Geçen akşam yaşanan olayın ardından ister istemez sorguluyor insan yaşadığı hayatı.

Bu ana kadar yaşadıklarınız yanınıza kar kalır hesabı yaparak yaşamalıyız belki de. Aslında hayat pamuk ipliğine bağlı, ne üzülmeye ne de dert etmeye değer.

Yaşarken bunun kıymetini bilmeyiz, ne zaman birilerini kaybederiz işte o zaman hayatın hiçbir şeye değmediğini anlarız.

Geçen akşam yaşanan ölümlü kaza kanımızı dondurdu adeta. Pisi pisine ölen genç insanlara mı üzülelim, geride bıraktıklarının yaşayacağı acıya mı?
Dayanma noktasının zorlandığı ve her şeye isyan ettiğiniz o andır işte ‘ölüm’… bir anda sevdiklerinizi elinizden alan kötü kader ve onların yokluğu ile yaşayacağınız travma.

Ben ölümle yaşam arasında ince bir çizgi olduğunu düşünürüm. Hayat ne zaman o çizgiden geçeceğimizi söylemez bize. Bir anlıktır her şey.
Trafik bugün aramızdan bu genç insanları aldı. Geriye bıraktıkları artık yarımdır.

Çok zor olacaktır evladının, eşinin, kardeşinin konusunu duymadan yaşamak, onu özlediğinde görmemek, ona sarılamamak ve sesini duyamamak. Hiç kolay olmayacak elbette…

İsyan edecekler her şeye, herkese beklide.

İşte bu yaşanan acılar gibi başka acılar yaşanmaması adına bir takım önlemler alınmalıdır. İster yolları yeniden yaparlar, ister refüjleri yeniden düzenlerler, ister ışıklandırmaları gözden geçirirler.

Ama bir gerçek varsa sistem yoktur. Bugün ölüme davetiye çıkaran her şey yeniden yapılandırılmalıdır.

Devlet, gereksiz yatırımlar yerine insan hayatına mal olan, sorunlu bölgelerde geniş çaplı bir inceleme yapmalı ve gerekli çalışmayı başlatmalıdır. Bugün bir, yarın iki, sonra üç derken her gün bir kaza duyar olduk. Önlem alınamadığı sürece suçlu devlettir. Kendi yolunu, kendi refüjünü yapmaktan aciz bir devlet, bugün birçok kavşakta yaşanan ışıklandırma sorununa dahi çözüm bulamadı.

Bugün bu gençlerin evlerine düşen ateşi kimse söndüremez. Annelerini, babalarını, eşlerini, kardeşlerini ve sevenlerini kimse teselli etmeye kalkmasın, edemez. Ateş düştüğü yeri yakar hem de cayır cayır. Ne giden geri gelir, ne kalan yaşayabilir artık. Hayat bu kadar acımasızdır.

Çok önemli bir noktaya da değinmeden geçmek istemem. O acının üzerine sosyal medyada birçok kişi kazaya sebep olarak gördükleri kişiyi suçladı. Kimse kimsenin katili değildir. Olayın olduğu gece sosyal medya üzerinden yayınlanan yorumlara şahit oldum. Bu kazanın faturası kazayı yapan kişiye çıkaramayız. O insanı buradan suçlayamaz, yargısız infaz edemeyiz. Işıklandırma olmayan bir yerde, yoldan kaçan aracın neden yoldan çıktığını dahi bilmeden suçladığımız insan zaten vicdan azabı çekecektir. Hiçbir zaman beyninden çıkaramayacağı 3 ölüme sebep oldu diye kendini bir ömür suçlayacaktır. Bu insan o kazayı ne bilerek, ne isteyerek yapmıştır. Yolların güvensizliği ve devletin tedbirsizliği bugün kazanın olmasına sebeptir. Eğer kazanın bir faturası varsa bu devlete kesilmelidir. 3 tane tertemiz insan öldü. Ve bunu telafi edemeyecek olan devlet şuan taziye mesajı yayınlamaktan başka bir şey yapmıyor.