Takvim yaprakları 13 Ocak 2012 yılını gösteriyordu ,o gün hepimizin ölümün ne olduğunu öğreneceğimizi hiç düşünmeden uyandık güne ,,,
Hava soğuktu ,hastanede umutlu bekleyiş sürüyordu,günlerce hastanenin kapısında içeriden gelecek umutlu haberi bekledik.
Bir gün birileri çıktı ve durumu stabil dedi . Her birimizin yüreğine su serpti,,,,
Sonra kapıda belirli , tekerlekli sandalyede ,yorgun ve bitkin görünüyordu,buna rağmen güçlükle gülümsedi , nereden bilecektik ki o son gülümseyişiydi…
Sonra onu arabaya bindirdiler güçlükle, herkes gülümsüyordu ,ilk kez acı içinde gülümseyen insanlar gördüm o gün.
Sonra arabada giderken dışarıya baktı derin derin içinden ne geçiriyordu acaba ?
Camdan dışarıya öyleyce baktı , önce girne kapısından geçti,ardından dikili taş,ve sarayönü, sonra bandabulyaya gitti esnafı ve kurduğu Cumhuriyetin çocuklarını gördü her zaman yaptığı gibi !!!
Gülüyorduk ,gülümsemesine ama, en acı gülümseyişin nasıl olduğunu öğrendik her birimizi o gün …
Yanlış giden bir şeyler vardı, sesi çıkmıyordu,eli güçlükle kalkıyordu ,gözleri yorgundu, yolunda olmayan birşeyler vardı !!! Her birimiz biliyorduk ama telafuzu yoktu bu garip duygunun…
Sonra bir haber daha geldi ,yeniden başladı o endişeli bekleyiş …
Bekledik her birimiz acıyla,endişeyle ve enteresandır gururla bekledik ,,,
Acıyla bekledik ,Babamızı kaybedeceğimizi biliyorduk ,
Umutla bekledik,çünkü o tanıdığımız en inatçı,en akkılı,en güçlü adam’dı,
Endişeyle bekledik ,çünkü direnemez ve çocuklarına ,şehitlerine kavuşmak isterse diye korktuk …
Gururla bekledik,çünkü dünyada Atatürk’ten sonra bizim için büyük liderlerden biriydi ve onun doğuşunu göremedik,devrimlerini yaşayanlar olarak aramızdan ayrılının tanıklığını yapmanın gururunu yaşıyorduk…
Ve kabullenemediğimiz o haber 22:00 sıralarında geldi…
‘’Büyük Lider ,Kıbrıs Türkünün babası Denktaş gitmişti’’
Önce inanamadım,sonra dizlerimin bağı çözüldü,ardından nefes alamadım,birden midem bulandı ve hıçkırıklara boğuldum ,sonra çok kızdım ona nasıl beni ,bizi bırakıp gider diye ,nasıl helalleşmemize izin verilmez diye,,,
Arabayı nasıl kullandığımı hatırlayamıyorum ,sanırım hafızamdan silindi , elim ayağım titreyerek hastaneye gittim,kapıdan içeri girdim,herkes şaşkın bakıyordu,herkes fısıldayarak ‘’ne oldu,öldü mü ,gerçekten mi ,açıklama yapmadılar hala ,neler oluyor ‘’ diyordu,,,
Öyleyce duvarın kenarında durdum onlara baktım uzun uzun düşündüm ,kendimi sıktım ve doktorlar kısık bir sesle kekeleyerek onun gittiğini söylediler …
Sonra duramadım,yağmur yağıyordu ,karanlık ve soğuktu arabaya bindim ve hiç sesimi çıkarmadan eve döndüm ,,,
Kapıdan içeriye girdiğimde annem gözlerimin içine baktı ve yavaşça başını sağa ,sola salladı,,,
Ben ise evet der gibi başımı öne eğdim,sonra sabaha kadar hiç durmadan nefesim kesilene melekler beni duyana kadar bağıra çağıra ağladım …
Her kes gider de kimse senin gittiğin kadar acıtmadı,,
Sen gittin ya buraların tadı hiç kalmadı….s