Seçimdir, koltuğa alışmadır derken geçen zaman,
Akaryakıta yapılan zam,
Tüpe yapılan ama nasıl olduğu bilinmeyen zam,
Süt ürünlerine yapılan zam,
Ekmeğe yapılan zam,
Elektriğe yapılan yüzde 30 zamlarla mı gireceğiz AB’ye,
Yoksa bazı işletmelerden tahsil edilemeyen faturalar,
Santrallerin yaydığı zehirler,
Dağıtılan raporlar la mı?
Ya da,
Birinin işe aldığını diğerinin paketlediği,
Listelerin havalarda uçuştuğu,
Yönetim kurulu başkan yardımcılarının açıklama yaparak, bana liste geldi, onayladım, öyle işe aldım demeleriyle mi girmeyi düşünüyordunuz AB’ye.
Bu da yetmediyse,
Delik deşik dağlara ne dersiniz.
Kuyular açılarak ve hayvanların iç organlarıyla doldurulan kuyular dikkatinizi çeker mi?
Veya Başkentte toplanamayan çöpler,
Lağım kokan liman da eklenebilir.
Ve tabiî ki trafik kazaları.
Yolların büyük hatalı olduğu, trafikte sistemin olmadığı bu coğrafyada AB’ye girmekten bahsediyorsunuz yani..
Ehliyet almanın bile rezil olduğu sistemden bahsediyoruz değil mi.
Yurt dışından yapılan yatırımların şeklinden bahsetmiyorum bile.
* * *
Barış şarkıları çalınmaya başlandı yine,
Barış (!) olmayan adada yeni bir umut daha(!).
Bana sorarsanız barış var çözüm yok, ama konumuz bu değil.
Şimdi biz çözüm istiyoruz sonunda yine AB’ye girmeyi hayal ediyoruz ya,
Ve sürekli de yırtınıyoruz ya AB verdiği sözü tutmadı, 2004’te bizi yarı yolda bıraktı diye.
Merak ediyorum, bugün çözüm olsa, AB yarın “buyurun gelin” dese, ne diyeceğiz.
AB’ye zamanında küstük onun için bu hale getirdik mi,
Yoksa,
Madem artık AB’deyiz, o zaman sizin de desteğinizle ortalığı toplayacağız mı?
Herkese göre her şey basitse, söylenecek bence de çok söz yok.
E girin gari..