Allah Razı olsun  ve sağlıklı nice yıllar versin Merhum RENDE DAYIMIZIN eşi Hatice ablamıza.. Tam 18 yıldır karşı komşuyuz bu aileyle..Çok geniş bir aileye sahipler ve o geniş aile her zaman olduğu gibi bu bayramda da onu yanlız bırakmadılar ve bende balkonumdan Kurban bayramı yaşadım sayelerinde..Öyle güzeldiki..Birbirinden şık insanların yarış eder gibi gelip Hatice ablanın el öpme ve bayram kutlama ziyaretleri.Mahallede neredeyse park yeri kalmamıştı.
Diyeceğim şudurki örf adet ve geleneklere sadık aileler,sanırım "Ahhh nerede o eski bayramlar" demeyen ya da ne bileyim bunu çok az dile getiren insanlarımızdır.
Birde şu var Hatice ablamın evinde. İnternet,wf filan yoktur  orada..O yüzdende gelenler yalnızca kendi aralarında sohbet etme şansına sahiptirler. Hani derler ya eskiden misafirliklerde hal hatır sorulurdu.Şimdilerde internet şifresi soruluyor.Sen şifreyi söyedikten sonrada odada kimse kalmıyor. Özellikle gençler ellerindeki telefonlardan başlarını kaldıramıyorlar. Bir şey sorulduğunda ya duymuyorlar ya da alel acele savuşturucu bir cevap verip yine telefonun içinde kayboluyorlar.
Sanal dünya......
Yüzyüze konuşarak,sohbetlerin candan,içten,ve coşkuyla  yapıldığı yılların katili oldu..Nasıl ki Tüfek icad oldu ,mertlik bozuldu dediyse yıllar önce Köroğlu,şimdilerde de Tv. icad oldu,internet icad oldu yakınlaşmalar,arkadaşlıklar,hjeyecanlı sohbetler bozuldu diyoruz.
Elbetteki gelişen teknolojinin getirileri,faydaları saymakla bitmez.80 günde yapılan devri alemler 8 saniye içinde yapılabiliniyor artık. Dünyanın dört bir köşesinde anında ne olup bitiyorsa bir tıkla yanıbaşımızda bitiveriyor.
Halkın Sesi gazetesine yazdığım yıllarda,yazım biter bitmez giyinip arabama atlıyor ve elimdeki yazıyı taa gazeteye götürmeye mecbur oluyordum.,
Şimdi  öylemi ya? Yazıp 2 de maus tıklatımmı en fazla 1 dakika içinde gazeteye çıkıveriyor yazım...
Ama gelin görünki tüm bu sürate rağmen hiç birimize şu içinde yaşadığımız hayat şartlarında 24 saat yetmiyor artık.
Neyse. yazı konumu bayram olarak seçtim öyle devam edeyim..
Bilmiyorum sizlerin bayramlarınızın nasıl geçtiğini ama genel anlamda akraba,eş dost,büyükler ziyaretiyle sürer gider bayramlarımız.Mangallar yanar,kebaplar ,tatlılar yenir ve birbirlerini bekide 1 senedir  hatta belkide daha uzun bir zaman görme fırsatı bulamayan kişiler kucaklaşır hasret giderirler.
Böyle günlerde aklımıza gelmeyen ne çok şey vardır oysa değilmi?Aslında.borçlarımız,bankalar,kiralar vs. ancakta bayramın son günlerine doğru kendilerini hatırlatmaya başlarlar. Hadi gelde o büyülü ortamdan çık ve bunlarla kucaklaş..
Ya kimsesizler,katledilenler,açlar,evsizler,hapistekilere ne demeli?
En önemlilerinden biride  memleketin gidişatı,Kıbrıs sorunu. Hükümetten beklentilerdir.
Ama dedim ya bunlardan uzaklaşıp,beyinlerimizi istirahate çektiğimiz şu dört günün bizlere olan katkısı,bu süre sona erdiğinde olacaklara,biteceklere yeniden bir dayanma gücümüzün oluşmasıdır.
Az birazda uzaklaşmışızdır hatta tüm bunlardan.
İçinde bulunduğumuz pembe dünyadan çıkıp yeniden kaldığımız yerden başlamanın zorluğunuda yaşarız..
Gelgelelim hayat bir realitedir. Onu çieklerle,hayallerle,ve verebildiğimiz kadar sevgi,saygı ve de hürmetlerle bizler süsleriz.Bizleriz aslında herşeyleri kendimize zehir eden.
Günün her saatinde güzellik düşünemeyip kuyu kazmakla,kazık atmakla meşgul insanların  yarattıkları dünya ile mücadele etmek zorunda kalırız.
Oysa varmı dostluk gibisi,içtenlik gibisi,ailemize duyduğumuz yakınlık ve sevgi gibisi.Çocuklarımızın sağlıklı,neşeli bir şekilde hayat yolunda bararıyla ilerlemesi gibisi.
Ben tüm okurlara hayatın tüm güzelliklerini sindire sindire yaşabilecekleri güzel günler diliyorum..Bunu tüm ulusumuz için istiyorum. Zor değil aslında.Önemli olan." herkes kendi kapısının önünü temizlemeyi öğrenmeli önce"
Gelecek bayramlarınızın bu temennilerimizin gerçekleşmesi dileğimle....