Şu sıralar vatandaşın derdi sadece geçim…

Zamlar o kadar ağır geldi ki hesaplar bir türlü tutmuyor!

En acısı elektrikte oldu, faturalar ödenemeyecek kadar şişti…

Vatandaş bunu düşünürken Kıb-Tek’in tepesi hayli karışmış!

Bir çekişmedir gidiyor…

Asbaşkan Ersin Görsay, biraz da yetkisini aşarak en üstünden en altına kadar ültimatom niteliğinde bir mektup döşemiş!

Sonra da olanlar olmuş…

Bu sefer çalışanlar sarılmış kaleme, şikayetlerini Maliye Bakanı Serdar Denktaş da olmak üzere bildirmişler…

Anlayacağınız önümüzdeki günler çok şeylere gebe!

İşte o şikayet mektubu;

“Sayın Başkan;

1986 yılından itibaren 30 yıldır Kıb-Tek’de çeşitli kademelerde çalışmaktayım. 30 yıl zarfında sayısını unuttuğum Kıb-Tek yönetim kurulları ile beraber onurlu, şerefli ve üretken hizmetleri kuruma verdim.

Kıb-Tek Yönetim Kuruluna tarafınızdan sayın Ersin GÖRSAY’ın 16/01/2017 tarihinde kurumda bulunduğu yetkileri aşarak tarafıma tebliğ ettiği görevlerimi hatırlattığı yazıyı üzülerek (aşağıda yazacağım gerekçelerle beraber) tarafınıza iade ediyorum.

Sayın Başkan; Kıb-Tek’in kuruluş aşamasından itibaren emeği geçen ve siyasal her türlü olumlu katkıyı atadığınız bundan önceki Yönetim Kurulu üyeleri ile beraber ortaya koymaktan çekinmeyen liderliğiniz yanımızda her zaman gördük. Yönetim Kurulu üyelerinin asli görevi kurumun doğru yönde çalışması için kararlar üretmesidir. Üretilen kararların kurumun yönetsel yapısını desteklemesi gerekmektedir.

Ancak; Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğunda bulunan yönetsel, işlevsel ve etik değerlerle desteklenmesi gereken kararları almaktan uzak ir yapının mevcut atananlar tarafından kaosa sürüklendiği ilgili belgede üzülerek görmekteyim.

Sayın Asbaşkan kuruma karşı olan sorumlulukları ve siyasal erkini atandığı günden itibaren kaos, adam kayırma ve mesnetsiz üretken olmayan işlerde kullandığı için üzülerek söylüyorum ki sayın Asbaşkan saygınlığını kaybetmiştir.

İlgili belgeyi bize tebliğ ederek kurum içerisinde yarattığı kaos yapısına bizleri taraf etmektedir. Sayın Asbaşkan çözüm odaklı olmadığından dolayı (üzülerek yazıyorum Sayın Başkan). Elinde tuttuğu yönetim, yürütme erkini sorun odaklı ve empatiden uzak çatışma kültürü için kullanmaktadır. Sayın Başkan; Yöneticilerin görevi çözüm odaklı çalışma ortamını yaşatmak ve kaos yapısından kurumu uzak tutmaktır. İnsani bütün yapıların ana temeli “ZORLANMADAN ALMAK VE ZORLANMADAN VERMEK” esaslıdır. Ancak sayın Asbaşkanın oluşturduğu yapı kurum içerisindeki tüm kademelerde çatışma kültürünü tetiklemektedir. Çalışanların kuruma vereceği enerjiyi öldürmektedir.

Kurumun aşağıda bilginize getireceğim kurumsal sorunları vardır;

· Kurumun yeniden yapılanmasını ihtiyaç vardır.

· Kurumun kurumsallaşmasına ihtiyaç vardır.

· Görev ve sorumlulukların yeniden yapılanmasına ihtiyaç vardır.

· Liyakata göre atama yapılmasına ihtiyaç vardır.

