"UBP-DP azınlık hükümeti göreve geldiği günden beridir seyrüsefer harçlarının akaryakıta yansıtılacağı yönünde günaşırı açıklamalarda bulunuyor.
2015’te motorlu taşıtlar vergisinden devletin elde ettiği gelir yaklaşık 100 milyon TL idi. Bunun yaklaşık 2
0 milyon TL’sinin yeni araç kayıtlarından (2015’te yaklaşık 1000 araç) oluştuğu düşünüldüğünde, seyrüsefer harçlarından sağlanan gelirin 80 milyon TL civarında olduğu anlaşılıyor. 
Gerek kayıttan düşen araçlarla ilgili gerekse kayıtlı olduğu halde seyrüsefer harcı düzenli ödenmeyen araçlarla ilgili tedbir alıp gelir düzeyini 80 milyon TL’den 120-130 milyon TL’ye çıkarmak mümkündür.
Hükümetlerin bu konuda çalışma yürütmesi mantıklıdır ve adaleti sağlayacak yeni bir düzenlemeye geçilmesinde çok büyük yarar vardır.
Biz de bu konuda gelirleri artırmak ve yurttaşlarımızı her yıl Araç Kayıt Dairesi’ne gitmekten kurtarmak adına bir çalışma yürütüyorduk. Düzenli gelir akışını bozmamak adına çalışmalarımıza ilişkin basına hiçbir açıklama yapmamıştık ve konuya duyarlı çevrelerden de bu konu özelinde kamuoyuna dönük mesaj vermemelerini hassaten rica etmiştik. 
Yürüttüğümüz çalışmalar esnasında seyrüsefer harçlarının akaryakıta yansıtılmasıyla birlikte bunun enflasyonu artırıcı olası etkileri üzerinde ciddi bir değerlendirme yapılması gerektiğini tespit etmiştik. Sadece akaryakıt fiyatlarındaki artış değil aynı zamanda akaryakıt kullanımının yüksek olduğu örneğin taşımacılık sektöründe hatta iş araçlarının kullanıldığı tüm sektörlerde, buna bağlı olarak örneğin marketlerde satılan tüm ürünlerde akaryakıt fiyatlarına bağlı oluşacak pahalılık bizi doğrusu endişeye sevk etmişti. Oluşması olası ilave hayat pahalılığının Eşel Mobil uygulamasıyla kamu giderlerine de yansıyacağı öngörülebilirdir. Gelirleri artırmak için gündeme getirilecek yeni bir uygulamanın giderleri ne kadar artıracağının netleştirilmesi gerekir ki amaçtan sapma riski bertaraf edilebilsin.
Bir diğer husus ise seyrüsefer harcından muaf araçların durumudur. Bunların bir örneği tarım sektöründe kullanılan araçlardır. 2015 yılında 7 bin 703 araç bu muafiyetten yararlanmıştır. Seyrüsefer harçlarının akaryakıta yansıtılması halinde bu gibi muafiyet uygulamalarının nasıl çözümleneceğine de açıklık getirilmelidir. Bu sorunun halli için renkli yakıt uygulaması bir alternatiftir ancak denetimi ne derece mümkün olabilecektir?
Diğer yandan, Güney’de de 2015 yılında benzer bir çalışma yapılmış ancak yılsonunda bu uygulamadan vazgeçilmişti. Buna bağlı olarak sadece kuzeyde seyrüsefer harçlarının akaryakıta yansıtılması halinde akaryakıt fiyatlarının kuzeyde daha yüksek olması riski de vardı. İyi hesaplanmaması halinde yurttaşlarımızın akaryakıt ihtiyacını güneyden karşılaması ve bu nedenle gelirlerin düşmesi ihtimali de doğmuştu.
Bu ve benzeri riskleri bertaraf etmek için maktu ücret uygulamasıyla birlikte harçların sadece belirli bir kısmının akaryakıta yansıtılması durumunda yurttaşlarımızın her yıl Araç Kayıt Dairesi’ne ödeme yapma zorunluluğunun ortadan kaldırılamayacağı gibi yeni düzenleme için belirlenecek formülün çok daha karmaşık bir hale geleceği de tespit edilmişti. Çünkü bu formül aynı zamanda motor hacmine göre bazı katsayıları içerirken lüks araçların gerektiği gibi vergilendirilmesini de sağlayacaktı.
Yeni uygulamaya geçişle birlikte hali hazırda yıllık harcını ödemiş yurttaşlarımızın yaşayacağı mağduriyeti gidermek bakımından da bir hal çaresi düşünülmeliydi. Bunun için biz bir geri ödeme planı üzerinde durmuştuk.
Bunlar ve bunlara benzer daha pek çok yönden konunun dikkatlice değerlendirilmesi gerekiyor.
Vergi tekniği açısından ise akaryakıta yansıtılacak bir ödemenin dolaylı vergi olacağını vurgulamakta yarar vardır. Bilindiği üzere toplam vergiler içerisinde dolaylı vergiler ne kadar çoksa o ülkede vergi adaleti o kadar düşüktür demektir. Bizim zaten dolaylı-dolaysız vergi oranımız olması gerekenden yüksektir ve vergi düzenimize ilişkin atacağımız adımların dolaylı vergileri azaltacak adımlar olması bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Konu bu bakımdan da bizi düşündürmekteydi.
Her şeye rağmen hükümetin yürütmekte olduğu çalışmayı sonuçlandırmasını beklemekte yarar vardır.
Temennimiz hem yurttaşlarımızı ödeme için zaman kaybından kurtaracak hem adalet duygusunu geliştirecek hem de zamsız bir şekilde bu alandaki gelirleri artıracak yeni bir düzene geçişin sağlanmasıdır.
Bu dönemde çalışmalar tamamlanmadan hükümet yetkilileri tarafından yapılan ardı arkası kesilmeyen soyut açıklamalar nedeniyle şimdi gelirlerin düşmesi riskinin doğduğu da bir gerçektir. Yurttaşlarımız seyrüsefer harçlarını ödemekle yeni sistemin olası avantajlarından yararlanabilmek için risk alıp yeni sistemi beklemek ikilemi ile karşı karşıya bırakılmıştır. 
Yeni bir düzenlemeye gidilse de gidilmese de yaşanmakta olan bu sürecin olumlu veya olumsuz etkilerini 2016 yılsonu itibarıyla gelirlerde oluşacak durum üzerinden değerlendirmek en doğrusu olacaktır."
Editör: TE Bilisim