Bu günlerde görmeyeli siyasette toplumsal deviminin taleplerine cevap verme yerine partisel “siyasi bezirganlık” bir beceri olarak halka yutturulmaya çalışılıyor sanırım.

Bildiğiniz gibi eskiden alışverişte çok kar amacı güden tüccarlara “BEZİRGAN” denirdi ve bu bezirganlar malını vatandaşa değeri az da olsa büyük bir değeri varmış gibi pahalıya satma ve pazarlama gayreti ile “kazık” atmaya çalışırlardı.

Hal böyle iken hükümet kurma çalışmaları sırasında kendini bulunmaz hint kumaşı modunda pazarlamaya çalışan şark kurnazları artık hint kumaşının eskisi gibi nadir bir kumaş olmadığını ve şark kurnazlığının da zemin bulmadığını unuttular sanırım.

Dün Sayın Serdar Denktaş’ın hükümet kurma müzakereleri ile ilgili anlaşmazlıklar noktasındaki basın toplantısını izlerken yüzümde hem bir gülümseme oluştu hem de “koalisyon kurmama” adına bakanlıklar ve bağlı daireler konusunda bilinçli olarak bu tür talepte bulundukları düşüncesi aklımdan geçti.

Yanılmıyorsam bu halk geçtiğimiz ayın 28’inde yapılan genel seçimler sonucunda birinci parti olarak CTP-BG’nin hükümet programına onay verdi ama DP üçüncü parti çıkmasına rağmen %60’la iktidar partisi çıktığını sanıyor ! (Birileri çimdik atıp uyandırsa hiç fena olmayacak).

Neyse DP tarafından yapılan önerilerde her ne kadar görünürde 4 Bakanlık talebi olduğu iddia edilse de aslında durum hiç de öyle masumane değil. Aslında sözüm ona “ortak” kavramından öte “büyük ortak” talepleri yapılmış gibi. Öyle kritik öneme haiz daire ve kurumları bünyesine katmak istiyor ki DP, kamu yönetiminin %75’inde söz sahibi olmak hiçten bile değil.

Bu talepler CTP-BG’ye iletilirken perde arkasından DP tarafından kamuda devinim ve değişime yönelik hedefler değil de sanki de “yandaşlara” hizmet bağlamında talepler öne çıkartılmış. Benim naçizane düşüncem böyle.

Öte yandan DP tarafından kamu tecrübesi olmadan sanki de spontane düşünülmüş bir izlenim bırakan bir diğer tuhaf talep de Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomi Turizm ve Kooperatifler Bakanlığı DP’de iken Kooperatif Şirketler Mukayyitliği’nin CTP-BG kanadında bırakılması !!! Kooperatiflerle bir bütün olan Mukayyitliğin eşgüdüm içerisinde icraat yapabilmesi için birbirinden ayrı düşünülmesi akla mantığa uymaz.
Bir de personel Dairesinin DP’de olma talebi var ki evlere şenlik. Kamunun işleyişinde etkin denetim ve düzenin yasalar bağlamında işleyişi açısından Başbakanlığa bağlı olarak faaliyet göstermesi gereken bu dairenin DP’nin Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomi Turizm ve Kooperatifler Bakanlığı’nda olması da başka bir absürt talep.

Sonuç itibarı ile Meclis Başkan Yardımcılığını ve hatta Meclis Başkanlığı’nın da dönüşümlü olması yönünde taleplerin olması akla CTP-BG Genel Başkanlığı ve Başbakanlığın da DP tarafından talep edilebilirliği sorusunu getiriyor !!!

İlkelere bağlı olarak toplumun geleceğine yönelik reforumlar yerine “nemalandırma kültürü” çerçevesinde yapılacak olan teklif ve taleplerin özellikle halk nezdinde hiçbir geçerliliği olmadığı gibi “bunu da isterim, şunu da isterim” mantığıyla hareket şekerci dükkanındaki çocuk misali iradeden uzak bir yaklaşımdır.

CTP-BG alternatifsiz değildir; bu sürecin yönetimini mantık çerçevesinde yürütecek olan kadrolara sahip olan bir siyasi kültürün kendi ideolojik bakış açısına bağlı olarak halk yararına ilkeler oluşturacağı hükümet toplumuna elbette hizmet edecektir. Yeter ki ilkelerden ödün verilmesin.

Son olarak söylemek istediğim bir konu da CTP-BG’nin UBP ile hükümet kurma görüşmelerini yapıp yapmamasına yöneliktir. Şahsen görüşmemenin, tümden retçi bir tutum içerisine girilmesinin demokratik siyasi temayüllere uygun olmadığına inanıyorum. CTP-BG’nin gerek Kıbrıs Sorununun çözümünde gerekse Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durabileceği bir yapının adil bir çerçevede oluşturulmasındaki tutumu ve “olmazsa olmazları” gayet açık ve nettir. Yukarıda da belirttiğim gibi ilkeler burada önem arz etmektedir.

Burada halkın algısı çok önemlidir; bu süreç halkımıza doğru ve şeffaf bir bakış açısıyla anlatıldığı ve halkla paylaşıldığı sürece 28 Haziran’da CTP-BG’ye verilen desteğin daha da artacağına ve alınacak olan müspet veya menfi bir karara saygılı olunacağına inanıyorum.

Toplum olarak ne bezirganlara ne de BEZİRGAN BAŞLARINA ihtiyacımız yoktur.