Sayın Başkan; 30 yıllık tecrübelerimin ışığında sizlere kurumun içinde bulunduğu durumda yapılması gerekenleri dört madde sıraladım. Yeniden yapılanmayı sağlayacak siyasal erk tarafınızdan atanmış Yönetim Kurulu üyelerinin elinde mevcuttur.

Ancak; Tarafınızdan atanmış Yönetim Kurulu üyeleri diğer atanmışlar ve Kurum Genel Müdürü ile üretken çalışma yapısını atandıkları günden itibaren sabote etmişlerdir. Kendi yönetsel erklerini kişisel ego ve adam kayırma hükmünde kullanmaktan öteye gitmeyen bir yapının Kurumda kaosu körüklediğini bilmenizi arz ederim.

Sayın Başkan; Kurumda yaşanan yönetsel kaos ve hiçbir Yönetim Kurulu üyesine fayda vermeyecektir. Sayın Asbaşkan tarafından tarafımıza tebliğ edilen, (Kurumun yönetsel hiyerarşik yapısına uygun tebliğ edilmeyen bu belge) biz kurum yöneticilerini kaosa taraf olmaya davet etmektedir. İlgili belge otuz yıllık çalışma hayatımızı kendi ego ve kişisel hırsları ile kurumsal kimlikten uzak düzenlemeye fırsat vermektedir. Yönetsel kadroyu kaos ortamına davet eden bu belge bizlerin onurunu rencide etmektedir.

Biz yöneticiler kurumun yönetsel yapısı içerisinde alınan tüm kararlara paydaş olmaktan onur duyarız. Ancak, taraf olmamızı istenilen bu yapı onur kırıcı ve çatışma kültürünü tetikleyen bir yapı oluşmaktadır. Sayın Asbaşkan bizleri bu olumsuz ortama dahi ederek ya bizden ya da diğer taraftan olmalısınız tehdidini açıkça bizlere tebliğ etmiştir.

Sayın Başkan; Bilginize sunulan belge temennilerden oluşmamaktadır. Bu belge açıkça kavgaya ve kaosa taraf olun mesajı içermektedir. Bu belge etik değerlerde yoksun bir yapının çatışma kültüründe olmasını besleyen bir talepler içermektedir.

Sayın Başkan; Kurumun yönetsel şemasının en üstünde idari amir olarak tanımlanan kişi kurumun Genel Müdürüdür. İlgili belgedeki bizden istenen hususular ilk önce atanmış Yönetim Kurulunda görüşülmesi gerekmektedir. Yönetim Kurulu ilgili hususları Genel Müdüre tebliğ etmeli idi. Yönetim Kurulu diğer üyelerinin ve Genel Müdürün haberi olmadan kurum arşiv kuralları altüst edilerek etik olmayan şartlarda ilgili belge tarafımıza tebliğ edilmiştir.

Bu tarzda tarafımıza yapılan tebligat şu anlama gelmektedir;

Kurum Genel Müdürü asla takmayınız.

Diğer Yönetim Kurulu üyelerini asla dikkate almalıyız.

Onlarla beraber hiçbir yükümlülüğe girmeyiniz. Sayın Başkan; Affınıza sığınarak size sormak istiyorum;

Sayın Asbaşkanın yarattığı kaosa biz yönetsel kadroyu dahil etmesi etik midir?

Saygılarımla arz ederim…”

MESAJ KUTUSU

Sayın Necdet OSAM, dün DAÜ çalışanlarının terfi sınavında mevzuatın dışına çıkılınca bazı çalışanların salonu terk ettiği konuşuluyor. Sınavların iptal edilerek yeniden yapılması isteniyor haberiniz olsun istedik!

Sayın Gülgün VAİZ, 1 Şubat tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hastanedeki görevinizden istifa ettiğinizi belirten dilekçeyi yönetime verdiğinizi üzülerek öğrendik. Sizin gibi tecrübe sahibi bir hekim bir kez daha düşünmeli bizce!

