Ankara’dan bir basın mensubu arkadaş aradı…
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı oradaki ziyaretleri ile ilgili görevlendirilmiş…
Önce bir sohbet!
Sonra can alıcı soruyu sordu;
“Sizden niçin burada bir gazeteci yok…”
Bir süre sessiz kaldım, sonra ‘olur mu öyle şey’ dedim!
Cevap verdi;
“Aynen öyle” dedi!
Sorgular gibi konuştuğu için makul bir cevap vermeye çalıştım…
Ama veremedim!
Utanmakla yetindim…
Sonra küçük bir araştırma…
Maalesef Cumhurbaşkanı Akıncı Ankara ziyaretinde tek bir tane bile basın mensubunu götürmedi…
Bunun mutlak bir açıklaması olmalı!
Oysa sevdiği, kucakladığı çok sayıda basın mensubu var…
Bari onlardan bir kaçını götürseydi yanında!
Onları da götürmedi…
Hatta ne BRT’den ne de TAK’dan, yani devletin basın kuruluşlarından da yanında gazeteci götürmeyi yeğlemedi!
Bunun bir açıklaması olmalı…
Güya devletiz işte…
Tüm organlarıyla bir devlet hem de!
Özellikle meslektaşlar bilir…
Türkiye’den bir makam KKTC’ye gelince yanında basın ordusunu da getirir!
Bir gelenektir bu aslında…
Ya da vizyon!
Belki de güç…
Devletin üst makamları aile basın mensuplarının sohbetleri!
Sağlıklı iletişim için gereklidir bu…
Ama biz de başka!
Devletin en üst kademesindeki makam devletin yayın organlarının muhabirlerini bile yanında götürmeyi akıl edemiyor…
Ya da akıl hocaları!
Şimdi çok merak ediyorum doğrusu…
Akıncı, Saray’a oturduktan sonra basın bürosunda da ciddi değişimlere gitti…
Ülkenin fenomen insanlarını basının başına oturttu!
Bir ara umutlanmıştık…
Hevesimiz kursağımızda kaldı!
Büyük umutlarla görev verilen isimler aksine basınla birbirine düştü…
Hatta Saray’da istenmeyen adam ilan edildi!
Akıncı bu konuda yanlış yoldadır…
Ankara’da çok önemli temaslarda bulunurken, yanında bir basın ordusu da olmalıydı!
Ama TAK ve BRT bile yok…
Ankara’daki bir kameran ile idare ediyormuş!
Kime hizmet edecekse artık…
Hem Akıncı hem de akıl hocalarına tavsiyemdir;
Bu ülkede basını sakın yabana atmayın!
Çok ciddi ziyaretlerde yanınızda özellikle de genç arkadaşlardan oluşan bir basın ekibiniz de olsun…
Ama siz ne yapıyorsunuz;
Saray’dan bir fotoğraf götürüp, işin sadece reklam kısmındasınız!
Haber mamer yok…
Yorum da!
Bu kafayı değiştirin artık…
Akıncı oradaysa, basın da orada olmalıydı!
 
 
 
“Müdürümü rehin almaya çalıştılar!”
 
Lapta Holiday Club otelin işletmecisi Abidin İsmail…
Önceki akşam yaşanan çalışanların ayaklanma olayıyla ilgili arayarak görüşlerini belirtti.
Olaylar nedeniyle 20 kadar çalışanın işine son vermiş!
İşletmenin müdürünün rehin alınmak istediğini ve aracına zarar verildiğini söyledi..
İşletmenin sahibine de çeşitli suçlamalar getirdi!
Çalışanları işletme sahibinin tahrik ettiğini iddia etti…
KKTC turizmine hizmet etmeye devam edeceğini söyleyen Abidin, çalışanların maaşlarının da son kuruşuna kadar ödendiğini ifade etti…
 
 
Su tankerleri ne olacak!
 
Haftada iki kez bizim bahçeyi sulayan tanker işletmecisinin yüzü bir hayli asıktı…
Eminim ki Lefkoşa’ya su verildikten sonra ondan su alıp almayacağımızı merak ediyor ama soramıyordu!
‘Merek etme bahçeyi yine sen sulayacaksın’ dedim…
Bu onu rahatlatmadı çünkü iptaller çoktan başlamıştı!
Sonra açıldı;
“Abi ne olacak bizim halimiz” diye dert yandı!
Sonra ekledi;
“Devlet bize sahip çıkmalıdır…”
Haksız da değil!
Şu anda sadece Lefkoşa’da 70 tane tanker var, evlere iş yerlerine ve bahçelere su taşıyorlar…
Tonu da 15-20 TL arası!
Gürül gürül su akarken elbette işleri tepetaklak olacak…
Tankerlere de bir sürü para yatırmışlar!
Sahi onların durumu ne olacak, bir bilen var mı?
 
 
Nihayet geldi!
 
