Can çekişen bir UBP.

UBP’nin can çekişmesine neden olan bir Genel Başkan.

Hükümet ortağı ile kriz yaşayan bir DP-UG.

Tüm bunların ortak noktası Cumhurbaşkanı Eroğlu.

Yaşım kadar siyasi geçmişi olan Eroğlu şuan ne yapacağını bilmiyor. Yani çıkmazda.

İçinde UBP ateşi yanarken halen tarafsız gibi duran fakat DP-UG’nin de ana gücü olan Eroğlu, artık harekete geçiyor. Hem UBP’yi başarısız bir Genel Başkandan kurtarmak adına hem de DP-UG’deki gücünü kanıtlamak adına bu iki partinin birlikte harekete geçmesi için gerekli görüşmeler yapıldı.

Genel Başkanlık görevini yürütemeyen Özgürgün için formüller düşünmeye başlandı bile. Bu planda Özgürgün ya kendi isteği ile istifa ederek partinin önünü açacak ya da hem partilileri hem de siyasiler tarafından yıpratılacak ve siyasi yaşamında dibe vuran bir Genel Başkan olarak tarihe geçecektir.

Şuan hükümette yaşanan kriz UBP’yi de harekete geçirdi. Yani DP-UG ile dirsek temasına başlayan UBP özellikle DP-UG kurultayından sonra çıkmaza girecek hükümete ortak olmak için çalışacak. Bunu zaten gizleyen de yok. Komut yukarıdan gelince hem UBP hem de DP-UG bunu yapmak zorunda kalacak.

Şimdilerde hükümet krizi yaşansa da DP-UG’nin kurultay sonrasında her şey daha da netleşecek gibi duruyor. Eroğlu’nun planı kurultay öncesi herkesi harekete geçirmiş durumda.

DP-UG ile UBP yerel seçimlerde birlikte hareket edebilmek için çalışmalara başladı. Bu durum CTP için çok büyük bir darbe olacak. Yani beklenmeyen bir ortak hareket ile yerel seçimlere hazırlanan CTP’in karşısına güçlü adaylar çıkarılacak.

Aslında tek sorun UBP ya da DP-UG de değil. Esas sorun hükümetin bozulması için CTP-BG’nin MYK’sının ortak karara alarak hükümetin düşmesi için gizli bir ittifak oluşturması. Kritik olan bu durum DP-UG kurultayından sonra daha da netleşecektir.

Serdar Denktaş, Hasan Taçoy ve Ahmet Kaşif’in Hüseyin Özgürgün ile hareket etmek istemediklerini vurgulayarak UBP’ye rest çekti. Yani Özgürgün hiçbir kesim tarafından kabul görmedi. Hükümet kriz yaşarken Özgürgün’ün varlığı UBP için ayrı bir kriz oluşturdu.

Bugün sıra dışı bir Genel Başkan var. Ne ülkesi ne devleti ne partilileri ne de halkı umurunda… Yani kendi dünyasında yaşayan Özgürgün, bu ülkeye ne verebilir? Karısının dizinin dibinden ayrılmayan, meclisteki görüşmelerden bi-haber olan, partilileri ile bir araya gelmemek için mazeretler üreten, kısacası varla yok arasında bir Genel Başkan var. Hiç kimse bu durumu kabul etmiyor. Özgürgün’ün kendi eliyle istifasını vermesi ülkenin hayrına olacaktır.

Özgürgün bu ülkenin hayrına çalışan bir siyasetçi değildir. İnsan olarak iyi birisi olabilir ama siyaset hayatı oldukça başarısızdır. Bugün bunun aksini kanıtlarsa varsın Genel Başkan koltuğunda 40 sene otursun derim ben.

UBP içerisinde Özgürgün’ün gitmesi adına formül bulmaya çalışılıyor. Umarım erken zamanda o formül bulunur ve uygulanır. Yoksa UBP eline gelen tüm fırsatları Özgürgün sayesinde kaybedecektir.

Eroğlu’na gelince. Özgürgün’ü uyarmış hatta 'Bu şekilde olmaz' demiştir. Ama Özgürgün’ün büyük sözü dinleme âdeti yok. Siyaseti Türkiye Kıbrıs arası mekik dokuyarak yapan Özgürgün’e tavsiyemiz temelli olarak Kıbrıs’taki siyaseti bırakıp, Türkiye’de siyasete atılmasıdır. Ne de olsa ömrü yollarda geçiyor bari uçak parası vermekten kurtulur.