Olağan devletlerde stratejik planlamalar uygulanmaya başlanmadan önce kapsamlı halkla ilişkiler kampanyaları yürütülür. Verilerin toplandığı merkezlerden alınan sonuçlar basılan broşürler, kitapçıklar, Tv. ve radyo programları üzerinden tartışmaya açılır ve kamuoyu oluşturulur. Devletin ideolojik aygıtları propaganda yaparak ulaşılmak istenen hedefe halkı ikna etmeye çalışır.

Muhalefet iktidarın propagandasına cevaben kendi argümanları üzerinden farklı bir halkla ilişkiler kampanyası organize eder. Tartışmaların ve halkın kamuoyu araştırmalarına yansıyan nabzına göre bazen iktidar geri adım atar bazen de muhalefet… Bazen de orta noktada, bir kesişme kümesinde buluşulmak zorunda kalınır.

İktidarın ve muhalefetin argümanları arasında halkın konuyu tartışmasına ve varsa tepkisini ortaya dökmesine her halükarda zaman tanınmış olur.

Bizde ise devleti yöneten iktidarlar kararlarını verir ve halkın tepkisini çekecek icraatları aniden uygulamaya sokar. Şayet tepki çoksa ardından halkla ilişkiler kampanyalarını başlatırlar. Tartışma ortamı yaratmaktan itina ile kaçınan iktidar partileri tepki yükseldikçe bazen ilk başta yapmaları gerekeni en sonunda yapar, çoğu zaman da suçu başkasına atmak için kapı arkasında olmadık düşmanlar yaratır ve tepkiyi sinsice onlara yöneltmekle uğraşır.

İki yaklaşımda profesyonellikten ve demokrasiden uzaktır. Elektriğe % 30 zammı yurttaşın ve şirketlerin sırtına yükleyen anlayışın, tepki yükseldikçe ‘elektriksiz kalacaktınız ey ahali!’ sloganıyla hakla ilişki kurmaya çabalaması başarısız olmaya mahkum bir kampanyadır. KIB-TEK’i yanlış yönetimle batmış bir kurum haline getiren iktidarların faturayı sadece halka çıkarması ve kendi başlarına aldıkları kararları halka daha rahat dayatmak için oluşan tepkiyi azaltma gayretleri üzerine herkes düşünmelidir.

‘2 sene sonra rahat edeceğiz’ mealindeki sözleri sarf edenler yeni yatırımlar yapılmadan KIB-TEK’in ne tahsilat hızını artırmasının ne de çökmüş altyapısını yenilemesinin mümkün olmadığını bilmiyorlar mı? Girne Oteller bölgesinde elektrik altyapısını yenileyemediği için her gün asgari 2 saat elektriği kesmek zorunda kalan bir kurumu % 30 zamla yaşatabileceğini sananlar ana caddelerdeki ve sokaklardaki tahta elektrik direklerinin belki bir sonraki fırtınaya kadar yerinde durabileceğini de mi hesaba katmıyor?


Altyapısı çökmüş, her konuta ve kuruma elektronik sayaç takacak kaynağı bulunmayan bir kurumda 2 sene sonra işlerin yoluna girebileceği iddiası, % 30 zamla ortalama bir ailenin bütçesinden 2 senede yaklaşık 7.200 TL’ye el koyma hakkını iktidara kesinlikle vermiyor! Şirketlerin istihdama ve yatırıma ayıracakları kaynakları temelsiz bir öngörü ile KIB-TEK için heba etmelerini de hakeza!

Çünkü KIB-TEK zaten bu politikayla yaşamaz. % 30 zamla, fişi çekiline kadar hastane giderlerini halka yüklemek yaptığınız. KIB-TEK’i gerçekten yaşatacak olsaydınız kurultayda birbirinizi yemekle uğraşmak yerine konuyu iktidara gelir gelmez en ince ayrıntısına kadar halkla ve meslek örgütleri ile tartışır; KIB-TEK’i ayağa kaldıracak doğru politikaları halkın desteğini alarak uygulamaya çabalardınız…