Ankara Çağlayan Parkında operasyon, 4 kişi göz altında.
Girne Limanında operasyon, 2 kişi göz altında,
Ercan’da operasyon, 1 kişi göz altında.
Yolda operasyon, 3 kişi göz altında.
Ahmet yakalandı, 5 gram esrar olduğuna inanılan madde ile.
İÇİCİ.
Ayşe de 8 gram ile yakalandı.
O da içici.
Poliste yapılan soruşturma,
Hakim karşısına.
Sonra da doğru Merkezi Cezaevine.
Çok merkezi.
İçinde ne ararsanız var, kimi isterseniz orda.
Kardeşini öldüren, kızına tecavüz eden, oğluna tecavüz edip öldüren de orda.
He bunların yanında pazarı geniş olan da orda.
Şimdiye kadar otu nerden bulurum diye sorardı, içeri girdikten sonra bu soru ortadan kalkar.
En ucuz kimdeyse ondan alırsın.
Pazar geniş.
Basında boy boy resimlerin yayınlanması cabası.
Islah olmak, aynı suçu tekrarlamamak için tıkıldığın cezaevinden Torbacı olarak çıkman kadar normal bir durum olamaz.
İçici içerde, peki ya satıcı?
Baron?
Peki uyuşturucu belasından kurtulmak isteyen birey ne yapacak?
Çooooook merkezi olan cezaevine gidecek, benim ki de soru mu?
Bu bizde olan durumdu, ama dünyada durum farklı.
Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde Ahmet yakalandı,
8 gramla.
İÇİCİ.
Uyuşturucu ile mücadele merkezi devreye girer hemen.
Merkezi bir yerde değildir belki ama her şey merkezden yönetilir.
Tedavisi gerçekleştirilir, yol haritası çizilir.
Hayata geri döner vs vs.
Satıcıysa ayvayı yedi.
Hoooop içerde.
Ama damat koğuşunda değil.
Siyasi suçlularla da değil.
Başka bir bölümde.
Ülkemizde bir çok eksikliğin olduğu aşikar,
Ama uyuşturucu ile yapılan haberleri bir başka ruhla okuyorum.
Bizde suçlu uyuşturucu kullanan gibi gözükse de, asıl suçlunun devlet edenlerin olduğu gözden kaçmamalı.
Yasaların olmadığı, uygulanmadığı, uyuşturucu merkezlerinin olmadığı, yakalanın içeri tıkıldığı bir düzende alınacak tek sonuç, hayatında bir kez bu hatayı yapanın içeri tıkılması ve kendine bğyğk bir Pazar bulmasıdır.
Ya çalışma,
Ya da Çarşınız Pazar olsun…