Günümüz dünyasında, doğal kaynakların insan ihtiyaçlarına bağlı kullanımının artışı ve beraberinde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte kazanılan avantajların yanı sıra karşımıza çıkan çevre sorunları, giderek tüm canlıları tehdit edecek düzeye gelmiştir. Bu nedenle oldukça önem kazanan çevre konuları, tüm dünyanın politikalarını daha etkilemeye başlamış ve her kesim tarafından konuşulmaya başlamıştır.
Çevre eğitiminin temelleri şüphesiz okul öncesi dönemde atılmaktadır. Bu dönemden sonraki çevre eğitimleri; bu temeli destekleyerek, bireylerin çevresel konulara katılımını ve çevresel konularda sorun çözme becerilerini geliştirmektedir. Özellikle öğretmen yetiştiren kurumlarda; çevre eğitiminin yeni yeni programlara dahil edilmesi, öğrencileri şekillendirecek öğretmenlerin de bireysel gelişimleri için ve çevreci öğrenciler yetiştirebilmelerini sağlayabilmek amacıyla oldukça önemli bir adımdır.
Okullarda; çevre bilinci geliştirmek, çevre yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma sağlayabilmek amacıyla Eko Okullar Programı, 1992 yılında gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda ortaya atılmış bir fikirdir. Çok geçmeden 1994 yılında Danimarka, Almanya, Yunanistan ve İngiltere’de program uygulamaya girerek meyveleri toplanmaya başlanmıştır. Sonrasında da birçok ülkeye yayılarak geniş bir kitleye hitap etmeyi başarmıştır. Program; katılımcı bir yaklaşım ortaya koyduğundan, öğrenciler programı uygularken hem çevresel konularla ilgili bilgi sahibi olmakta hem de çevresel konuların topluma aktarılmasında görev almaktadırlar. Öğrenciler sadece ailelerini değil bunun yanında yerel yönetimden tutun da sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok kitlenin çevresel konularda bilinçlendirilmesinde doğrudan rol alırlar.
Peki bu program öğrencilere neler kazandırıyor?
Öğrenciler, program kapsamında bir grup üyesi olduklarından yeni bir kimlik geliştirme yolunda önemli adımlar atmış oluyorlar. Grup çalışmasını öğrendiklerinden beraberinde katılımcı olmayı da öğreniyorlar. Program, öğrencilerin problem çözme becerilerine de katkı sağlıyor çünkü sorunları tanıma, bunlara çözüm üretme ve tartışma becerilerini de geliştirmiş oluyorlar. Öğrenciler program sayesinde insiyatif kullanma ve karar verme yeteneklerini de geliştirdiklerinden, ne istediklerini bilen sağlam bireyler olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. Belli aktiviteler sonucunda yazdıkları raporlar sayesinde, bu konudaki becerilerini de geliştiriyorlar. Öğrenciler çevre bilinci kazandıklarından, tüketim alışkanlıkları olumlu yönde değişiyor ve savurganlıktan kaçınıyorlar. Ayrıca doğal kaynakların korunması ve kullanılması konusunda bilinçlenerek, çevrelerinin de bilinçlenmesini sağlıyorlar.
Peki bu program okula neler kazandırıyor?
Program sayesinde, okulların temizliği ve düzenliliği sağlanır. Bunun yanında doğal kaynakların korunması sağlanır. Örneğin suyun kullanımı ve tasarrufu konusunda önlemler alınır. Elektrik gibi üretimi fosil kaynaklarla sağlanan enerjinin de tasarrufu sağlanacağından, okul hem çevreye duyarlı bir okul olmayı başarır hem de elektrik bütçesinden de tasarruf yapar. Programın okula kazandıracağı en önemli özelliklerden biri de öğrenciler tarafından okulun sahiplenilmesidir. Bunun yanında okul, program sayesinde, hem bir merkez olur hem de ulusal hatta uluslar arası boyutta da tanınır.
Eko Okullar Programı bir program olmasının yanında ayrıca bir de ödül sistemi olarak karşımıza çıkar. Program çevre eğitimi konusunda öğrencilere ve topluma yol gösterirken, Yeşil bayrak ödülü sayesinde de okulu çevreci olma yönünde hem teşvik eder hem de ödüllendirir. Bir eko-etiket olan yeşil bayrak ödülü, bugün büyük bir prestij hem de okulun çevreciliğini belirten önemli bir simgedir.
Keşke tüm okullarda bu programın uygulanma imkanı olsa…
Ne diyelim eğitim şart…