Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın, ‘2013-2015 Orta Vade Ekonomik Program’ın hazırlanmasında
teknik destek aldığı Management Center’ın Direktörü Dr. Bülent Kanol’la görüştük. Kanol, geçtiğimiz
günlerde konuyla ilgili kaleme aldığım bir yazıyı yazmadan önce Management Center’ın görüşlerine
başvurmamamı doğru bulmadığını ifade etti. Ancak hazırlanan ekonomik programın Sosyal Ekonomik
Konsey’de tartışılmamasının büyük bir eksiklik doğurduğunu da kabul etti.

Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın katılımcı bir yöntemle ekonomik programın hazırlanmasını istediğini,
bu nedenle 4 çalıştay, 5 sektörel odak grubu toplantısı ve son olarak bir de konsolidasyon toplantısı
yaptıklarını belirten Kanol, ortaya çıkan sonuçların şu anda DPÖ’de ayrıntılı olarak program diline
döküldüğünü kaydetti. Bülent Kanol hazırladıkları çalışmanın sonuç bölümünde, yasal bir zorunluluk
olarak Devlet Planlama Örgütü başkanlığında Sosyal Ekonomik Konsey’in toplanması gerektiğini
vurguladıklarını, fakat bu önerilerinin Bakan Atun’un talimatına rağmen hayata geçirilmediğini
açıkladı.

Management Center Direktörü, Sosyal Ekonomik Konsey’in toplanmaması nedeniyle hazırlanan
programın detaylarını dernek, sendika, meslek kuruluşları ve akademisyenlerin etraflıca
tartışamadığını ve sivil toplum kuruluşlarının ortaya çıkan fikirleri tabanlarına yansıtamadığını da
söyledi. Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’un ağustos ayı sonunda Sosyal Ekonomik Konsey’in
toplanması için ekibine talimat verdiğini kaydeden Kanol, bu talimatın muhtemelen UBP Kurultayı
nedeniyle uygulanamadığını belirtti.

Sorduğum son soru üzerine, Sunat Atun’un ‘hazırlanan çalışmanın % 90-95 ekseninde programa
yansıtılacağı’nı söylediğini ifade eden Kanol, hazırladıkları çalışmada bir eksen kayması yaşanmasını
beklemediğini ama bir kayma yaşanırsa, bizzat kamuoyuna çıkıp ‘bizim hazırladığımız program bu
değildi demekten çekinmeyeceği’ni sözlerine ekledi.

Ekonomik program Management Center’ın yürüttüğü çalışmanın dışına çıksa da çıkmasa da, herkesin
içine sinen, detayları ile tartışılmış bir program olmaktan çok uzakta. Halbuki tüm karşıt görüşler bir
arada, ülke ekonomisinde ne ile, nasıl tasarruf yapılabileceğini tartışabilmeliydik. Hangi kaynaklarla
yeni ekonomik dinamiğin oluşturulabileceğini, Kuzey Kıbrıs’ın toplumsal ve iktisadi varlığına fayda
sağlayacak şekilde bu dinamiğin Türkiye ile nasıl işletilebileceğini beraber düşünebilmeliydik. Bu
tartışmayı yapma fırsatını bu sefer de heba ettik. Toplumsal sınıf ve katmanların Türkiye’den gelen
finansman üzerinden hoyratça politika yaptığı bir düzlemin dışına yine çıkamadık ve gerçeklerimizle
gene yüzleşemedik.

Toplumsal uzlaşı, herkesin şapkasını önüne koyduğu, her kesimin savunduklarına karşın yarattığı
çelişkilerin gün yüzüne çıkartılabildiği ortamlarda tartışarak, asgari müştereklerde birleşerek sağlanır.
Her sınıfın kendi çıkarını koruma telaşı ile birbirini dinlemek istemediği platformlarla bir konsensüse
varmak olanaklı olmadığı gibi, yurtsever bir heyecanla kendi programımızı yazmak da mümkün
olamaz.