Güvenilir iki önemli kaynaktan aldığım bilgilere göre, ekonomik programın Kuzey Kıbrıs’ta hazırlanma çalışmaları sırasında, sivil toplum örgütleri ile yapılan çalıştaylar ve odak grubu toplantılarında ‘stratejik kurumların özelleştirme dışında bırakılması’ noktasında bir görüş birliği sağlanmıştı. Stratejik kurumların özelleştirme dışında bırakılması gereği ‘bizim program’a ‘stratejik kurumlar dışındaki kurumların özelleştirilebileceği’ şeklinde yansıtılmıştı. Bu kurumların başında, KIB-TEK kuşkusuz ilk akla geleniydi. Fakat program metni Devlet Planlama Örgütü’ne gittikten sonra ‘Enerji Sektörü’ bölümündeki bu ifadeler kaldırılarak, ‘Hizmet kalitesinin yükseltilmesi, kayıp kaçağın azaltılması ve tahsilatın artırılması amacıyla elektrik dağıtım sisteminin işletme hakkı devredilecektir’ ifadesi yazılmıştı.
DPÖ yetkilileri ve hemen ardından Başbakanlık Müsteşarı Ömer Köseoğlu ile görüşerek, bu iddialar karşısında ne düşündüklerini sordum. Müsteşar Ömer Köseoğlu, ekonomik programa elektrik dağıtım sisteminin işletme hakkının devredilmesine ilişkin ifadelerin hükümetin tasarrufunda eklendiğini doğruladı. Dolayısıyla Türkiye ile imzalanan programa KIB-TEK’in tahsilat ayağının özelleştirilmesine ilişkin metin hükümet yetkilileri ve bürokratları tarafından sonradan eklenmişti. Köseoğlu, sivil toplum örgütleri arasında stratejik kurumların özelleştirilmemesine ilişkin bir görüş birliği olduğu iddialarını ise kesin bir dille reddetti. Yapılan değişikliğin özelleştirme yapmak anlamına gelmediğini kaydeden Köseoğlu, KIB-TEK’te hizmet kalitesinin artması ve tahsilatın hızlanması için hükümetin programda bu yönde bir değişiklik yapılmasını gerekli gördüğünü vurguladı. Elektrik dağıtım sisteminin işletme hakkının devredilmesini savunan birçok sivil toplum örgütü olduğunu belirten Köseoğlu, programın detaylarını önümüzdeki haftadan itibaren birçok kesime aktarmayı planladıklarını kaydetti.
‘Bizim program’da yazılmayan ancak imzalanan programa eklenmiş olan bir diğer bölüm ise kamu maliyesine ilişkin bölüm. ‘Mali Disiplinin Sürdürülmesi’ başlıklı bölümde yapılan değişikliklere ‘bizim program’ çalışmalarına katılanlar olumlu yaklaşıyor ancak özellikle KIB-TEK’in dağıtım ağının özelleştirilmesi amacıyla yazılan bölüm nedeniyle, çalışmanın sadece % 70’nin imzalanan programa alındığını belirtiyorlar.
Stratejik kurumların özelleştirilme dışında kalmasına ilişkin bir yığın tartışma yapılırken, elektrik dağıtımının özelleştirilmesi sonucunda, örneğin Türkiye’de yaşanan sıkıntıları pek irdelediğimiz söylenemez. Elektriğin dağıtım ayağının özelleştirilmesi sonrasında, dağıtım şirketlerinin elektrik faturalarını tahsil ederken acımasız olduğu ve açma kapama ücretlerinde büyük zamlar yaptıkları defalarca Türkiye basınında yazıldı oysa. Türkiye Elektrik Mühendisleri Odası yaptığı yayınlarla, elektrik dağıtım şirketlerinin ihale teminat bedellerini ödemedikleri için kamu zararı yarattığını savunuyor ve ihaleleri alan dağıtım firmalarının yatırım maliyetlerini, finansman giderlerini ve kayıp kaçağı tüketiciden tahsil etmek üzere faturalara yansıttıklarını vurguluyor. Yaşanan kesintiler ve arızalar da cabası… EMO dağıtımın özelleştirilmesi uygulamasının iptal edilerek, yurttaşın en temel ihtiyaçlarından biri olan elektriğin tekrar kamu güvencesinde vatandaşlara sunulmasını talep ediyor.
Bizde ise Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN), Türkiye’den deniz altından kablolara getirilmesi planlan elektriğin, elektrik fiyatlarını artıracağını savunuyor. Türkiye’den elektirk getirilme projesinin bu nedenle hayata geçirilemeyeceğini iddia eden sendika, hükümetin özerkleşme sözünü geri almasında projeyi bahane olarak kullandığıni ileri sürüyor. KIB-TEK’e yatırım yapılmaması ve yeni ihalelere çıkılmaması durumunda 2013 yazında elektrik üretiminde ciddi sıkıntılar yaşanacağını açıklayan EL-SEN, hükümetin yatırımı yapmayarak, elektrik üretimini AKSA’ya devretmenin yollarını aradığını savlıyor. 15 Aralık sonrasında ya da hükümetin özelleştirme için yapacağı yasal değişikliklerle birlikte, sendikanın borcunu ödemeyen kurumların elektriğini kesme ve grev gibi eylemliliklere gideceği zaten biliniyor.
Tüm bu tartışmalar arasında kalan yurttaşınsa elektriği daha pahalıya almaya hiç hevesli olmayacağı düşünülüyor.