“Şehit Hüseyin Ruso' nun adı ve şanına yakışmayan olaylar silsilesine son vermek için Lefkoşa Polis Müdürlüğüne bir grup veli ile şikayetimizi yaptık. Ortaokulumuzda yozlaşmayı günlük yaşantılarında şiar edinmiş meslektaşlarımıza suç ortağı olmaktansa öğrencilerden yana taraf olmayı tercih ettim.
Adıma, imza kampanyası düzenleyip algı yaratmakla meşgul zorba ve mesleki etikten yoksun meslektaşlarıma hodri meydan diyorum.
Eğer bu küçücük KKTC ülkesinde ruhsal problemler ve madde bağımlılığı bu kadar yayılmış ise, sizin gibi öğrencilerini aşağılayan ve şiddete başvuran meslektaşlarımın katkısı önemli bir faktördür. Ve bu olayların başrolünde ki meslektaşlarımızdan bazıları Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası yönetim kurulu üyesi ve okul temsilcisi olarak görev yapmaktadırlar. 
Okulumda sigara ile mücadelede aktif rehber öğretmenim. Sigara içen öğrencileri tespit edenlerden biri de benim. Tespit, mücadelenin birinci basamağı.
Peki, size sormak istediğim şudur:
Öğrencilerin önünde bu maddeleri kullanmaktan çekinmeyenlerin gelecek nesilleri nasıl yetiştirmeyi amaç edindiği belli değil mi?
Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesilleri bize emanet etmedi mi ?
Kendilerini ilgilendiren konular için yasa, hak, hukuk arayanlar geriye kalanlar için gak, guguk etmekteyse orada değil empati kurma, eşitlik ve adalet de yara almıştır.
Eşitlik ve adaletin olmadığı yerde, çifte standart uygulamalar yürürlüktedir. Beni dövmekle tehdit edip, öğrencilere, velilere ve bakanlık bürokratlarına kötüleyerek yaptıklarını örtbas etmeye çalışanlar ne kadar aciz olduklarını ispatladılar.
Üstelik, öğrenciler bunların ve olanların farkında.
Ah okulum vah okulum ne durumlara düştü, düşürüldü.
Son söz olarak şunu diyorum ; 
Balık da kuyruktan kokmaya başlamaz…”
Yukarıdaki satırlar Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu rehber öğretmenlerinden Çağan Baysan öğretmene ait…
Önceki gün kendisi ile uzun bir telefon görüşmesi yaptık dün de bu görüşleri tüm kamuoyu ile paylaştı…
Kendisinin de görev yaptığı KKTC’nin en büyük ortaokulu olan Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu hakkında çok ciddi iddiaları var…
Bunlar artık iddia olmaktan da çıktı polise yansıdı!
Okulda öğrencisi olan 7 aileden üçü önceki akşam Lefkoşa Polis Müdürlüğü’ne giderek çocuklarının şiddet gördüğünü şikayet ederek ifade verdiler!
Hatta şiddet dışında çok ciddi başka iddialar da var…
Polis bu soruşturmayı ne kadar hızlı tamamlarsa okulun selameti açısında da çok önemli!
Biz konu öğrendikten sonra ilk olarak Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Rauf Ataöv’e ulaştık, telefonda konuştuk.
Aynı anda sayın bakan da yayındaydı ve olup biteni o da öğrendi.
Müsteşar Ataöv, konunun kendilerine de aksettirildiğini böyle duyumlar aldıklarını ama gerçeklerle bağdaşmadığını söyledi.
Bu tür haberlerin eğitim sistemine de zararlar verebileceği uyarısında bulundu.
Hatta bizden bu yazıyı kaleme almamamızı da rica etti!
Doğrusunu söylemek gerekirse biz de hem okula, hem bazı öğretmen ve yöneticilere zarar vermemek adına bu konuyu kaleme almayacaktık ama konu polise intikal edince de yazmamak, kamuoyunu bilgilendirmemek olmazdı…
Önümüzdeki hafta içinde hem bakan hem de müsteşar ile konuyu yüz yüze de konuşacağız.
