Toplumda çok ciddi tehlikeli bir algı oluştu…
“Yasa dışı kürtaj olayına karışan doktorlar serbest kalacaklar” diye!
Bazen benim de aklımdan geçmiyor değil ama anında kendime geliyorum…
“Bu insanlar suçluysa bunun bedelini mutlaka ödemeli…”
Doğrusu da bu zaten!
Biz sonuçta sadece bir gazeteciyiz…
Ne yargıç ne de polis değiliz!
Bize düşen yapılan ihbarları çok büyük hassasiyet göstererek değerlendirip kamuoyuyla paylaşmak…
Bu işi çözeceklere yardımcı olmak yani!
Bundan sonra yazacaklarım çok önemli;
Özellikle de konuyu soruşturan emniyet güçlerinin dikkatini çekmek istiyoruz…
Hani şu polise deği de hastaneye gönderilen iki doktor var ya!
Polise değil de hastaneye niçin götürüldüklerinin çok iyi araştırılması gerek…
Bizim inancımız bir yerlerden emir geldi ve bu iki doktor polis yerine önce Girne Akçiçek Hastanesi’ne sonra da Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne götürüldü…
Burada amaç sadece zaman kazanmaktı çünkü!
Bunu bir iddia olarak bir yerimizden filan uydurmuyoruz…
Polis tutuklama gününün özellikle de Lefkoşa Devlet Hastanesi’ndeki kamera kayıtlarını mutlaka mercek altına almalıdır…
Kayıtları izlerken de yanlarında mutlaka bir kardiyoloji uzmanı almaları gerek!
Girne’den gelen ambulans Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin acil kapısına yanaşır…
Hele de ritm bozukluğu ya!
Büyük hassasiyet gösterilmesi gereken bir durum…
Herkes hasta olduklarını iddia edenlerin sedye ile indirileceğini beklerken gördükleri karşısında gözlerine inanamazlar!
Çünkü hastalar sedye ile değil ambulanstan ayakları ile inerler…
İki görevli tekerlekli sandalye ile karşılar kendilerini!
Bundan sonrasını uzmanlardan aldığım bilgilere göre yazıyorum;
Bir kere ritim bozukluğu olan bir hasta her hangi bir nakil sırasında ambulansta sedyeye yatırılarak getirilir!
Vücutlarına monitör bağlanır ve izlemeye alınır…
Ama ne yazık ki hem ambulansta hem de ambulanstan indikten sonra bu şahıslara monitör bağlı değildi, lütfen kayıtlar incelensin!
Her ikisi de ambulanstan sedye ile indirilmediler aksine iki görevle gelin kendilerini tekerlekli sandalye ile aldı ve götürdü!
Kayıtlar incelenirse bu görülecektir…
Yine bu iki hastaya Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin nöbetçi doktoru müdahale etmedi çünkü muhakkak ki bir yerlerden talimat gelmişti!
Ritm bozukluğu ve ölümcül durumu olduğu iddia edilen hastalar 20 dakika süreyle müdahale görmezken bu süyeyi tekerlekli sandalyede oturarak geçirdiler!
Ta ki Kardiyoloji Servisi Şefi Dr. Gülgün Vaiz gelinceye kadar…
Sevgili okurlar;
Şu anda poliste değil ama hastanede tutuklu olan iki hastanın hastaneye getiriliş biçimi bile konunun uzman hekimlerini bile hayrete düşürmüştür!
Onun için hastaların hastaneye getiriliş şekilleri kameralardan uzmanlar eşliğinde mutlaka izlenmeli ve soruşturmanın ince detayları gözden kaçırılmamalıdır…
Bu arada size başka bir detay daha aktarayım;
Tutuklu hastalar için ülkenin en tanınmış ve pahalı avukatları tutulmuş ve mahkeme süreci bu avukatlarla sürdürülecektir!
 
 
 

Gözler İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda!
 
