Toplumda uyuşturucu ve madde kullanımının her geçen gün artarak sosyal bir salgın olarak yayıldığı açık bir şekilde ortada. Gençlere boş zaman değerlendirme ve ilgileri doğrultusunda yeteneklerini geliştirecekleri imkanların sağlanması yönünde ciddi sıkıntılarımız var. Devlete ait tek bir kurumun yürüttüğü çalışmalar, düzenlenen kamplar ve geliştirilen projeler dışında diğer kurumlar için sanki bu ülkede çocuk ve gençler yokmuş gibi davranılıyor. Özellikle sosyal belediyecilik anlayışının yaygın olmayışı nedeni ile kırsal bölgelerdeki gençlerin eğlenmek amacı ile büyük şehirlerimize akın ettiğini hepiniz gözlemleyebilirsiniz.

Madde kullanımının getirdiği olumsuz sonuçlardan biri olarak beni en etkileyen yanı özellikle anne ve babaların yaşadıklarıdır. Gözleri önünde zehirlenen, ellerinden kayıp giden çocuklarını geri kazanmak istemelerine rağmen çalabilecekleri fazla kapı yok. Devletin bu konudaki kurumsallaşma eksikliğini hepimiz biliyoruz. Elindeki parayı almak için çıkan arbedede annesinin kaburgalarını kıran evlattan tutun da kriz geçirdiğinde babasının başını taşla yaran veya esiri olduğu zehire ulaşmak için bedenini satmak zorunda kalan kızlara kadar en acı örneklere şahit oluyoruz ve ne yazık ki devlet kurumsallaşma eksikliğini ortadan kaldırmadığı sürece hiç birimizin elinden bir şey gelmiyor.

Geçmişteki projelerden tanıdığım, zeka ve enerjilerinden çok etkilendiğim Sedat Simavi Endüstri ve Meslek Lisesi öğrencilerinden Eda ve Pembe adında iki genç madde kullanımı konusunda edindikleri bilgilere diğer arkadaşları da ulaşabilsin diye okul yönetimi ile görüşerek arayıp bir seminer talebinde bulundular. Yaşanan tüm sıkıntılara rağmen güzel bir adım ile karşılaşmak insanı gerçekten sevindirebiliyor. Gençlerin üzerine titreyen okul yöneticilerinden Hüseyin Bey, Utku Hanım ile Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi öğretmenlerinin hem destek hem de onaylarını alarak geçtiğimiz Cuma günü mükemmel bir etkinlik düzenlediler. Basının ağırlıklı olarak gençlerin olumsuz yaşam deneyimlerini göz önüne getirdiği haberlere rağmen başta aileler olmak üzere toplumun büyük kesiminin “Yine ne zaman sorun çıkaracaklar?” yaklaşımına inat bu iki arkadaşın büyük bir sosyal salgın ile mücadele adına sorunu yürekten hissederek çabalamaları beni gerçekten çok etkiledi. Okul yönetimleri, aile birlikleri, Psikolojik Danışman ve Rehber öğretmenlerin konu hakkında taleplerine alışkınım fakat 16 yaşında gençlerden böyle güzel bir istek gelince etkilenmemek ve umutlanmamak elde değil. Okuldan çıkışta yoldan geçen insanlara haykırmak geçti içimden “Hey! Ters giden onca şeye, sistemsizliğe rağmen bu ülkenin umut dolu ve sorumluluk sahibi gençleri var.” diye. Yazıyı kaleme alma ve paylaşma ihtiyacım da buradan kaynaklandı zaten. Gençlerle sürekli bir arada olan bizler görüyoruz ama herkesin farkında olmasını istedim. Gençler hep olumsuz örneklerle karşımıza çıkmıyor, öğretmenlerinin desteği ile çok güzel işlere de imza atabiliyorlar. Sizce de gerek bu iki genç gerekse okul yetkilileri kocaman bir teşekkürü hak etmiyorlar mı?