Sayın Fikri ATAOĞLU, bir bakan olarak ilçe binalarındaki ziyaretleri basına haber olarak servis etmeniz muhalefetin çok da hoşuna gitmedi! Elbette partinizin tüm ilçe binalarına gidebilirsiniz ama bunu da fazla abartmamak lazım değil mi!

Sayın Emine DİZDARLI, Savcılıkta yıllarca beklemede tutulan bazı dosyalar artık can sıkmaya başladı. Böyle olunca da vatandaşın kafasında bazı soru işaretleri oluşuyor. Bir el atmakta fayda var gibi sanki…

Sayın Ahmet AYDIN, Ciklos’ta kamyonlara serbestlik veren karar çok tartışılırken biz en fazla da o plakaların niye verildiğini merak ediyoruz. Kamuoyuna gecikmeden bir açıklama yaparsanız fena olmayacak değil mi!

Sayın Hasan KARLITAŞ, ülkede turizm sektörü konuşulurken en fazla ismi geçenlerden bir tanesi de sizsiniz. Ama demek ki artık bundan böyle aktif siyasette de kendinizden çok bahsettireceksiniz demektir. Hayırlara vesile olsun…

Sayın Ersin GÜRSAY, elbette kurumun bir yöneticisi olarak bazı yeni kurallar getirmek için bir çalışma yapabilirsiniz ama bunu ekip olarak yapmakta yarar görüyoruz. Bu arada bzı yönetim kurulu üyelerinin iş adamlarının ihalelerini takip ettiğini de biliyor muydunuz!

Sayın Kemal Deniz DANA, bakanlıkta izaz ikramı epey abartıp devletin ensesinde yük olmaya başlayanları bir disiplin altına alma kararınızı memnuniyetle öğrendik. Hassasiyetinizden ötürü teşekkür ederiz…

Sayın Cafer GÜRCAFER, dün bir televizyon programında yargının kararlarına sitem edince telefonlar hemen işlemiş ve sinirler de epey gerilmiş diyorlar! Bu ihale işleri adam gibi düzene girmezse bu tartışmalar daha çok yaşanacak değil mi!

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, kamuda çalışan hekimlerin aralarında bir tim oluşturduğunu ve yakında sizin yolunuzu keseceklerini biliyor muydunuz! Şaka bir yana ama ortalığı fena halde karıştırdınız…

Sayın Gürkan KARA, Merkezi Cezaevi’nin ihale süreci artık başlama noktasına gelmiş ve bununu için Ankara biletini kesmişsiniz bile! Kazasız belasız bir temel atılsın da artık bu ülkede güzel şeylerin de başlangıcı olsun…

Sayın Habil TÜLÜCÜ, bölge halkı olası bir çözümde köylerinin verilecek olmasından rahatsız oldukları kadar kendilerinin nereye nakledilecek olmalarını bilemediklerinden huzursuzluk epey fazlaymış. Acaba bölge halkı için çadırkent mi kuracaklar dersiniz…

Sayın Muhammet BİBEROĞLU, Mağusa bölgesi taksicileri yaşanan son bıçaklama olayından sonra artık iyice tedirgin oldular.  Acaba diyoruz bir güvenlik şirketi ile anlaşıp her araca birer koruma mı koysanız diyoruz…

Sayın Metin ŞADİ, Kıb-Tek’de bazı çalışanlarla fazla içli dışlı olmanız birilerin tarafından mercek altına alındı haberiniz olsun! Bu sıralar sakın kimseye sırtınızı dönmeyin, kötülüğün kimden geleceği hiç belli değil!

Sayın Zeki ÇELER, vatandaş ve özellikle de Anafartalar Lisesi muzunu yakın çevreniz sizden bu günlerde önemli stratejiler bekledikleri söylüyorlar. Düşünün bakalım kamuoyunun dikkatini buraya nasıl çekebilirsiniz…