29 Haziran yerel seçimlere yaklaşırken ilginç olaylar gündeme gelmeye başladı. Tamamen seçim atmosferinden kaynaklanan bu kaosun seçmeni nasıl etkileyeceğini çok merak ediyorum doğrusu.

Seçime sayılı günler kaldı. Bazı haber sitelerinde ve gazetelerimizde çeşitli anketler gündeme geldi. Hatta bu anketler facebook üzerinden yayılarak oldukça ilginç yorumlara sahne oldu.

Böylelikle gündem hep sıcak tutuldu.

Ama işin gerçeği bu anket sahiplerinin ortada olmadığı idi. Ülkemizin en güvenilir araştırma şirketleri resmi anketleri yayınlamaktan çekindi.

Her parti kendi içindeki durumu görebilmek adına bu tür anketleri yapmak zorundadır. Yoksa rakibinin gücünü hayal ederek bir çalışma yürütemez. Bugün birçok belediyemiz risk altındadır. Bu belediyelerimizdeki risk her an Lefkoşa Türk Belediyesi vakası yaratabilir. Yani belediyelerimizin birçoğundaki borç Lefkoşa Türk Belediyesi’nin borcundan daha vahim durumda olabilecek kadar büyüktür.

Lefkoşa Türk Belediyesi’nin tek sorunu uzun süren kötü yönetimden sonra ayağa kalkmakta zorlanmasıydı. Her halükarda kim isterse istesin yerin altındaki bir belediyeyi yerin üzerine çıkarmakta zorlanacağı kesindi. Hatta ve hatta 1 yılda ancak ve ancak emeklenmesi sağlanabilirdi. Bugün her ne kadar eleştirmek kolay olsa da yapılan hiçbir icraatı es geçemeyiz. Kolay bir süreçten geçmeyen Lefkoşalı için Lefkoşa Türk Belediyesi çok önemliydi. Çok önemsendiği için hizmeti de halka ona göre vermeliydi. Bu süreçte en büyük sabır Lefkoşalıya düştü.

Kimsenin hayalinde batmış bir belediyeyi devir almak yoktur. Her başkan adayı belediyesini en iyi yere taşımak adına projelerini sunar ve uygular. Lefkoşa Türk Belediyesi için durum farklıdır. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin gündemde ve gözde kalması, uluslar arası tanınmışlığı ile başkente yakışır bir belediye haline getirilmesi sanırım şimdi ‘BEN ADAYIM’ diyen her başkan adayı için ayni stres ve sorumluluktur.

Bu görev hayal edildiği kadar kolay olmayacaktır. Önemli olan dengeyi kurabilmek ve çökmüş ekonomiyi yeniden harekete geçirebilmektir.

Hal böyleyken artık partilerin de belediyeler üzerindeki etkisi azalarak günden güne yok olmuştur. Belediye seçimlerindeki karar halkındır. Halk partisine değil çıkan adayların yaptırım gücüne bakacaktır.

Hemen hemen tüm belediye başkanları seçimi kazandıktan sonra rozetini bir kenara bırakarak görev yürütmüştür. Eğer partinin kanatları altında icraat sürdüren belediye başkanı varsa şimdiden söyleyebilirim ki kendisi için durum ‘vahimdir’. Halk artık partilerin gücüne değil başkanların gücüne inanıyor ve oyunu ona göre kullanıyor.

Naçizane önerimdir; hangi partiden olursanız olun seçimi kazandıktan sonra partinizin rengine değil, eşit hizmet için kendi halkınızın fikirlerine bağlı kalın.