Lefkoşa- Güzelyurt Anayolu:
Türkiye’den siyasiler geldi,
Birkaç açılış daha,
Makam araçları, Devlet Misafiri “DM” plakalı bol araçlar.
Yüzlerde gülücükler.
Uzunca bir kırmızı kurdele.
“ Ya Allah Bismillahhh”
Ve yolumuz hayırlı olsun.
Sonra çok can kaybettik o yolda, bariyer olmadığı için.
Gençlerimiz öldü sağlıklı hız kontrolleri yapılmadığı için,
Bordör taşları boyalı olmadığı için refüje giren de oldu,
Aydınlatma olmadığı için savrulan da.
Ama o yol açılmıştı.
Bariyersiz, korumasız, ışıklandırmasız, az kameralı, kontrolsüz.
Ama açıldı işte, yol olması yeterli denildi kanımca.

Girne – Lefkoşa Anayolu:
Işıklandırma var, geç oldu ama oldu.
Boğaz’a doğru site var,
Yolda bariyer yok, yola çıkılmaması için engel yok, çit, tel yok,
Alt-üst geçit yok,
Karşıya geçmeye çalışan var,
Ama geçerken hayatta kalan yok.
Bir aracın hakimiyeti kaybederek sürekli karşı şeride geçerek birilerini canından etmesi var,
Ama hala koruyucu bariyer yok.
Girne’den Lefkoşa’ya yaklaşırken uzunca düz bir yol var, ama hızı önleyecek bir sistem yok ki, Gönyeli çemberi kaza merkezlerinden sadece bir tanesi.
Ama baktığınızda yol var.
Sistem yok ama, yol var.

Girne Dağ yolu:
Hatırlarım bir keresinde 7 kişi aynı anda öldü.
Ne büyük facia.
Yol güvenliği yoktur diye gösterilebilinecek en büyük örnektir bu yol.
Köstebek yuvası gibi.
Orada araç kullanan her bölgede kullanabilir.
Kontrol yok,
Uyarı yetersiz,
Asfalt dalgalı,
Sürüş tamamen şans.
Bir asfalt döküldü o kadar.
Yapıldı mı, yapıldı,
Yolu yaptılar sağ olsunlar.
Ama sadece yaptılar.

Velhasıl kelam, ben kaderci bir adamım.
Kaderimizde olanı yaşarız.
Ama,
Her şey kader değil.
Tevekkül yap, takdiri Allah’a bırak.
Ama önce yap…