız, vicdan, anlayış, yaklaşımdır önemli olan.   

Editör: TE Bilisim