Kuzey Kıbrıs'ta dışarıdan gelen yatırımcıya karşı bir hep antipati vardır...
Sade vatandaş hep dışarıdan gelen yatırımcılara bir yerlerin peşkeş çekildiğini düşünür...
Ama hiç kimse yerli yatırımcının kazandığı parayı niçin yine ülkesine yatırmadığını yargılamaz, burada bir kaç tanesini dışarıda tutuyoruz.
Hadi vatandaşın böyle düşünmesini bir nebze olsun anlarız...
Ama biz yine de dışarıdan gelen yatırımcının ne kadar fazla olursa ülke ekonomisine katkısının da büyük olacağını düşünürüz.
Bütün bunlar bir yana;
Peki hükümet edenler niçin hem nala hem mıha vurur, işte bunu anlayamayız!
Sözde hepsi dış yatırımcıya KKTC kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söylerler, hatta Türkiye'ye gittiklerinde daha da abartırlar ve 'her türlü kolaylığı sağlayacağız' deyip havalarını atar ve dönerler...
Hiç bir şey yapmazlar aslında!
Aksine KKTC'ye yatırım için gelen Türkiye'nin büyük şirketlerini yıldırmak için, küstürmek için, vazgeçirmek için ellerinden geleni artlarına koymazlar...
İşte onlardan birisi de Türkiye'nin önde gelen isimlerinden Serdar Bilgili...
Bir dostumuz uyardı ve Hürriyet'teki açıklamasını okuduk...
Aklımıza hemen etle tırnak meselesi geldi...
Hani Anavatan ve Yavruvatan etle tırnak gibiydi ya!
Kapımız onlara sonuna kadar açıktı ya!
Hep palavra, yalan dolan...
Eğer KKTC'ye 150 milyon Euroluk yatırım yapmaya hazırlanan hem de en önemlisi bu yatırım gazinosu olmayan bir yatırımsa ve Serdar Bilgili gibi bir isim bıkıp usanmış, KKTC'de yatırım yapmaktan vazgeçmişse başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz lazım...
Hadi onu yıldırdık ve kaçırdık;
Peki ya bu haberden sonra Türkiye'den buraya yatırım yapması için büyük şirketlere çağrı yapmaya yüzümüz var mı?
Ayıplar olsun bize!
İşte Hürriyet'te çıkan o yazı, ben çok utandım sizi bilemem artık:
... 
"Amerikalı otel zinciri Marriott ile Kıbrıs’ta 4 yıl önce bir projeye başladıklarını anlatan Serdar Bilgili, “Bürokratik engeller nedeniyle bu yatırımdan vazgeçmek üzereyiz. 150 milyon Euro’luk bir yatırım planlıyorduk” dedi. Kıbrıs’a 350 odalı ve golf sahası olan bir tesis inşa etmeyi planladıklarını belirten Bilgili, şöyle konuştu: “Kıbrıs yeni Monte Carlo olma potansiyeline sahip. 4 yıl önce yatırım için arsa tahsis ettik. Çok büyük bürokratik engellerle karşılaştık. Buranın işletmesi için Marriott otel zinciri ile anlaştık. Ortak yatırım için imza attık. Yatırama başladık ancak geldiğimiz noktada yatırımdan yıldık ve vazgeçmek üzereyiz. Çok büyük sıkıntılarla karşılaşıyoruz ve bizi engellemeye çalışıyorlar. Projeyi yarım bırakmayı planlıyoruz. Kıbrıs yatırım için zor yer. Bankalar finanse etmiyor. Projeleri onaylatmak 5 ay yerine 2.5 yıl sürüyor. Yatırımı daha fazla riske atmamayı düşünüyoruz. Yatırım ortamı mevcut değil. Bizim hedefimiz golf turistini çekmekti. Mevcut yatırımlar daha çok casino üzerine. Bizim gibi turizme yönelik yatırım yapan yok. Burada da güven ve destek bekliyoruz ancak onu göremeyince yılıyoruz. İspanya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya yazın tatile giden turistin buraya gelmesi gerekiyor. Bunun için de kaliteli otel ve hizmet lazım. Akdeniz’in golf merkezi olabilir.”
 

-------------------------------------------------------------------------------
Doktor maaşı 3 bin TL!
 
“Dün akşam girdiğim şoktan bu sabah dahi çıkamadım.
İki yüz bin TL ikramiye alan bir çavuşunun, "ama kooperatif memuru yedi yüz bin alır" dediği ülkede. Karı koca genç emeklilerin vergi ödemeden on beş bin, yılbaşında otuz bin TL aldıkları ülkemizde, dün akşam tesadüfen tanıştığım bir mütehassıs doktor, bana maaşının üç bin TL olduğunu utanarak söyledi.
Ona, sıkılma, utanma dedim. Doktorları ve bu kutsal mesleği bu kadar ucuzlatanlar utansın dedim.
Evet utansınlar eğer utanacak yüzleri varsa.
Bütçeyi hortumlayan doyumsuz meslek kuruluşları üyeleri, kendileri ve sevdiklerine hayat veren doktorlarımızın hakkını da hortumladıklarının farkında mılar acaba?
Utanıyorum…
 Bu toplumun bir mensubu olduğumdan utanıyorum, kendimden utanıyorum. Ve doktora gitmekten utanıyorum...”
 
