Konuyu yaklaşık bir sene önce kadar bir kez daha gündeme getirmiştik…
Gelir ve Vergi Dairesi’nde çalışan bazı memurların kirada olan evlerinin vergilerini devlete ödemediği meselesiydi…
Kötü bir gazetecilik örneği sergiledik ve olayı takip etmedik…
Yüzsüzlük ve arsızlık diz boyu devam ediyormuş!
Şikayet bir kez daha aynı dairenin diğer çalışanlarından geldi…
Daha doğrusu bu kez isyan ettiler!
“Biz vergimizi ödüyoruz onlar niçin ödemiyor” diye…
Şu hale bakar mısınız sevgili okuyucular;
Adamlar Gelir ve Gelir Dairesi’de çalışıyorlar, vatandaştan vergi tahsil ediyorlar, ödemeyenleri hem uyarıp hem de faiziyle ödemesini sağlıyorlar ama iş kendi kiralarında olan vergileri ödemeye geldi mi ödemiyorlar…
Görevlerini suistimal ediyorlar yani!
Haliyle dairede çalışıp da kirada evleri olup bunun vergisini devlete ödeyen çalışan arkadaşlardan bazıları bize ulaştı…
Yıllardan beridir kira vergisi ödemeyen çalışan olduğunu ihbarda bulundular…
Şu sıralar dairede bu yüzden bir kaynamadır gidiyor…
Bu uyanıklar aralarında anlaşmışlar, formül de bulmuşlar;
Buna göre 2015 yılından itibaren ‘vergilerimizi ödeyelim’ demişler!
Peki öncesi?
Onlar kaale alınmasınmış!
Yani ‘silinsin’ diyorlar…
Böyle bir yüzsüzlük ne görülmüştür ne de duyulmuştur!
Sonra bu görüşe muhalefet yapanlar çoğalınca 2014 yılından itibaren ödenmesi görüşü ortaya çıkmış…
Bu sefer de daha önceki seneler silinecekmiş!
Devlet malı deniz yemeyen domuz misali…
Bunun adı resmen devleti çalmaktır…
Devletin üzerinden haksız kazanç sağlamaktır…
Devlet memurluğu görevini kötüye kullanmaktır…
Çok daha da önemlisi diğer vergi mükelleflerine büyük saygısızlıktır!
Maliye Bakanı Zeren Mungan ya da Gelir ve Vergi Dairesi Müdürü Hikmet Burkay’ın bu olaydan haberi var mı bilmiyoruz…
Eğer şimdiye kadar bilmiyorlarsa ya da kendilerine yansıtılmadıysa işte buradan size suç duyurusunda bulunuyorum;
Hiç gecikmeden kira vergisi ödemeyenler konusunda bir soruşturma başlatın…
Ne kadar senedir ödememişlerse faiziyle talep edip sonra da ‘görevi kötüye kullanma’ suçundan Kamu Hizmeti Komisyonu’nun bu konudaki tüzüklerini yerine getirin…
 
 
“Geçmişle yüzleşelim”
 
“Kıbrıs'ın Savaş Tarihi isimli kitaplarımın 1907'nci sayfasında şunları yazmıştım.
"Kıbrıs’ın yakın tarihinde hem Kıbrıslı Türk, hem de Kıbrıslı Rum sivillerin kanı ve acısı vardır. Tecavüzlerin utancını yaşayan kadınların gözyaşı vardır. Palekitre (Balıkesir), Dohni (Taşkent), Paşaköy, Muratağa-Atlılar-Sandallar, Galatya (Mehmetçik) gibi yerlerde yaşananlar her iki tarafta da büyük acılar yaratmıştır.
Harekât sırasında her iki tarafta da silahsız ve savunmasız kişiler tecavüze ve toplu katliamlara uğramıştır. Türk ve Rum toplumlarının birbirine karşı kayıpları olduğu gibi kendi içlerinde yarattıkları kayıpları da mevcuttur."
Sayın Doğuş Derya'nın meclis kürsüsünde söyledikleri ve ona gösterilen tepkiler geçmişle yüzleşmekten korkumuzdur. Geçmişle yüzleşmeden geleceğe güvenle bakmamız mümkün değildir…”
 
(Halil SADRAZAM)
 
 
Rumlara ‘kör kuyu’ çıktı

“Güney Kıbrıs yönetimini ile Türkiye arasında kriz çıkaran doğalgaz sondajında Gaz bulunamadığı açıklandı. Sondaj yapan İtalyan Eni şirketi, deniz tabanından 5 bin 500 metre derinliğe inmesine rağmen doğalgaz bulamadı.
Gaz bulunamadığına göre, kriz bitiyor mu?..”
 