Daha sonra olaylardan bilgimiz olduğunu öğrenen okul müdürü Salih Emral bize telefonla ulaştı.
İddiaların doğru olmadığını, Çağan öğretmen ile ilgili bizimle yüz yüze konuşmak istediğini söyledi.
Çok büyük ihtimalle de kendisini bugün ziyaret edip onun görüşlerini de alıp sizlerle paylaşacağız…
Daha sonra KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel’e ulaştık ve olaydan haberi olup olmadığını sorduk…
Bunun iki nedeni vardı hem sendika başkanı olması hem de suçlanan öğretmenlerden bir tanesinin sendika yönetim kurulunda görev yapmasıydı…
Tahir hocanın bu olaydan hiç bilgisi yokmuş ayrıca böyle bir şeyin olmasının mümkün olmadığını söyledi.
Sonuçta bir zamanlar özellikle de spor müsabakalarında adını tarihe altın harflerle yazdırmış KKTC’nin en büyük ortaokulunda bazı iddialar vardır ve okul içinde bir hizipleşme söz konusudur…
Veli ve öğrenciler polise gidip ‘bu okulda şiddet vardır’ diye ifade veriyorsa, bunun çok ciddi bir şekilde araştırılması ve en erken bir zamanda da soruşturmanın tamamlanması elzemdir.
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Ahmet GÜLLE, Mağusa Hastanesi dün İskele’de bir cenaze evine arandıktan tam 5 saat sonra doktor gönderdi. Aile bu sürede perişan oldu. Bu arada yine aynı hastanenin ortopedi servisi niçin randevu sistemine dahil edilmedi. Vatandaşlardan konu ile ilgili şikayet mesajları alıyoruz.
Sayın Mehmet DEMİRCİ, bir vatandaşa darp iddiaları olayı artık Dipkarpaz’dan çıktı Başkent’e doğru yayılmaya başladı. Milletvekilliğine hazırlanan bir kişi olarak zamanında açıklama yapmazsınız bir gün önünüze konulur ve zor anlar yaşayabilirsiniz.
Sayın Tahir GÖKÇEBEL, Şht. Ruso Ortaokulu’ndaki şiddet olayları artık polislik oldu ve oradan da mahkemeye taşınacak. Bir yönetim kurulu üyenizin de adı anılıyor onun için artık olaya dahil olmanın zamanı geldi değil mi?
Sayın Asım AKANSOY, zaferini coşkuyla karşıladığınız Yunanistan’daki Syriza AB ve dolayısıyla Troyka’ya karşı kazan kaldırmaya hazırlanıyor. Siz de AB ve Ankara’ya karı bu kadar cesaretli olabilecek misiniz? Çok iyi düşünmek lazım değil mi?
Sayın Cafer GÜRCAFER, Hayvancılar Birliği’nin eylemini de örnek alarak bugün Lefkoşa’yı kilitleyeceğiniz söyleniyor. Gazanız mübarek olsun da geçen sefer de böyle yola çıktınız sonra Başbakanlık’tan içeri girince pissi kedi olmuştunuz değil mi?
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, UBP camiası Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Derviş bey için çalışıp çalışmayacağınızı tartışırken ansızın sahaya inip onun yanında yer almanız ve seçim ziyaretlerine katılmanız camiada büyük memnuniyet yarattı. Özellikle de Lefkoşa ve Gönyeli’de kurban kesecek olanlar bile var…
Sayın Kutlay ERK, önceki akşam Gönyeli’de Eski Konak’ta bir grup gazeteci ve Başbakan ile birlikte seçim değerlendirmesi yaparken görülmüşsünüz. Sizi izleyen vatandaş soruyor kebaplardan memnun kaldınız mı diye? Merak ettikleri şeye bakın yani!
