Kuzey Kıbrıs’ın yüz ölçümü 3.242 km2’dir. İşin matematiğiyle ilgilendiğim falan yok. Yanlış anlaşılmasın. Sadece Türkiye ile ya da herhangi bir Avrupa ülkesi ile kıyasladığımızda küçücük bir toprak parçası olduğumuza dikkat çekmek istiyorum. Küçücük olmamıza rağmen sürekli çoğalan araçlar, orantısız kullanılan doğal kaynaklar, sürekli artan çöpler ve daha neler neler…
Birçok sorun sıralayabiliriz ve her bir başlık da ayrı birer yazı olabilir belki…
Bu aralar yerleşik bir toplu taşıma sistemimizin olmamasını ve beraberinde getirdiği olumsuzlukları düşünmekten kendimi alamıyorum. Düzenli bir toplu taşıma sisteminin eksikliği, her evde kişi başına bir aracın bulunmasına neden oluyor. 5 kişilik bir aile en az 4 araç demek ki bunun içine motosikletleri dahil etmiyorum. Bir seferinde sohbet ettiğim bir galeri sahibinin konuşmasını sizlere aktarmak istiyorum. Galeri sahibine Japon araba satıcısı şöyle demiş: ‘Arkadaş sizin Kıbrıs’a o kadar araba gönderdik ki o küçücük ada nasıl oluyor da batmıyor?’ Gerçekten trajikomik…
Sorunlar konuşulacağında birçok şey sıralıyoruz hatta Kıbrıs meselesini çözecek kadar fikirler üretiyoruz ama hepsi konuşmada kalıyor. Bunun temel nedeni sorunun köküne inmememizden kaynaklanmakta diye düşünüyorum. Daha temiz çevre için bisiklet kullanalım çözüm önerisini ortaya attığımızı düşünelim. Herkes günlerce bu konu üstüne yazar, çizer ve konuşur ama işin sonuna baktığımızda değişen bir şey de olmaz. Olmaz çünkü sorunu alttan çözmek yerine en son gelinmesi gereken noktaya takılıp kalırız. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta ne kadar bisiklet yolu var? Diyelim ki bisikleti aldık ve iş yerimize bile bisikletle gitmeye karar verdik. Acaba ezilmeden gitmek istediğimiz noktaya varabilecek miyiz? Yanıt belli…
Bana göre; ilk önce alt yapımızın mevcut durumunun ne olduğu belirlememiz gerekmektedir. Sonrasında da bunun nasıl iyileştirilebileceği konusu üzerine kafa yormamız gerekmektedir. Bugün bisiklet yolumuz bile yokken kalkıp ütopik projelerle zaman kaybetmeye gerek yok! Hedefler ulaşılabilir olmadıktan sonra boşuna kürek çekmenin bir alemi yok. Önce başarabileceğimiz temel noktalardan başlamak gerek. Gönyeli çemberinin düzenlenmesi bu anlamda verilebilecek güzel bir örnek. Önceleri sinir krizi geçirdiğimiz çemberde bugün trafik sıkışıklığından eser kalmamış durumda. Yapılan düzenleme gerçekten güzel olmuş hatta engelli vatandaşların yolunu kolaylıkla bulabilmelerini sağlayan özel parke taşlarının yerleştirilmesi de çok güzel olmuş. Ülkemizde engelli vatandaşlara yönelik tutumlar hiç de iyi değil çünkü! Bu anlamda yapılan düzenlemeyi takdir ettiğimi belirtmek isterim. Bisiklet sürebilir miyiz pek emin değilim. Burada vurgulamak istediğim nokta olması gereken alt yapıyı taksit taksit yapmak yerine bir seferde yapmamız gerektiğidir. Gelişmeler güzel, umarım daha da güzel bir noktaya ulaşır. Uzun lafın kısası çok önceden kurulması gereken ve bir türlü tam anlamıyla tamamlanamayan alt yapının kurulması için mücadele edelim. Bunun üzerine kafa yoralım. Daha fazla zaman kaybetmeye gerek yok…
Herkese iyi bir hafta sonu dilerim…