34 aylıkken anne rahminden alınan bebek bu olayın da belirleyicisi olacak…
KKTC’deki teknik olanaklar yetersiz olunca emareler İstanbu Adli Tıp Kurumu’na gönderildi ve bebeğin ciğerlerinde oksijen var mıydı yoksa yok muydu burası karar verecek!
Uzmanlar çürümeye yüz tutmuş cesetlerde bunun ortaya çıkarılmasının çok güç olduğunu söylüyorlar ama bebek cesedi nedeniyle sonuca ulaşabileceğini de ekliyorlar…
Eğer İstanbul Adli Tıp Kurumu ‘oksijen’ var derse davanın seyri çok değişecek ve ‘cinayet’ gündeme gelecek!
 

“Ben bu ameliyata asla girmem!”
 
Ada Hospital’in asıl anestezi doktoru bize göre bu olayın kilit isimlerinden bir tanesidir…
Bu onurlu doktor çalıştığı hastanede bazı çarpık olayların yaşandığını biliyordu ve tepkisini de ortaya koyuyordu;
Bize gelen duyumlara göre 34 aylık bebeğin ana rahminden alınması için kendisine teklifte bulunuldu ve tepkisi ağır oldu…
Bu arkadaş ‘ben bu ameliyata asla girmem diyerek’ reddetti ve anestezi başka bir hekim tarafından yapıldı!
Emniyet güçlerinin dikkatine…
 
 

Anestezi uzmanı kimdi!
 
Girne Milletvekili Ergün Serdaroğlu ne demişti;
“Eşim kürtaj olayına kesinlike karışmadı…”
Bu açıklama bile tıp caimasını kızdırmaya yetti!
Bakın konunun uzanlarından bir dostumuz bu açıklamaya nasıl cevap vermiş;
Levent bey selamlar;
Köşenizde gündeme getirirseniz sevinirim…
Eğer saygıdeğer milletvekilinin karısı 1.5 yıldır ameliyatlara girmiyorsa ve kürtajlara hiç girmediyse hangi anestezi doktoru bunları yaptı acaba bir kamu hekimi mi eğer öyleyse daha önce yaptığı gibi onuda kamudan uzaklaştıracak mı?
Ayrıca bu olaylarda baş sorumlulardan biride anastezi uzmanıdır çünkü doğumlarda resusitasyondan yani canlandırmadan primer sorumlu olan odur…”
 
 

Bazı kardiyologlar rahatsız!
 
Lefkoşa Devlet Hastanesi Kardiyoloji servisinde çalışan bazı kardiyologların iki tutuklu doktorun hastanede tedavi görmelerine karar verilmesine tepki koydukları söyleniyor!
Bu görüşlerini hastanedeki başka hekim arkadaşlarıyla paylaşan kardiyologların bu karardan ciddi şekilde rahatsızlık duydukları ama yüksek sesle dile getiremedikleri ifade ediliyor!
 

“Milletvekili derhal istifa etmelidir!”
“Sayın Özadam,
Evet Sayın Filiz Besim icraat yapmıştır. 
Ben yüzlerce prematüre bebeği hayata kazandıran biriyim. 
Değil milletvekili Cumhurbaşkanı bile konuşurken, mesleğimle ilgili olarak, saygısını korumalıdır. Ne konuştuğunu bilmelidir. Populizm yapacağım diye, mesleğimi kullanamaz. Münferiti genele yayamaz. Çamur atıp, sonra özür dilemesi onu affettirmez. Düşünce özgürlüğü başkadır, saygısızlık başkadır. 
Filiz hanım bence az bile yapmıştır. İstifasını istemeliydi. 
Milletvekili derhal istifa etmelidir…”
 
(Dr.Mert Taşkın)
 
 

“Konuşursak insan içine bile çıkamazlar!”
 
“Çok merak ediyorum doktor hatası sonucu engelli doğan çocukların haklarını koruyan bir yasa var mı?Engelli doğumuna sebebiyet veren doktorlarımız sadece olmayan vicdanları ile mi başbaşa kalıyorlar.Ama eminim Allah bizim engellimizin haklarını korur ve gerekli cezayı elbet verir....
Yıllardır savaş veriyoruz ama hala daha bir engelli çocuk doğduğu anda herhangi bir yere kayıt yapma zorunluluğu yok.Aksine gizleniyor .Çünkü sebep olan doktor her zaman için güçlüdür...Aile ise şoktadır..Biz engelli aileleri konuşacak olsak buna sebep olan doktorların insan içine çıkacak yüzleri olmaz.Ama onları Allah'a havale ediyoruz...
Şimdi bir de doğmayan engellilerimizin mi yaşam haklarını ellerinden almaya kalkıyorsunuz Artık sözün bittiği yerdeyiz...!
 
