DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş, hükümet programı tartışmalarında yaptığı konuşmayı bugün sosyal medyadaki hesabında paylaştı ve çözüm konusundaki görüşlerini bir kez daha ifade etti.
Denktaş'ın açıklaması şöyle;

"Bu ülkede ilk kez siyasi partiler olarak neredeyse hiç bilgi almadan ve sadece basın yoluyla izleyebildiğimiz kadarıyla bir müzakere süreci yürütülmektedir. En hassas olarak kabul ettiğimiz mülkiyet konusunda bile neler pişirildiği ile ilgili en ufak bir bilgi sahibi değiliz. Geçmişte de bugün de, hükümetin bir ortağı belki süreçle ilgili daha fazla bilgiye sahiptir ancak diğer ortağında benden fazla bilgi sahibi olduğunu zannetmiyorum.

Kısa bir süre sonra halk ile birlikte olan bitenden haberdar olduğumuzda bizden kim ne hakla referandum sürecine destek isteyecektir? Yoksa tüm yaşananlara sessiz kalınmasının sebebi nasıl olsa DPUG tek başına kalınca çok fazla yol kat edemez düşüncesiyle mi hareket ediliyor? Eğer mesele buysa bilin ki söz konusu bu ada üzerindeki haklarımız ve var olan savaşsızlık sürecini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa bir referandumda DPUG kendini de,Kıbrısı da aşan boyutta bir muhalefetle karşınızda olacaktır.

Biz Kıbrıs Cumhuriyetinden kaynaklanan haklarımız olduğuna inanan bir parti değiliz. Biz Kıbrıs Cumhuriyetini kuran haklara sahip olduğumuza inanırız. Bu nedenle bunca yıldan sonra artık Kıbrıslı rumlaşmış kurumlar içerisine amalgame edilmeyi reddederiz ve oluşacak yeni kurumlarda eşit haklarla ortak olmamız gerektiğini ifade ederiz. Biz tam da bu nedenle KTFF nunun KOP çatısı altına girmesine karşı çıktık ve karşı çıkmaya da devam etmekteyiz. Biz bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde yeniden yer almayı değil,Kıbrıs Cumhuriyeti ile Devletimiz arasında imzalanacak bir anlaşma ile oluşacak yeni bir federal devletten bahsederiz. Biz bu nedenle Kuzeyi bizim,Güneyi Rumların olan, adanın bütününü ise ortak sahiplendiğimiz bir ortamdan bahsederiz çözüm dediğimizde.

Ve artık zamanıdır. Her parti çözüm parametrelerinin ne olduğunu,diplomatik ifadelerle değil,az önce yaptığım şekilde açık ve anlaşılır bir dille "çözüm" sözcüğünün altını doldursun..Hangi noktalarda farklılıklarımız varsa onu tartışalım..Ayni şeyi Rum tarafından da birlikte talep edelim..çözümün ne olduğunu da, çözüm isteyip istemediğimizi de ancak o zaman anlayabileceğiz. Aksi takdirde kimine göre eyalet,kimine göre devlet olarak ortaya atılan muğlak ifadelerin bizi belki bir anlaşmaya sonrada yeni bir çatışmaya götürmesi muhtemel bir geleceğe yelken açmanın önünü alamayacağız..Amerikalıların "yapıcı muğlaklık" saçmalığına kendimizi kaptırmayalım. Yapıcı muğlaklık diye adlandırılan durum günü kurtarır ancak geleceği mahfetmesi çok büyük bir ihtimaldir. Biz DPUG olarak yeniden mevzilerde yaşama riskini kabul etmiyoruz. Ve böylesi bir ihtimali önlemenin en önemli garantisinin Garanti ve İttifak anlaşmalarının,yani Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesinin yanında, varılacak bir antlaşmada taraflardan birinin KKTC olmasını son derece önemli bir gelecek teminatı olduğunun altını kalın ve kıpkırmızı çizgilerle çizmek istiyorum.

"Dünya bunu kabul etmez,bunu istemek çözüm istememektir" söyleminden hep birlikte ve derhal vazgeçmeliyiz.Rumla varılacak bir antlaşmada KKTC'den vazgeçmeye hazır olmak,olası bir çözümsüzlük sonrasında Türkiye'ye ilhak veya iltihak gündeme geldiğinde hiç tartışmadan KKTC'den vazgeçmeyi gündeme getirecektir. Bu olasılıklara her zaman hazır olmalıyız. Biz DPUG olarak devlet olma ulvi noktasına taşındıktan sonra ne Ruma yama olmayı ne de Türkiye'ye eyalet olmayı kabul etmeyiz.

İnanıyorum ki yaşamakta olduğumuz son on yıllık sürecin temelinde yatan neden budur. Ya haklarımızdan vazgeçerek çözüm denilen bir garabet veya ne yapalım denedik olmadı böylede devam edemeyiz diyerek devletten vazgeçerek bir eyalet içinde sürecek yaşam.üçüncü yol,üçüncü alternatif yok diyor dünya bize..bende diyorum ki..elbette vardır.Bu yol uzun ve onurlu bir mücadele sonrasında kurduğumuz devletimizi dünya ile yaşayabilecek konuma yükseltme yoludur. Bunu sağlayabilmek ise bizlere düşen bir görevdir.Önce kendimize inanmak güvenmek ve saygı duymak..sonrada kasaba politikacılığından vazgeçerek ayakları yere basan bir yapı oluşturmak. Türkiye ile olan ilişkileri yeniden eski güçlü durumuna taşıyarak ver-al ilişki düzeyinden çıkartmak.

Biz bu amaçla hazırlattığımız vizyon çalışmasını muhalefette olduğumuz için hayata geçiremeyiz belki.Ancak bu doğrultuda samimi bir talep gelmesi halinde her türlü katkıyı Ana Muhalefet partisi olarak ortaya koymaktanda çekinmeyeceğiz."

Editör: TE Bilisim