Ülkenin iki saygın insanı Eroğlu ve Talat’ın basındaki söz dalaşları hiç de hoş değil…
Biri Cumhurbaşkanlığı yapmış, diğeri hala o koltukta ve biz onlardan biraz daha seviyeli açıklamalar bekleriz!
Halkın sanki de öncelikli sorunu erken seçimmiş gibi, gerçek soranları göz ardı edip kamuoyunu seçim sürecine sokmaya çalışmak, gündemi seçimlere taşımak ikisine de yakışmaz…
Ve hele de Kıbrıs sorunu ile iç siyaseti karıştırıp hamur haline getirip saten iyice gergin olan halkın önüne koymak gündem saptırmaktan başka bir işe yaramaz, bu da topluma bir şey kazandırmaz!
Eroğlu erken seçim olsun diyor, Talat da hükümet çekilsin diyor…
İlla ki seçim yani!
Demek ki ikisi de UBP ve CTP’nin içler acısı durumlarını ya görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar…
Ama madem ki ortak bir payda da buluşuyorlar o zaman seçim olsun…
İyi de seçim olsa ne değişecek ki!
UBP hala halkın büyük bir kesimi tarafından sabıkalıdır, CTP de iyice UBP’ye benzemeye başlamıştır, demek ki seçim demek iki parti için de hüsran anlamındadır!
UBP ile CTP’nin bir ortak yanları da yönetimlerindeki boşluklardır…
Hüseyin Özgürgün genel başkanı olduğu partide otoritesini kuramamış, böylelikle birden çok başkan adayı türemiştir…
Özkan Yorgancıoğlu’nun da durumu çok farklı değildir, o da disiplini sağlayamamış, CTP tarihinde ilk kez partililer arasında ciddi kavgalar yaşanmaya başlamıştır…
O zaman ikisi de birbiriyle dalaşmaktan önce partilerini toparlama süreci başlatmalı, hatta partilerinin başına dönerek yeniden yapılanmaya gitmiştir…
Zira her iki partinin de şu anki ortamları ülke insanını ileri düzeye götürecek sağlıklı bir yapıda değildir!
Ülkede yağan 15 dakikalık bir yağmur hayatı felç ediyorsa bunda gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin suçu vardır…
KKTC’nin gözbebeği olan DAÜ’de rektörlük belirlenmesi bu kadar sancılı oluyorsa bu siyasetin sefilliğinin göstergesidir…
Cezaevinde mahkum iken insanlar bir anda müdür oluyorsa ve siyaset bunu suskunsa halk ahmak yerine konulmaktadır…
Hükümet uyum içinde çalışıyoruz mesajları verirken 64 CAS çalışanı hakkında bile bir uzlaşmaya varamıyorlar ve insanlar 80 gündür çadır eylemi yapıyorsa, samimi oldukları yönündeki mesajlar samimi değildir…
Okullar açılalı uzun bir süre olduğu halde hala müdür ve öğretmen eksiklikleri nedeniyle eğitim sağlıklı koşullarda yapılamamakta, sendikalar da halkı olarak yasal haklarını kullanıp grev yapmakta ama bu sorunların masaya yatırılacağı yerde erken seçim gündeme getirmek, seçimlerden makam ve rant elde etmeye çalışmak Kıbrıs Türkü’nün yazgısı olmamalıdır…
Biz Eroğlu ve Talat gibi şahsiyetlerden her şeyden önce halkın gerçek sorunlarını konuşmalarını bekleriz…
Cumhur olmak, siyasetten bir şeyler koparmak değil, cumhuru olduğu halkın haklarını savunmak, ülkede olmayan adaleti getirmek ve toplumun tüm kesimlerine kucak açmaktır…
Buyursunlar geçsinler partilerinin başına, önce partilerini düzene sokup sonra da halkın gerçek sorunlarına çözüm getirsinler…
 
 
 
Ustabaşına bakın!
 
İskele Belediyesi’nde ustabaşı olarak görev yapan bir şahıs, belediyenin araçları ve çalışanları ile evinin bahçesine beton döktürüyormuş…
Haliyle İskele bölgesinden vatandaş bunu görünce dayanamayıp aradılar, Hasan Sadıkoğlu’nun uyarmamızı istediler…
Usta başıysan ustabaşısın arkadaş!
Belediyenin imkanlarıyla hem de çalışanıyla kendi evine hizmet götürmek büyük disiplin suçu işlemektir…
Yo ‘ben kimseyi takmam’ diye diretirsen elbette senin bileceğin iş ama biz de seni takibe aldık haberin olsun!
 
 
19’ncu madde diyor ki!
 
