Kıbrıs bir ada ülkesi olması nedeniyle ana karalara göre biyoçeşitlilik yönünden çok zengin değildir ama adalar içerisinde kıyaslandığında da azımsanamayacak nadir ve endemik türlere sahiptir. Gerek bitkileri gerekse de sahip olduğu hayvanları, birçok insanın dikkatini çekmektedir. Özellikle son yıllarda yapılan bilimsel çalışmaların sayıca artması ve basının yardımıyla doğanın tanıtılması, bu konuda farkındalık yaratılmasına zemin yaratmıştır.
Kıbrıs doğasının tanıtılmasını sağlamak ve ekoturizme olanak sağlamak amacıyla geçmiş yıllarda Çevre Koruma Dairesi tarafından girişimler başlatılmıştı. Sonrasında Turizm Bakanlığı tarafından farklı doğa konu alanlarına yönelik broşür serisi oluşturulması için de bazı önemli adımlar atılmıştı. Bu seri içinde sürüngenler ve çizgili kaplumbağa ile ilgili iki broşür de ben hazırlamıştım. Bunun yanında endemik bitkiler, kuşlar, deniz kaplumbağaları ve eşeklerle ilgili broşürler de tasarlanmıştı. Yapılan broşürlerin yurt dışındaki fuarlarda dağıtıldığını ve bu yolla, yabancıların da ülkemiz doğasını tanıması ve ülkemiz ekoturizm potansiyelinin artırılması sağlanmaya çalışılıyordu…

Doğanın tanıtılması, ekoturizm potansiyelinin artırılması ve çevre bilinci oluşturulmasında hiç şüphesiz etkili yöntemlerden biri de doğa fotoğrafçılığıdır. Doğal zenginliklerimiz bu yolla aynı zamanda kayıt altına alınmaktadır. Ülkemiz doğa fotoğrafçılığına oldukça elverişlidir çünkü birçok bitki, kuş, mantar, sürüngen türüne ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle son yıllarda eskiye nazaran doğa fotoğrafı çeken birçok fotoğrafçı olduğunu biliyorum. Elbette doğa fotoğrafçılarının sayıca artması, doğal zenginliklerin daha çok fotoğraflanmasını ve farkındalık yaratılmasını sağlayan önemli bir unsurdur.
Ne yazık ki son zamanlarda gerek yaşadığım gerekse de duyduğum olaylar beni bu konuda endişeye düşürmektedir. Bu cümle sonrasında neden dediğinizi duyar gibiyim. Ne alakası var bence çok güzel bir olay dediğinizi de duyar gibiyim…

Endişe etmemin temel sebebi bazı doğa fotoğrafçılarının etik kuralları hiçe saymalarından kaynaklanmaktadır. Her alanda olduğu gibi doğa fotoğrafçılığının da etik kuralları vardır. Uzun uzadıya madde madde bu kuralları yazarak sizi sıkmayacağım ama bazı temel noktalara da değinmeden geçmeyeceğim. Her şeyden önce doğa fotoğrafçısı doğaya saygılı olmalıdır! Doğayı rahatsız etmeden fotoğrafını çekmelidir. Örneğin bir kuş fotoğrafı çekiliyorsa, hayvanı beslenme ve üreme sırasında rahatsız etmemek gerekiyor çünkü yuvada rahatsız edilen kuş türlerinin çoğu tekrar yuvasına dönmemekte ve kuluçkaya devam edilmediğinden dolayı da yumurtlar telef olmaktadır. Bunun yanında son enerjisini bir avı yakalamaya harcayan bir yırtıcıyı düşünelim, rahatsız edilmesi ve kovaladığı avını yakalayamaması belki de onu ölüme ya da açlığa götürecektir.

Bu konu hakkında yazılabilecek birçok şey var ama geçenlerde duyduğum bir olayı da aktarmadan geçmek istemiyorum. Kuşun iyi bir karesini çekebilmek uğruna bir kuş fotoğrafçısının dört saat peşinden koştuğunu ve kuşu perişan ettiğini duydum. Ne kadar acı!! Kimse kusura bakmasın ama bunu yapan kişi bana doğayı sevdiğinden bahsetmesin ve de doğa aktivistiyim falanım filanım diye sağda solda gezip hava da atmaktan vazgeçsin. Tabii burada şunu da belirtmek istiyorum ki tüm kuş fotoğrafçıları böyle yapmıyor. İçlerinde benim de tanıdığım çok değerli insanlar var… Ben de kuş fotoğrafı çekiyorum aynı zaman bir canlı bilimci yani biyoloğum. Bu nedenle bu işin doğaya saygı çerçevesinde yapılması için mücadele edenlerdenim. Bunun yanında bir orkide fotoğrafı çekmek için bitkinin etrafındaki tüm bitkileri yok edenleri ya da orkideyi başka birisi daha fotoğraflamasın diye kökünden sökenleri de unutmamak lazım.

Doğa fotoğrafçısı doğanın gözü kulağı olmalıdır diye düşünüyorum. Fotoğrafta gördüğünüz orkideler köklerinden sökülmüştür amaç ya başkasının onu fotoğraflanmasını engellemektir ya da soğanından faydalanıp salep yapımında kullanmaktır ki flora ve faunanın korunması emirnamesine göre bu olay tamamen yasaklanmıştır. Fotoğraflar sayın Sami Tamson hocamız tarafından çekilmiştir. Burada da doğa fotoğrafçısının, doğanın gözü kulağı olduğunu görmekteyiz. Kendisine fotoğraflarını paylaştığı için ayrıca teşekkür ederim.

Açık bir dille bir kez daha ifade etmek ve tüm doğa fotoğrafçılarını aynı kefeye koymadığımı belirtmek isterim. Doğaya zarar vereceksen çekme arkadaş. Güzel bir kareniz olabilir ama kusura bakmayın size ne doğasever ne de fotoğrafçı derim ben! Kurucusu olduğum Yakın Doğu Koleji Lise Fotoğrafçılık Kulübü ve oluşumunda yine görev aldığım Yakın Doğu Koleji Gözlem ve Araştırma Kulübü ortaklığında; bu konuyu irdelemek ve farkındalık yaratmak amacıyla, uzman biyolog ve doğa fotoğrafçılarının konuşmalar yapacağı ve tüm halka açık bir seminer düzenleneceğini de buradan duyurmak isterim.
Biz doğayı korudukça doğa da bizi korur (alıntı)