Kuzey Kıbrıs’ta güçlenen bir kadın hareketi olduğundan artık söz edebiliriz. Öncesinde partilerin kadın kollarına sıkıştırılan kadın hareketi de erkek egemenliğinden nasibini alıyor ve mesela Oya Talat’ın Girne Belediyesi başkan adayı olması dahi engellenebiliyordu.

Gazeteci-yazar Sevgül Uludağ, 1998 yılında yayınlanan kitabı, ‘Kadınlar İçin Politikada Strateji ve Planlama’da şöyle diyordu: ‘Kıbrıs’ta siyasi partilerin hemen tümünde kadın kolları veya kadın komisyonları vardır. Partiler kadın kollarını oluştururken, amaç kadını siyasete kazandırmak olmamıştır. Amaç, partiye kadınlar arası ilişkilerden yararlanılarak oy kazandırmak ve partinin kadın destekçilerini artırmak olmuştur. Yani kadın, militan, erkeğin destekçisi, oy getiren ve oy deposu olarak görülmüştür. Halen de büyük ölçüde kadın öyle görülmektedir.’

Uludağ’ın bu satırları yayınladığı kitabının üzerinden tam 16 yıl geçti.

Aynı yıl, 6 Aralık 1998 Milletvekilliği Seçimleri’nde Meclis’e giren kadın sayısı 4’tü. Dr. Gülsen Bozkurt (TKP), Dr. Hatice Faydalı (DP), Nurten Hüdaverdioğlu (UBP) ve Dr. Fatma Ekenoğlu (CTP)…

2014’ün KKTC Cumhuriyet Meclisi’ndeki kadın milletvekili sayısı gene 4’tür! Dr. Sibel Siber, Doğuş Derya, Fazilet Özdenefe Kürşat ve İzlem Gürçağ…

Üstelik 1998’de, kadın milletvekilleri Meclis’te temsil edilen her partiden çıkarken bugünkü Meclis’te 4 kadın milletvekilinin 3’ü CTP-BG’den ve biri de UBP’den milletvekilliğini kazanmıştır.

Kadınların verdiği mücadele sayesinde CTP-BG, kadınları ‘oy getiren’, ‘erkeğin destekçisi’ konumundan çıkartmakta küçümsenmeyecek bir yol katetmiştir.

DP, TDP ve UBP ise erkek egemen partiler olduklarını kanıtlamakla kalmamış, ya çok daha geriye düşmüş ya da yerinde saymıştır.