Başbakanlığa bağlı Personel Dairesi’nin görev ve yetkileri kapsamında 19’ncu madde şöyle diyor;
“Üst Kademe Yöneticisi olarak atanacakların, Üst Kademe Yöneticileri Yasasında belirlenen niteliklere uygun olup olmadıklarını saptamak…”
Neymiş efendim;
Kamuda üst düzel yöneticileri atanırken bunların uygun olup olmadığı Personel Dairesi’nin görev yetkileri arasında bulunurmuş!
İyi cezaevinde mahkum olan bir vatandaşa 3’lü kararname ile müdürlük verilirken bu dairenin aklı neredeydi?
Bir de not; Dairenin resmi internet sitesinde teşkilat şemasında hala eski müdürün ismi var!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Mahmut ÖZÇINAR, hafta sonu da başıboş köpekler iki kişiyi daha ısırdı ve onlar da hastanelik oldular. Daha neyi bekliyorsunuz anlayamadık, illa ki birilerini parçalamasını mı? Bir kez daha uyarmak ihtiyacı hissettik…
Sayın Doğan ŞAHALİ, geçmiş hükümet döneminde açılan bir davadan dolayı Koop-Bank yönetim kurulu başkanlığınız sorgulanmaya başladı. Muhalefet hararetle tüzükleri inceliyor bakalım bir şey çıkacak mı?
Sayın Hasan SADIKOĞLU, daha yolun başında ipleri ustabaşının eline bırakırsanız ileride sıkıntıya girebilirsiniz. Bir an önce otoriteyi sağlayıp özellikle de belediyenin araçlarını denetim altına almaya bakınız…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’nde özellikle de çevre konusunda müthiş bir yetki karmaşası yaşanıyor. Buradaki yılların kangren haline gelmiş sorununu çözerseniz esnafın da gönlünü kazanırsınız.
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, UBP’nin 39’ncı yıl dönümünün kutlama etkinliklerine az sayıda katılım olması size fatura edilmeye çalışılıyor. Acaba diyoruz ilçe ve örgüt başkanlarının bir tezgahı söz konusu olabilir mi?
Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, gümrükten 30 at arabaları 20 at diye geçiren ve bunlara esnek davranan memurlar için her hangi bir işlem başlattınız mı? Bu iş için dairede küçük çaplı bir çete kurulduğu ihbarları alıyoruz, bilginiz olsun istedik!
Sayın İsmail ARTER, eniştenizi belediyeye danışman olarak atamanız Mağusa’da büyük infialle karşılandı. Partili partisiz herkes bu konuda bir açıklama yapmanızı bekliyor. Yok duymamazlıktan gelecekseniz de o da sizin bileceğiniz iş artık…
Sayın Hasan TAÇOY, Lefkoşa’dan sonra Mağusa da dün battı çıktı ve alt yapı yetersizlikleri gün yüzüne çıktı. Yeni bakan olarak artık köklü çözümler üreterek vatandaşın gönlünü kazanabilirsiniz. Lütfen demeç yerine icraat yapın…
Sayın Özdemir TOKEL, GAÜ’de hocalığa başladığınızı duyduk. Yani sizin de on parmağınızda on marifet. Hayırlı uğurlu olsun, bu kadar yoğunluktan nasıl fırsat buluyorsunu o da başka bir taktir konusu…
Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, hükümetin işten durdurduğu 366 kişiyi sahipenip onların haklarını aradığınız için bazı parti kurmaylarının tepkisi ile karşılaştığınızı duyduk. İyi de onlar değil miydi bu arkadaşlar görevden alınınca mangalda kül bırakmayanlar!
Sayın Vatan MEHMET, IŞİD konusunda o kadar bir uzman hale geldiniz ki yakında örgütün size basın danışmanlığı teklif edeceği bile söylenmeye başladı. Bu merak nereden geliyor işte onu bir türlü anlayamadık gitti…
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, Girne kordonboyunun yeni ışıklandırması vatandaşların epey beğenisini aldı. Bir de lağım kokusunu giderecek bir önlem alırsanız dört dörtlük bir icraata imza atmış olacaksınız…
Sayın Osman YÜCELEN, 64 eski CAS çalışanı konusunda hükümetin büyük ortağı tamam ama küçük ortak ‘eğer istihdamlar gerçekleşirse hükümeti bozarım diye’ diretiyor. Acaba diyoruz eylemlerin dozunu biraz artırmak mı yazım…
Sayın Ahmet BENLİ, CTP’nin genişletilmiş ilçe toplantısının belediye binasında yapılması kamuoyunda genel bir tepkiye neden oldu. Bazı partilileriniz bile mekanın yanlış olduğunu söylüyor. Nasıl olur da böyle bir hata yaparsanız anlamadık gitti…
Sayın Ahmet KARAVELİOĞLU, doktora tezinizi başarıyla verip ilk doktor banka genel müdürü ünvanını kazandınız. Tebrik eder başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:

 
Günün Fıkrası
 
Yirmilik

Adamın biri arabasıyla şehirler arası yolda seyahat ederken trafik polisi durdurur. 
"İyi Günler beyefendi, ehliyet ruhsat lütfen", der. 
Adam: "Buyurun" der ve uzatır. 
Trafik polisi bakar: "Yangın söndürücünüz var mı?" 
Adam: "Var" der, gösterir. 
Polis: "İlkyardım çantası?" 
Adam: "Var" der, yine gösterir. 
Polis: "Zincir" diye sorar, adam gösterir. 
"Takoz?" 
"Var." 
"Çekme halatı." 
"Var." 
Polis dayanamaz:
- Mezdekenin kaseti der var mı lan?" der. 
Adam güler "O da var" der, kaseti gösterir. 
Polis:
- Tak o zaman teybe.
Adam takar, polis oynamaya başlar. Adam gülerek: "Memur bey, napıyosunuz" der. 
Polis adama döner: 
- Eşşek diilsin, bi yirmilik takarsın artık!