Son birkaç haftadır eve domates girmiyordu…
Çünkü markette satılanlar domatesten başka her şeye benziyordu Allah günah yazmasın!
7-8 TL’ye hilkat garibesine benzeyen domates satın almak insanın gücüne gidiyordu…
Dün markete uğrayıp tezgahtaki domatesleri görünce gözlerime inanamadım!
Meğerse ilgili kurumlar domates ithaline izin vermişler ve dün itibarıyla Türkiye’den domates getirilmeye başlamış.
Hem de aynı fiyata!
Market sahibi yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı;
“Her domates isteyen müşteri bize kötü kötü bakıp geri gidiyordu” diye!
Belli ki şimdi o da epey rahat etmiş…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Derya KANBAY, yeni kurulma aşamasında olan Türkiye orijinli bazı üniversitelerde çeşitli şüpheler olduğunu ve FETÖ ilişkili olabileceği uyarısında bulunan mesajlar alıyoruz. Haberiniz ohsun istedik, zira bu işleri bizimkilere bırakmaya gelmez!
Sayın Ali BİZDEN, Saray’ın basın bürosunun en tepesinde olan birisi olarak bir kez daha sınıfta kaldınız! Akıncı orada üst düzey temaslarda bulunurken bizim yerli basını Anadolu Ajansı’na muhtaç durumda bırakmak sizin gibi bir fenomene hiç yakışmadı! Bu arada TAK ve BRT konusu da çok ayrı bir tartışma konusu güzel kardeşim!
Sayın Mustafa AKINCI, bir ülkenin Cumhurbaşkanı Ankara’ya yaptığı önemli ziyaretlerde yanında tek bir basın mensubunu götürmüyorsa burada ciddi bir arıza var demektir! Yanınızda çalıştırdığınız ve devletin cebinden ödenen basıncılar ne işe yarar acaba!
Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Güzelyurt’a yeni ve modern bir belediye binası kazandırmak için bir takım girişimlerde bulunduğunuzu memnuniyetle öğrendik. O bölgeye ne kadar çok yatırım yapılırsa bölge halkına yapılan en büyük hizmet anlamında olacaktır! Hadi bakalım kolay gelsin…
Sayın Mehmet ÇAKICI, dün talihsiz bir kaza sonucu ayağınızın iki parmağını bile kırmış ve hastanelik olmuşsunuz. Öncelikle büyük geçmiş olsun diyoruz. Demek ki artık o fazla kilolardan kurtulmak için iyi bir fırsat oldu değil mi! İsterseniz başarırsınız…
Sayın Kutlu EVREN, cezaevinde bulunan mahkumların telefonlardaki arıza nedeniyle aileleriyle görüşemediğini biliyor muydunuz! Bir ara işlerden fırsat bulup burasını ziyaret etmeniz doğru olacak diye düşünüyoruz!
Sayın Zeki ÇELER, özellikle de Sağlık Bakanlığı’nın kahkaha tozu açıklamasından sonra acaba diyoruz bir açıklama yapma gereği duyuyor musunuz! Bazı işletme sahipleri yakın dostlarınız olabilir ama sizin sadece onların değil bütün vatandaşların vekilisiniz değil mi!
Sayın Dursun OĞUZ, partililer arasında baş gösteren sürtüşmelere bir son vermek için işe İskele’den başlamanız iyi oldu! Zira onların kavgası seçimlerde partinize zarar verecek rakiplere gün doğacaktı! Hepsi de birer çocuk gibiler değil mi!
Sayın Aziz KAYA, Lefke’nin kurtuluş günü etkinliklerinde yaptığınız konuşma sadece bölgenizde değil Lefkoşa’da da büyük yankı yarattı. Ne yazık ki sizin partiniz de dahil tüm siyasi oluşumlar yerel yönetimlere yeteri kadar destek olmadılar!
Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Türkiye’de askeri okullarda okuyan 150 civarındaki Kıbrıs Türk öğrencinin akıbeti konusunda Türkiyeli yetkililerle temasa geçmeniz bekleniyor. Zira uzun süre verdikleri emeklerinin boşa geçeceğinden korkmaya başladılar!
Sayın Erol ADALIER, ihale öncesi onay verdiğiniz Glapsides’deki yeri düzenleme için daha sonra niçin tepki koydunuz yurt dışından dönünce geniş bir açıklama bekliyoruz. Bu arada bazı partilileriniz de çelişkili eylemlere tepki koymaya başladı bilesiniz!
Sayın Derviş GEZER, Turizm Bakanlığı’nın Ordu’ya yaptığı çıkarmayı konu alan yazınızı sanırız Ordu-Ercan seferlerinin başladığını bilmeden yorumladınız. Bir hafta sonu yeşil ve mavinin kesiştiği kente fındık toplamaya gitmeye ne dersiniz…
Sayın Erdil NAMİ, iş dünyasının önde gelen isimlerinden birisi olarak suyun fiyatlandırılması konusunda yaptığınız yapıcı açıklamalar belli ki işe yaradı ve bazı belediyeler yeniden düzenleme kararı aldı. Tecrübe böyle bir şey değil mi!
Sayın Abidin İSMAİL, otel çalışanlarınızın maaşlarının tümünü ödediğinizi memnuniyetle öğrendik. Bundan böyle artık işletme sahibi ile bir uzlaşmaya varmak en iyisi olacak gibi görülüyor değil mi!
Sayın Katip DEMİR, muhterem amcanızın ölümünü üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet, size v aileye başsağlığı ve sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…
Sayın Talip ATALAY, yıllardır Rum papaz ile neredeyse kanka oldunuz ama belli ki onu bir türlü ikna edemediniz. Ne tuhaf değil mi siz Erdoğan hayranısınız ve ağzınızdan ismini düşürmüyorsunuz ama papaz efendi de tam tersi düşünüyor!