Örneklemelerimde hep normal ve gelişmiş ülkelerden bahsederken nedense geri kalmış bir ülke vatandaşı ruh haline giriyorum sıklıkla. Ülke gerçekleri bağlamında yürütülemeyen her politika gibi yanlış istihdam politikası da ülkede kaos ortamını körüklemeye ve vatandaşlar arası ayrımcılığa yol açan bir gerçek olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor.

İstihdam ve işsizlik olguları ekonomik ve sosyal politikaların yapı taşlarıdır. Bu bağlamda son otuz yıl içerisinde toplumumuzun ekonomik ve sosyal sorunlarını çözüme kavuşturmada başarılı olduğunu iddia etmek çok kolay değildir. Siyasi istikrar, ekonomik büyüme, tam istihdam, sosyal güvenceler ve ulusal dayanışma üzerine kurulu model değişim geçirmektedir.

Anlam itibarı ile istihdam politikası iş gücünü değerlendirme, üretime yönlendirme siyaseti ve işsizlikle ilgili gerekli tedbirleri alma politikasıdır aslında . Ülke gerçekleri göz önünde bulundurularak devletin ilgili birimlerince ( DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) mesleki açıdan eksikliği bulunan istihdam alanları belirlenerek eğitim politikası çerçevesinde yönlendirmelerin yapılması ve sosyal devlet anlayışı ile mesleki kazanımların olması için teşvik unsurunun ön plana çıkartılması gerekir.

Nüfus sayısını, demografik yapı ve kaçak iş gücü verilerine sağlıklı bir şekilde sahip olamayan bir ülke zaten sağlıklı bir istihdam politikası geliştiremeyeceği gibi hiçbir planlamayı da yapamaz. İşsizliğe karşı istihdam politikalarının yararlanması gereken araçlar Nüfus Politikaları, Tarım Politikaları, Yeni Bilgi ve Beceriler Kazandırma Programları, İş Bulma Hizmetleri, İş Yaratma Politikaları, Bağımsız Çalışmaya Yönlendirme, İşsizlik sigortaları, İş Hukuku Kurallarının işsizlikle Savaşım Yönünde Yapılandırılması, İş ilişkileri ve Yaşamında Esnekleşme olması gerekirken bir bakıyorum da ülkemizde doğru dürüst hiç biri de yapılmıyor.

Ayrıca bir diğer önemli istihdam unsuru da engelli işgücü içinde işsizlik ile mücadele etmek maksadıyla özellikle engelli işgücüne dahil olan engelli nüfus için yeni iş alanlarının açılması ve dolayısıyla bu işgücü içinde emek talebinin artmasına ve istihdam imkanları sağlayan özel tedbir ve uygulamaların da yapılması gerekliliğidir.

Hal böyle iken ülkemizde yürütülen istihdam politikalarına bakıyorum da hiçbir kritere ve akıl mantığa uymayan biad kültürüne endeksli kişisel ve zümresel çıkarlara hizmet eden tam da rahmetli Raif Denktaş’ın dediği gibi “ricayla yaşama düzenine son” verilmesi gerekliliğini bizlere yeniden hatırlatıyor.

Özellikle doğru dürüst bir istihdam politikasının mevcut olmaması kamuya istihdam talebinin üst düzeye çıkmasına; sorunların daha da artarak özel sektörde kalifiye ve vasıflı işgücü ihtiyacı açığının maksimum seviyeye ulaşmasına neden oluyor.

Son günlerde bakıyorum da bırakın bu ülkenin eşit olması gereken her bir ferdinin eğitim, bilgi ve becerisi doğrultusunda devlette eksik olan kadrolara istihdam edilme hakkına sahip olması gerekliği varken; iktidar partisi koltuk sevdası yüzünden UBP’lileri değil de en yandaş UBP’lileri devlete istihdam etme derdine düşmüş. BAŞKASINA YAŞAM HAKKI TANINMAYAN bir ülkede yaşamanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyoruz.

2004 yılından 2009 yılına kadar bu ülkede Kamu Hizmeti Komisyonu eliyle devlete alınan binlerce kişinin istihdamı şaibesiz şekilde gerçekleşirken, 2010 yılından itibaren atanan Komisyon üyeleri ve ahlaksızlığı mahkeme sürecinde olan “el öpme” üstadı müdürlerce uzun yıllar sonra saygınlık kazanan bir kurum şimdilerde güvenilirliği yerlerde sürünen şaibe merkezi olmuş durumda.

Yine 2004-2009 yıllar içerisinde geçici öğretmenlerin de görev almalarında getirilen sınav ve kriterler siyasi görüşü ne olursa olsun eğitimi ve bilgisi yeterli olan öğretmenlerin de okullarda görev yapmaları sağlanmıştı.

Ülkemizde emeğin en yüce değer olması gerekliliği mantığından hareketle gerek ilkokul, gerek ortaokul ve lise, gerekse üniversite tahsili isteyen kadrolara geçici, sözleşmeli veya muvazzaf kamu görevlisi istihdamı yapılırken demokratik ülkelerde olduğu gibi yapılacak olan adil sınavlar sonrasında belirlenmiş olan kriterlere en uygun ülke vatandaşlarının istihdamı sağlanmalıdır. Şimdilerde olduğu gibi tek kriter olan TURUNCU UBP kimliği olmamalıdır. Bu ayrımcılık toplum arasında husumete ve nefrete yol açan bir tavırdır.

YOZLAŞMANIN MİMARLARI, İSTİHDAMI SİLAH OLARAK KULLANMAYA DEVAM EDERKEN, SİLAHIN GERİ TEPEBİLECEĞİNİ DE UNUTMASINLAR……