Fransız profesörün Amerikalı yöneticilere verdiği ders dünyada konuşulur.

Çakıl taşı..

Hikaye şudur kardeşim, bilmeyenler dikkatlice okusun.

Profesör, masanın altından bir kavanoz çıkardı.

Kavanozun içine, yine masanın altından çıkardığı tenis topu büyüklüğündeki taşları dikkatli biçimde koymaya başladı.

Kavanoz ağzına kadar dolup ta daha fazla taş alamayınca, “Kavanoz doldu mu?” diye sordu. Salondaki herkes birlikte bağırdı: “Evet!”

“Sahi mi?” diye karşılık verdi profesör. Masanın altından biraz çakıl taşı çıkardı.

Kavanozu önce sallayıp daha sonra içine çakıl taşlarını koydu.

Kavanozu tekrar salladı. Böylece küçük taşlar büyük taşların arasında kendilerine yer buldular. Ve aynı soruyu bir kez daha sordu:

“Kavanoz şimdi doldu mu?”

Yöneticiler, profesörün ne yapmak istediğini yavaş yavaş anlamaya başlamışlardı. İçlerinden biri “Herhalde hayır!” diye cevapladı bu soruyu.

“Güzel!” dedi profesör ve masanın altından bu defa biraz kum çıkardı.

Kumu kavonoza boşaltmaya başladı. Kumlar büyük taşlarla çakıl taşları arasındaki boşlukların hepsini doldurdu. Sorusunu bir defa daha sordu:

“Kavanoz doldu mu?”

Yöneticiler hep bir ağızdan “Hayır!” diye bağırdı.

Bir defa daha “Güzel!” dedi ve masanın altından bir sürahi su çıkardı ve kavanoza ağzına kadar su doldurdu. Kavanozun artık tamamen su ile dolduğu söylenebilirdi.

Profesör salona dönüp sordu:
“Bu deneyden çıkarmamız gereken büyük hakikat nedir?”

Bir yönetici elini kaldırdı ve çıkardığı dersi özetledi:
“Programınız ne kadar dolu olursa olsun, gerçekten gayret ederseniz, o programa birkaç toplantı ve görev daha ilave edebilirsiniz.”

“Hayır” dedi profesör. “Bu deneyin bize öğrettiği şey şu: Eğer büyük taşları önce koymazsanız, bir daha asla koyamazsınız.” Salona bir sessizlik çöktü. Tüm yöneticiler profesörün sözleriyle ne anlatmak istediğini tam olarak anlamışlardı.

Bizim bu ülkede çakıl taşlarımız ne kardeşim?
Eşcinsellik yasası mı, yoksa partilerin ittifakı mı?
Ekmeğin fiyatının 1,25 TL olduğu,
Benzine iki haftada bir zam geldiği,
En pahalı elektriğin tüketildiği,
Kırmızı etin yenemediği, beyaz etin tecavüze uğradığı ülkede bizim çakıl taşlarımız sağda birlik mi?
Beyler bayanlar, başkent’e 40 dk yağmur yetti Venedik yapmak için.
Arabalar kano oldu, bizim kanımız hala hızlanmadı mı?
6 aydır hükümet edenlerin tek icraatı, “bugün de çok şükür hükümet bozulmadı” olmuşken, neyi konuşuyoruz?
Kavanoza önce suyu koyamazsın kardeşim.
Suyu koyarsan sonra taşlar açıkta kalır.
Bin bir vaatle meclise girip sondan başlarsan,
Sandık günü Taş olursun taşş…