Sayın Rauf ATAÖV, Şht Ruso Ortaokulu’ndaki şiddet iddiaları polise yansıdığı için artık bizi çoktan aştı. Şimdi bakanlık olarak size düşen görev bu iddiaların doğruluğunu araştırıp gerekeni yapmak olacaktır…
Sayın Çelebi ILIK, bu kadar yoğun ve stres altında çalışmakta ısrar edince olacağı da buydu. Hastanede seruma bağlanıp tedavi altına alındığınızı duyduk. Büyük geçmiş olsun, bu ülkeyi sizin kurtaracağınızı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz.
Sayın İsmail ARTER, Mağusa’da vatandaşlar ana caddelerde hiçbir trafik ikaz tabelalarının olmadığından şikayet eden mesajlar gönderiyor. Özellikle de Anıt çemberinden Lefkoşa ana yoluna doğru giden yolda her an bir facia yaşanabilirmiş, bizden iletmesi.
Sayın Mehmet HARMANCI, K. Kaymaklı anıtı ile Mağusa yolu kavşağına kadar sokaklardaki aydınlatma lambalarının bir haftadır yanmadığı yönünde okur şikayetleri alıyoruz. Bir e atıverin lütfen, bu görüntüler Başkent’e hiç yakışmıyor…
Sayın Levent KIZILDUMAN, Lefkoşa Mahalli Barosu başkanlığına aday olmanız özellikle de genç hukukçular arasında memnuniyetle karşılandı. Hadi bakalım hayırlısı, artık devletin tüm birimlerinde değişim ve reformlar umarız ön planda olur…
Sayın Ali ÖZOK, KKTC’de siyaset ön planda olunca yatırımcının da böyle sıkıntılı durumlara düşmesi kaçınılmaz oluyor. Büyükkonuk’taki tesislere o kadar yatırım yaptıktan sonra elinizden bir şekilde alınırsa bölge halkının kaybedeceğinden bizim de kuşkumuz yok.
Sayın Kudret ÖZERSAY, Cumhurbaşkanı adaylarına hodri meydan çekerek televizyonda canlı yayında buluşma çağrınız kamuoyunda epey rağbet gördü. Sayın Akıncı da bu çağrıyı yaptığına göre şimdi gözler diğer iki adayda değil mi?
Sayın Erhan BAŞAY, kasap döner işletmesinin açılması için artık geri sayım başlamış ve heyecandan uykularınız bile kaçmış. Eğer işletmenin başında sizin gibi biri varsa hiç heyecana gerek yok. Bundan sonra kolestrolu olanlar düşünsün değil mi?
Sayın Sedat AVCAN, yolun kenarında duran aracınıza bir delikanlı aracıyla artistik yaparken fena halde vurmuş ve sizin kan beyninize sıçramış. Verilmiş sadakanız varmış ya siz de aracın içinde olsaydınız? Büyük geçmiş olsun…
 


GÜNÜN FOTOĞRAFI:



Günün Fıkrası
 
Trafik polisi

Temel trafik polisi olmuş, gelene geçene ceza yazıyordu. Kasaba halkı Temelden illallah etmişler ve şikayette bulunmuşlardı. Bunun üzerine Temel'i amiri ıssız bir köy yolunda görevlendirmişti. 
Ne gelen var ne giden var, Temel sıkıntıdan akşamı zor etmişti. Tam görev yerini terk edecekken bisikleti ile gelmekte olan bir papaz gördü, durdurup yanına yaklaştı, 
- Papaz efendi bu karanlıkta tek başınıza gitmekten korkmuyor musunuz ? 
- Niye korkayım evladım, ben yalnız değilim ki. Sağımda İsa, solumda Meryem Ana var korkulur mu hiç, deyince Temel hemen ceza makbuzunu çıkardı ve : 
- Papaz efendi size üç kişi ile bisiklete binmekten ceza yazıyorum.