(Ülker FAHRİ)
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Zeren MUNGAN, Gelir ve Vergi Dairesi’nde sayıları bir elin parmakları kadar çalışanınız kira gelirlerinin vergisini yıllardır devlete ödemiyorlar ve bunu bilen diğer çalışma arkadaşları arasında da büyük bir kargaşa yaşanıyor. İsim listesi bizde var ama bu listeye ulaşmak sizin için çok kolay. Top sizde artık…
Sayın Aziz GÜRPINAR, DAÜ’nün temizlik ihtiyaçlarını gideren şirket çalışanlarının asgari ücretin altında maaş aldıklarını biliyor muydunuz? İhtiyat Sandığı ve Sosyal Sigorta yatırımları da sadece çalıştıkları gün üzerinden ödeniyor. Yasalara göre bu bir suçtur ve bunun gereğini de yapmak da size düşer değil mi?
Sayın Mustafa AKINCI, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Karpaz koordinatörü olarak atadığınız adaşınızdan şikayetler gelmeye başladı. Eğer bu arkadaş telefonun başına oturup da vatandaştan oy isterse bu bölgede büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Sayın Ahmet MURATOĞLU, sizin için de İskele bölgesinden şikayet mesajları gelmeye başladı. Bazı partilileriniz telefonlara bakmadığınızdan yine arayanlara geri dönmediğinizden dolayı sitem ediyorlar. Acaba diyoruz 4 aylığına kendinize bir sekreter mi tutsanız…
Sayın Mehmet ADAHAN, Vadili Belediyesi’nde çalışanlardan kesilen sendika aidatlarının sendikaya verilmediğinden haberiniz var mı? Bir araştırın bakalım epey de yüklüce bir para yatırılmayıp da nerelere gitmiş!
Sayın Ahmet GÜLLE, bazı doktorların hem de çok eski doktorların hastalarına 10 TL karşılığında hasta raporu ya da reçete tanzim ettiğini biliyor muydunuz? Birkaç güne kadar size belgeleriyle ulaştıracağız, hele de bir doktorun ismini duyunca hayretler içinde kalacaksınız…
Sayın Özdemir BEROVA, Atatürk Öğretmen Akademisi’nin yüklüce bir parası olduğu halde bazı küçük araç gereçlerin alınmadığı yönünde şikayetler aldık. Bu arada yönetim kurulu üyeleri arasında da büyük bir huzursuzluk varmış, ilginiz bekleniyor…
Sayın Yusuf  KISA, bazı medya mensupları ile yıldızınız uyuşmayınca sonunda kendi günlük gazetenizi çıkarıp bu sorunu da böyle çözmüşsünüz. Hayırlara vesile olsun deriz. Bundan böyle kaleminize kuvvet artık…
Sayın Mehmet HARMANCI, Lefkoşa’daki dere yataklarının hemen hepsinde de nedense hep ünlü iş adamları ve siyasilerin ev ve işyerleri bulunuyormuş. Onlara ne kadar dokunabilirsiniz bilemeyiz ama eğer bunu gerçekleştirirseniz LTB’den emekli bile olabilirsiniz…
Sayın Hasan ÖZYEL, size yeni bir soruşturma konusu daha çıktı. Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu başkanı olarak Gelir ve Vergi Dairesi’nde kira vergisi ödemeyen şark kurnazlarını ortaya çıkarıp onlardan faiziyle birlikte ödeme yapmaları yine sizin sayenizde olacak gibi görülüyor…
Sayın Hasan SERTOĞLU, Dereboyu’nda butik otel yapmak için ciddi bir çalışma içinde olduğunuzu öğrendik. Bölgenin özelliği bakımından çok akıllı bir yatırım olacağa benzer değil mi? Hadi bakalım hayırlısı…
Sayın İbrahim BENTER, Vakıflar İdaresi’nin eski yönetimlerinde vakıf mallarının hangi siyasilere ve yönetim kurulu üyelerine peşkeş çekildiğini ortaya attınız ama gerisi de gelmedi. Hepsinin zan altında kalmaması için detaylı bir açıklama yapmanız gerekmiyor mu?
Sayın Hasan HASTÜRER, dünkü yazınızda bir kızımızın eroin bağımlısı olduğunu yazmanıza aileden tepki geldi. Bu kızımız eroin bağımlısı değildi, bir de tam da bağımlılıktan kurtulmuşken yer belirtmeniz aileyi derecesiz üzdü bilesiniz…
Sayın Hasan KARAOKÇU, uyuşturucu ile mücadele çalışmalarında bölgelerdeki sosyal hizmet uzmanları ile temas etmeniz salık veriliyor. Zira onlar bölgedeki insanları çok daha iyi tanıdıkları için size büyük yardımları olabilir.
Sayın Olcay ŞONYA, eşinizin zamansız vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…
Sayın Ortaç ÇETİNER, dün sabah işyerinizde meydana gelen patlama dolayından büyük geçmiş olsun. Allahtan verilmiş sadakanız varmış ki cana bir zarar gelmedi. Yine de fakir fukarayı sevindirmekte yarar var değil mi…
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:


 
Günün Fıkrası
 
Kılavuz
 
İki avcı ava çıkmak için kararlaşırlar. Fakat ormanı iyi bilmedikleri için kılavuz arıyorlardı. Temel bunu duyar ve "ben kılavuzluk yaparım" der.
İki avcı biraz düşündükten sonra kabul ederler. Ertesi gün Temel'le beraber ava çıkarlar. Epey dolaştıktan sonra karşılarına bir mağara çıkar.
Avcılar Temel’e ‘burada ne var’ diye sorarlar.
Temel, "buradan yarım saate kalmaz bir kurt çıkacak, siz siper alıp bekleyin" der.
Yarım saat sonra kut çıkmış vurmuşlar. Yollarına devam ederken karşılarına daha büyük bir mağara çıkar. Temele ‘buradan ne çıkacak’ diye sorarlar merakla.
Temel, "buradan yarım saate kalmaz bir ayı çıkacak, siz siper alıp bekleyin" der.
Yarım saat sonra ayı çıkar vururlar. Yollarına devam ederler. Karşılarına çok büyük bir mağara çıkar. Temele ‘buradan ne çıkacak’ diye sorarlar.
Temel, "buradan ne çıkacağını bende bilmiyorum ama siz siper alın bekleyin, illaki bir şey çıkar vurursunuz" der.
Avcılar siper almışlar. Ertesi gün gazete manşetlerinde şöyle yazıyordu,
"İki avcı tren altında feci şekilde can verdi"