Dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Müdürlüğüne üniversiteden hocam Mete Tümerkan’ın atandığı haberi geldi. İlk tepki olarak bağlı olduğum ilçe başkanı aradım ve artık bu saatten sonra UBP’nin çatısı altında siyaset yapamayacağımı söyledim. Ve Lefkoşa ilçesinde bağlı olduğum örgütten ve ilçe delegelinden “istifa” etmek istediğimi bildirdim.
UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Dr. Faiz Sucuoğlu kararımı yeniden gözden geçirmemi salık buyurdu ve “yüz yüze görüşelim” dedi. Bu arada günler öncesinden “Tümerkan müdür olursa benim de barakaya üye olmam gerekir” dediğimi bilen dost ve arkadaşlar gün boyunca ne yapacağımı sorup durdular. Haber öyle bir hızlı yayıldı ki telefonun “no” tuşuna basmaya vaktim olmadı.
Akşamüzeri gazeteye ne yazacağımı düşünürken birden dünkü yazım aklıma geldi. Dün bu köşede ne demiştik? “değişim, değişim, değişim”. Uzmanların görüşlerini paylaşmış sonra da kendi görüşümü belirtmiştim. İşte dünkü yazımızdan bir paragraf…
“Şimdi dikkat ederseniz siyasi analiz ve siyaset uzmanları aslında hepsi aynı şeyin altını çiziyor. Oylar azalmadı ama artmadı da, sandığa gitmeyen seçmen büyük bir mesaj verdi hem iktidara hem muhalefete. O da seçmen artık değişim istiyor. Hem siyasi düşüncede bir değişim hem siyasetçilerin bizzat kendisinde bir değişim istiyor artık seçmen. Kıbrıs Politikası, Ekonomi Politikası, Anavatan Türkiye Politikası, Komşuya Bakış Politikası, Dünya ile Bütünleşme Politikası, İç Sorunlarının Çözümü için yeni politikalar istiyor seçmen. Hem Sol cenah hem Sağ cenah artık yeni politikalar üretmeli ve artık yeni politikalar üzerinden siyaset yapılmalı. “
Siyasetçilerden “değişim” isterken neden bende değişmeyeyim ki? Soru bu kadar basit. İşte sırf bu yüzden Tümerkan’ın müdür olmasına gösterdiğimim tepkinin “yersiz” ve “zamansız” olduğunu ortada “istifayı” gerektirecek bir durum olmadığı kanaatine vardım. Ve değişimin “ilk” benden başlaması gerektiğini anladım.
Ben değiştim ey ahali. Artık bir düşünce ve idol için yorgan yakacak değilim! Hayatı boyunca UBP’ye küfür etmiş Türmerkan’ı BRT’ye müdür mü yapıyorlar! “Bırak bir bildikleri vardır “ de ve sus! Hatta ilk tebrik eden sen ol. Telefonda sesin neşeli ve heyecanlı olmalı. Sanki canı gönülden istermişsin gibi davran. Bakan ve vekil dostlarını ara, “bravo vallahi size” de. “ondan daha iyisini bulamazdınız zaten” falan gibisinden laflar söyle.
Değişim güzel bir şeymiş! Ne kadar rahatlatıyor insanı bir bileseniz. Mesela artık ben çok rahatım. Ha ara sıra geçmişteki bazı şeyler, kavgalar falan geliyor aklıma… Eh artık onları da unutmak gerekiyor veya hala küs olduklarımdan biran önce özür falan mı dilemeliyim?
Bir liste yapsam mesela,
• Ahmet Uzun: Barıştık
• Salih Usar: En iyisi meyhaneye devam etmek. Hem içer hem barışırız.
• Asım Akansoy: Yemeğe davet et…
• Fatma Azgın: Özür dile…
• Hüseyin Ekmekçi: Şimdililik dursun, biraz zamana ihtiyacım var.
• Başaran Düzgün: Ziyaret etmeliyim, çiçek falan mı alsam giderken.
• Öntaç Düzgün: Başaran ile barışırsam, Niyazi ile de aram iyi, bunu kullanarak arayı bulabilirim.
• Ahmet Benli: Eğer aday olmayacaksa barışırım.

Şimdilik aklıma bunlar geldi. Biraz daha düşünürsem sırf “UBP” ve “ilkesel” duruşlar nedeni ile kavga ettiğim kişilerden teker teker özür dilemeliyim. Liste oldukça uzun….

