Kuşkusuz Kıbrıs Türk medyası son zamanlarda en verimsiz günlerini yaşıyor.
Kısır döngü içinde devam eden hayatımıza ek olarak kısır döngü içinde gelişen habercilik anlayışı ekleniyor.
Bir bakın gazetelere haftada kaç kez bir özel haber okuyabiliyoruz diye.
Türk Ajansı Kıbrıs’tan alınan haberler zaten malum ziyaretler, görüşmeler havada uçuşan açıklamalar falan filan...
Artık pek fazla roportaj da yapılmıyor mesela...
Ancak bunun yanında hiç atlanmayan haberlerimiz de var. Onlara değinmeden geçmek olmaz.  
Elbette çarpıcı başlıklarla okuyuculara sunulan kriminal olaylar.
Aralarında tecavüz de var hırsızlık da var, sonu gelmeyen uyuşturucu davaları da var. Bitecek gibi görünmeyen bir şiddetle iç içe yaşıyoruz anlaşılan.
Bir sigaralık hint keneviri ile yakalanan gençler isimleri ile ifşa ediliyor.
 Sanırsınız orman dikmiş satıyorlar.
Oysa gerçek satıcılar burnumuzun dibinde, okullara kadar girmiş durumda.
Nereden çıktı bunlar şimdi demeyin.
Gazeteci, yazar Ahmet Okan’nın ropotajını okuyunca aklıma geldi.
Günlerdir gençler arasında ve sosyal medyada konuşuluyor bu konu, “hintkenevirine özgürlük” meselesi. Herkes birbirine roportajı okuyup okumadığını soruyor.
Farkındayım ilk başta kulağa biraz tuhaf geliyor ama biraz düşününce hiç de fena bir fikir gibi görünmüyor.
Şimdi kullanan yok mu? Var tabii üstelik içine türlü sentetik madde katılmış olarak satılanlar kullanılıyor. Durumun bir diğer kötü yanı ise aradaki satıcılar ve uyuşturucu patronlarının gün be gün güçlenmesi zenginleşmesi hatta hayatlarımızda farklı rollerle “işadamı” sıfatıyla söz sahibi olmaları.  
Bakın Amsterdam’da yıllrdır hintkeneviri serbest. Bir olağan üstülük var mı?
Yok, hatta sırf bu sebeble insanlar sıklıkla bu şehre gitmeyi seviyor.
İsteyen içiyor istemeyen sergileri geziyor. Tercih size kalmış.  
Gizli saklı hint keneviri içmeye başlayan bazı gençler zaman içinde başka maddelere yöneliyor.
Oysa kontrollü olarak yapılacak satışlar en azından bunun öteye gidişini engelleyebilir aileler çocuklarını daha kolay kontrol edebilir.
Tuhaf karşılamayın sözlerimi ne olacak serbest bırakılırsa yada ne olabilir ?En kötü ihtimalle etrafta kafamız güzel olarak dolaşmaya başlayan insan sayısında artış olacak.  Zaten bu ülkeyi normal kafa ile çekmek öyle zor ki.
Herşey kurgulanmış şaka programı gibi ansızın karşımıza çıkıyor.  
Biraz oturup meclisi bile izleseniz daha iyi anlayacaksınız ne demek istediğimi.
Usluplar, konuşmalar, ifadeler... Gerçek olamayacak kadar şaşırtıcı.   
Veya Ejder Aslanbaba bile bir vekil olarak başlıbaşına gerçek dışı gibi değil mi?
Meclise devamsızlığından dolayı özrü okunan vekil söz konusu birleşimde dahi yoktu.
Böyle bir olay gerçekten olabilir mi.  
Özetle daha sıralayabileceğim buna benzer öyle çok olay oluyor ki hergün bu ülkede.
Dile getirmek bile istemiyor insan, utanıyor, rahatsızlık duyuyor...
Politikacıların açıklamalarına bakın biraz da isterseniz adeta kafa buluyorlar toplumla.
Hayata geçmemiş projeler hayali yatırımlar üzerinden umut dağıttıklarını zannediyorlar.    
Sadece bakmakla kalmayıp biraz da görebildiğiniz zaman zor oluyor gerçekten bu hayata katlanmak.
O yüzden ben katılıyorum Ahmet Okan’a eminim bir referandum yapılsa bana katılanlar da çoğunlukta olur.
Madem düzeni değiştiremiyoruz bari biraz kafamız değişsin...