(Özer RAİF)
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Ünal AYDOĞAN, İngiltere’de 15 yıl hapis yatan Kıbrıslı Türk bir genç aradı ve çok ciddi iddialarda bulundu. Duyduklarımıza inanamadık, sizin niçin hapis yattığı konusunda bir bilginiz var mı? Yakında manşetlerde görürseniz sakın şaşırmayın olur mu?
Sayın Ünal ÜSTEL, UBP’nin ağır abisi olarak artık örgütleri gezmeye başladığınızı ve gizli verilen yemeklerde genel başkanlığa adaylık fikrinizi paylaşmaya başladığınızı duyduk. Demek ki mercimek pişmek üzere. Hadi hayırlısı bakalım…
Sayın Kudret ÖZERSAY, bir ay kadar sonra adaylıktan çekileceğiniz yönünde kasıtlı ya da kasıtsız olarak yayılmaya başladı. Biz deriz ki adaylıktan çekilmeyeceğinizi kamuoyuna açıklayın ki yarış dışında kalmayın. Yok çekilecekseniz de ayıp değil yani…
Sayın Mustafa AKINCI, eski PEYAK dosyaları tozlu raflardan indirilip yeniden vizyona sokulmaya hazırlanıyor. Anladığımız kadarıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu kez çok bel altı vuruşları yapılacak. Savunmayı sağlam tutmakta yarar görüyoruz.
Sayın Birikim ÖZGÜR, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası için 7 kişilik istihdam öneriniz biraz komik kaçmadı mı? Kültür ve sanata en fazla değer veren bir parti vekili olarak bu görüşünüzün talihlisiz olduğunu düşünüyoruz. Yok seçimlere yönelikse o zaman anlarız işte.
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Hasan Karaokçu gibi önemli bir muhabir arkadaşı TAK’tan aldınız ve Uyuşturucu gibi çok da önemli bir komitenin başına koydunuz, bunu anlarız da onun yerine 2 kişi göndereceğinizi söylemişsiniz bunu anlayamayız işte. Biraz market alışverişine dönmedi mi bu iş?
Sayın Haluk DOĞANDOR, kaçak bir işyerini kapattırıp yine başına belayı aldın. İyi yaptın, güzel yaptın da o masajcı bayanlar herkesi masajlarıyla mutlu ederken seni niçin dövmek istediler ki? Ayıp ettiler doğrusu…
Sayın Fehim OKTAY, hava durumu sunmakta çok kısa sürede Türkiye kanallarında bu konuda ünlenmiş bir çok kişiyi geride bıraktınız. Hele o vurgu yaparken yaylanma hareketiniz var ya bayıldım doğrusu. Tebrik ederiz.
Sayın Özer KANLI, evde sıkı diyet uygulayıp iş yerinde yemek sonrası yarım kilo samsı partisi yaptığınızı evdekiler biliyor mu? Hiç merak etmeyin bizden sır çıkmaz kimseye söylemeyiz…
Sayın Feride YILDIRIMER, son günlerde Kibariye’nin Sil Baştan şarkısını fazlaca dinler olmuşsunuz. Hayırdır bu sıralar defterden silmeyi düşündüğünüz bazı isimler mi var? Allah onları gazabanızdan korusun…
Sayın Fikri TOROS, yumurta eylemi konusunda yerden göğe kadar haklısınız. Ama yine de eylemcilerin ruh halini de düşünüp daha ılımlı olmakta yarar var. Biraz soğan ve domates ile melemen bile yapabilirdiniz. Bir de böyle düşünmek lazım değil mi?
Sayın Hasan TOSUNOĞLU, Türkiye’den ithal tavuk işine girmeye hazırlandığınızı duyduk. Sizce bunu başarabilir misiniz? Buradaki tekelciler vatandaşın yarı fiyatına tavuk eti yemesine hiç razı olurlar mı? Ha keşke başarabilseniz…
Sayın Hasan YÜCELEN, evlilik maşallah yaramış hem de fena halde yaramış gözüküyor. En az 10 kilo aldığınızı duyduk. Hanımefendi epey becerikli desenize. Yakında sıkı diyet programı listesi önünüze konulunca sakın şaşırmayın olur mu?
Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, sizce üniversiteleri denetleyemeyen hatta kapılarından bile içeri giremeyen YÖDAK gerçekten ne iş yapıyor orada? Bütün ekibinizi senfoni orkestrası kadrosuna dahil etmeleri için öneri vereceğim meclise haberiniz olsun.
Sayın Hakan YOZCU, sizin akıllı elektrik sayaçları akıllarını yitirince KIB-TEK ile mahkemelik olduğunuzu duyduk. Her halde 2-3 seneye kadar mahkeme sonlanır ve siz de hakkınızı alırsınız. Sabırlar dileriz…
Sayın Mehmet TATAR, Çekinkaya’da başkanlık yine sizin başınızda patlayacak gibi görülüyor. Fazla nazlanmaya gerek yok, büyük bir kampanya başlatarak takımı eski günlerine götürebilirsiniz, bundan hiç kuşkumuz yok…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:

 
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Ağanın karısı

Eşkıya bir köyü basar, ağanın karısıyla 3-5 kadını dağa kaldırır. 
Ağa ve adamları iz sürüp eşkıyayı kuşatır. Eşkıyalar, kadınları bırakıp kaçar.
Ağa karısına sorar:
“-Ne yaptılar size? Hele anlat.”
“-Ne yapacaklar, hepimize tecavüz ettiler.”
“-Söylemedin mi ağanın karısı olduğunu?”
“-Söyledim.”
“-E, ne yaptılar?”
“- Altıma halı serdiler...”