Cenap değilmiş “Cenah” mış!
Her gün köşe yazısı yazan birisi olarak “dil kullanımına” özen göstermeye çalışıyorum. Bazen acele ile yazımı bitirmek zorunda kaldığımda ise gazetedeki “editör” arkadaşlarıma güveniyorum. Çünkü onlarda yazılarımı bir kez daha gözden geçirip “hatalı ve yanlış” olanları değiştiriyorlar. Dünkü yazımızda bir hata yapmışız. Sağ olsun bir okurumuz fark etmiş ve doğru yazılışını ve sözcük anlamlarını bize göndermiş. İşte o okurumuzun gönderdiği yazı…
Alihan Bey,
Yazılarınızı bir öğretmen ve eğitim uzmanı olarak, medya ve politik dedikoduları öğrenmek adına zaman zaman takip ediyorum. Amacım sizi üzmek veya incitme değil ama yazarlarımızın güzel Türkçemizi doğru kullanması, öğrencilerimize örnek olacaktır. Bugün yazdığınız "değişim, değişim, değişim..." başlıklı yazınızın son paragrafında kullandığınız;
"hem sol cenap hem sağ cenap artık yeni politikalar üretmeli ve artık yeni politikalar üzerinden siyaset yapılmalı" ifadesi içerisinde dilimiz adına ne yazık ki ciddi sıkıntılar var.

1- "hem sol cenap hem sağ cenap" ifadesi içerisinde kullanılan "cenap" kelimesi yerine "cenah" olması gerekiyordu. Türk Dil Kurumu Sözlüğü şöyle diyor:

cenah: 1. Kuşkanadı. 2. Kol, pazı. 3. Yan, taraf. 4. ask. Kanat: “Ben takımımla beraber taburun sağ cenahını himaye için tepelere çıktım.” -Ö. Seyfettin.
cenap: Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz: “Prens cenapları için oturacak yer arıyoruz.” -Ö. Seyfettin.
2- Kısa bir cümle içerisinde "artık yeni politikalar" ifadesi iki kez tekrarlanmış ve ikincisi gereksiz olmuştur.
3- "politika üzerinde siyaset yapma"
Politika ve Siyaset eş anlamlı bir kelimeler olduğu için bu kullanım da pek doğru görünmüyor. TDK Sözlüğü'nde de iki kelimenin de ayni anlamı taşıdığı görünüyor.

Maktu ücretler ve sayaç kiraları
Bir başka okurumuz ise sokak lambaları ve sayaç kiraları hakkında bakın neler yazmış.
Sevgili Alihan,
İyi olman dileklerimle... İşlerinin çok vaktininse yok olduğunu bildiğimden kısa kesiyorum arkadaşım. Sokak aydınlatmalarını sokak lambalarımızın bazıları yanmadığı halde hem belediyeye hem de elektrik kurumuna ödemekteyiz, parasını daha önce ödeyip taktırdığımız sayaçların da kiralarını ödememiz gibi (belediyenin bize satıp da sayaç kirası ödediğimiz gibi). Az önce öğrendiğim sabit ev telefonlarımızı kullansak da kullanmasak da her ay maktu ücret olarak 11,00. lira ödediğimiz gibi... bunları biliyor muydun? Bilgilerine arz ediyorum arkadaşım, Her şey gönlünce olsun... Sevgilerimle, F. Ü.





GÜNÜN SÖZÜ
“Çözüme istekli olmayan bir devlet yönetimi olsa da onları ikna etmeye çalışmalıyız. Çözümü onlar için ve elbette halk için aşina hale getirmeliyiz. Bugün yapmamız gereken, günü geldiğinde gereken adımları atmak için toplumu canlı, diri tutmaktır. O gün mutlaka gelecek”
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat
BİZİM TEMEL
Çift doktora gitmiştir:
Erkek, doktora ereksiyon sorunu olduğundan bahsetmektedir.

-Hanımefendi, geçin içeri, soyunun.
-Ama, sorun kocamda doktor bey!!
-Hanımefendi, bana işimi öğretmeyin lütfen, buyurun içeri!!
-Ama..sorun kocamda!!! .
-Soyunun, dedim!!..!
-Hepsini mi???
-Evet, iç çamaşırlarınızı da!!
-Ama...
-Aması maması yok, yatın sırtüstü lütfen!..
-Yüzüstü yatın...
-Bacaklarınızı açın...
-Yan dönün...
-Bacaklarınızı bükün..
-Şimdi uzatın...
-Çömelin...
-Eğilin...
-Tamam hanımefendi giyinin, ve dışarı gelin..
Kadın giyinirken, doktor dışarı çıkmıştır.
Adama uzanıp, omuzuna iki şaplak atar:
-Sende sorun yok arkadaş, benimki de kalkmadı!!!