(Refia ARI)
 
 
 

MESAJ KUTUSU
 
Sayın Süleyman MANAVOĞLU, iki tutuklu doktorun Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne getiriliş şekillerinin kameralarda kayıtlı olduğu ve bunların mutlaka izlenmesi gerektiği yönünde yine hastane içindeki bazı hekimlerden ciddi ihbarlar alıyoruz. Uzman hekimler gözetiminde bunları mutlaka soruşturma kapsamına sokmanız bekleniyor!
Sayın Biray HAMZAOĞULLARI, hekimler her ne kadar sizin kapıya siyah çelenk koysalar da bu sadece kendi suçlarını örtmeye ibaret bir davranıştan öte bir şey değil…Hani bizi ülkede doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar meselesi var ya sizinki de aynen ona benzer bir şey oldu!
Sayın Gülgün VAİZ, iki hasta doktora hastaneye gelişlerinde nöbetçi doktorun niçin müdahale etmediği ve sizi bekledikleri akıllarda çeşitli soruları da beraberinde getirdi! Allah korusun onrala ya ciddi bir şey olsaydı bunun hesabını kim verirdi!
Sayın Ömer KALYONCU, 4 bakanın geçmişte yaptığı Ankara ziyareti ile dile getirdiğiniz şikayetler epey işe yaramış ki bu kez sizin başkanlığınızdaki heyete 10 numara bir karşılama yapmışlar! Demek ki ara sıra diş göstermek yararlı oluyor değil mi!
Sayın Ahmet BENLİ, dost sohbetlerinde Türkiye’den gelen suyu kabu edeceğinizi ve bunun alt yapı için gerekli olduğunu söylüyorsunuz ama basın açıklamalarınız bunun tam tersi oluyor! Hadi artık bir karar verin!
Sayın Salih İZBUL, size nasıl konuşurlar bilemeyiz ama hastanedeki bazı kardiyolog hekimleri bire bir dinlemenizi tavsiye ederiz…Bu arada yoksa siz hala hastanenin kamera kayıtlarını incelemediniz mi?
Sayın Ejder ASLANBABA, İskele’de sizin evlerden birini kiraladığınız kişiye nedeh se her gece polis arabası ile bir arkadaş geliyormuş! Bu arkadaşır başı belaya girmeden önce kendisini uyarmanızda yarar görüyoruz!
Sayın İbrahim BENTER, kapalı Maraş’ın Vakıf malı olduğu yönündeki açıklamanız yıllardar söylenen bir şey ama ne hikmetse bunu kimse şimdiye kadar uluslarası boyutlara taşımadı! Siz olsun bu işin peşini bırakmayız deriz!
Sayın Birikim ÖZGÜR, 28 bin araç halen ruhsat almadı ve bakanlık hala parmağını oynatmıyor! Bu paranın bütün ülkeyi mobese sistemiyle donatmaya yeteceğini biiyor muydunuz?
Sayın Derya KANBAY, Türkiye’den gelen yatırımcılara bazı devlet dairelerinde resmen Çin işkencesi yapıldığını biliyor muydunuz? Bunlardan bir çoğu yatırım yapmaktan vaz geçmek üzere, haberiniz olsun istedik!
Sayın Asım AKANSOY, sizi kız kardeşinizin evi ile vurmak isteyenlerin parti içinden bazı kişiler olduğunu biliyor muydunuz? Basındaki dostları da buna alet olunca durum kaçınılmaz oldu!
Sayın Serdar DENKTAŞ, koalisyon hükümetinin çoktan yıkıldığını iddia ediyorsunuz ama şunu da bilmenizde yarar var ki siz siyasette olduğunuz sürece metozori de olsa bu hükümet devam edecek demektir!
Sayın Serhat AKPINAR, YİM karararına uymayan kurumlar için hukuk mücadelesi başlattığınızı ve ciddi eylemlerin gündeme geleceğini duyduk. Ne kadar isyan etseniz haklısınız ama gelin görün ki bu ülkede sadece devletçilik oynanıyor!