İki damla yağmura yenik düştük.

Lefkoşa ezim ezim oldu resmen. Her yer çukurlarla dolu. Yağmurun yağması ile dolan çukurlar ve meydana gelen araç trafiği. Uzay çağına çıktığımız bu yıl yani 2015 yılına çeyrek kala yaşanan içler acısı görüntüler. Yağan yağmurdan mağdur olan suçsuz insanlar. Araçları suyun içinde sönerek kalan mağdurlar. Yetersiz hizmet hükümet, halkın ödediği verginin karşılığını alamadığı gibi bu konuda hiçbir adım da atılmamıştır.

Bu devletimizin ayıbıdır. Bu yazım bunca yıl başkentimizin alt yapısı konusunda hiçbir çaba harcamayan devletimize ithaf olunur.

Öncelikle makamlar geçicidir. Belirtmek isterim. Adınızın ne kadar uzun süre anılacağı önemlidir. Yani işinizi iyi yaparsanız sizi değil 4 sene 40 sene anarlar. Ama yapmazsanız 4 sene 40 sene söverler. Bu bir gerçektir. AB’ye girecekmişiz, gülerim. Biz önce kendi kendimize yetelim. Güney Kuzey ayrımı yaparken Güney Kıbrıs’ın alt yapısının ne kadar gelişmiş olduğunu örnek göstererek, Kuzey Kıbrıs’ın da bu konuda Güney’i örnek alması gerektiği çoğu kez örneklendirilerek vurgu yapıldı. Bugün halktan alınan vergilerle verilen hizmetin ne kadar adaletsiz olduğuna şahit oluyoruz.

Lefkoşa bir yağmurla sular altında kalırken buna bir kez daha şahit olduk. Doğa intikamını alırken hiç acımadı. Tıpkı bizim doğaya acımasızca davrandığımız gibi. Birçok ülkelerde yeşil alanların yaratılarak yapılaşmanın önüne geçildi. Ama Lefkoşa’nın genel yapısına baktığımız zaman ne yolunda, ne kaldırımında ne de altyapısında hayır yok! Bırakın bu alanlarda hayır olmadığını yeşil alan olamayan bir Lefkoşa’nın ayakta kalmasını bekliyoruz. Lefkoşa ezim ezimdir. Her köşesi kazılmış, çukurlarla dolu bir Lefkoşa haline geldi. Bugün gelişmiş birçok dünya ülkelerinde başkent şehirlerinde yaratılan yeşil alanlar doğanın dengesi korunmaya çalışılıyor. Ama bizler yeşil alanları yok ederek, yapılaşmanın verdiği cazibe ile günden güne doğaya karşı daha acımasız davranıyoruz.

Bugün baktığımız zaman Lefkoşa’daki en büyük sorunun alt yapı olduğunu görürsünüz. Alt yapının yetersiz olduğu, asfaltların kağıt gibi ikiye yarıldığı, yol ortasında açılan derin yarıkları, çukurları ve çökmeleri de düşünürsek AB’nin hayal olduğunu da anlarsınız. Böylesine kötü bir altyapı ile kendi kendimizi dahi tanıtamadıktan aciziz. O zaman kimse bizi çıkıp da halkı boş vaatlerle kandırmasın.