Okuyucularımdan şikayet ve ihbar telefonları geldiği zaman daha çok sonunda ne duyacağımı düşünür kaygılanırım...
Çünkü genelde bizi arayanlar şikayetlerini bildirdikten sonra konuşmalarını hep şöyle bitirirler:
"Lütfen ismim gizli kalsın, malum bu ülke çok küçük..."
Ya da;
"Ben devlet memuruyum sonar fena halde bana takarlar..."
Burada devlet memurlarını bir yana koyabiliriz ama ilk etapta diğerlerini hiç anlayamam ben...
Bir konu hakkında şikayetçi oluyorsan niçin isim saklama gereği duyarlar ki!
Sonra daha akil düşününce hepsine hak veririm;
Sonuçta burada kasaba politikaları hakim,
İnsanın 'hain' damgası yemesi an meselesi!
...
Ama bu kez bunun tersi oldu, beni Gönendere köyünden arayan Gülgün Kuset hanım özellikle isminin de yayınlanabileceğini söyledi...
Doğrusu bu benim için çok keyifliydi...
Çünkü şikayetçinin de ismini vererek yazı yazmanın yazara verdiği güç daha bir başka oluyor...
Gülgün hanım "ben Gönendere'den arıyorum" diye başladı söze, sonra devam etti;
"Sağlık Bakanı Ahmet Gülle'nin de köyü Gönendere, ayrıca kendisi çok severim ama kusura bakmasın..."
Doğrusun söylemek gerekirse ben de Ahmet Gülle'yi bir insan olarak çok severim ama sağlıktaki sorunları irdelerken de ağır eliştiririm, mesleğimizin gereği bu çünkü...
...
Gönendere'de öğretmenlik yapan bir vatandaş;
75 yaşındaki annesinin üzerinden hayvancılık işi yapıyormuş...
Böyle şeylere alıştık artık yadırgamıyoruz da sorun peke sorun ne?
Yetiştirdiği hayvanların çirkef içinde olması ve sonrasında üretilen sütün piyasalarda satılması...
Teknik olarak çirkef içinde olan bir ineğin sütünün hastalık yaratabileceği konusunda en ufak bir bilgim yok ama bakın Gülgün hanım bu konuda neler söylüyor;
 "Buna bir çözüm bulamadık gitti. Mahallede herkes astım hastası ve alerjik oldu. Neden mi? Tabii ki dayanılmaz b-k kokusundan. Lütfen bu konuyu manşetinize taşıyınız....
İyice görüntüleyemedim, çünkü sahibi resim alınmasına kızıyor
Bir boruyla da pislikleri evimizin yanındaki dereye akıtmaya başlamışlar... Kime gideyim. Bu sütlerı hepimiz içiyoruz...
İneklerin tümü ama tümü dizlerine kadar çirkef içinde... O kadar ki, bazıları gömülüyor ve çıkamıyor, yattıkları yerden kalkamıyorlar..."
...
Gülgün hanıma ayrıca teşekkür ederim çünkü şikayet konusu olan hayvanların barınağını resimlemiş ve bize göndermiş...
Burası Gönendere;
Sağlık Bakanı Ahmet Gülle'nin de köyü...
Vatandaş çeşitli sağlık problemlerinin olduğunu iddia ediyor.
Sayın bakanımıza da bu olayı takip etmek kalıyor!
İlgisini esirgemeyeceğinden de hiç kuşkumuz yok...
 
 
 
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Ahmet GÜLLE, bu kez hastanede yaşananlarla ilgili değil sizin köyünüzle ilgili şikayetler gelmeye başladı. Çok fazla gecikmeden bölgeye bir ekip gönderip olayı enine boyuna masaya yatırmakta yarar görüyoruz. Bu arada köylüleriniz sizden hep övgüyle bahsediyor, ne mutlu size!
Sayın Rauf ERSENAL, yani sizin kellenin bu kadar ucuza ve kolay gideceğini hiç tahmin etmezdik. Cafer paşa dediğini yaptı ve kelleyi aldı. Bakalım bundan sonra başbakanın da paçasını kapabilecek mi? İkisi birleşince iyi kelle-paça olur değil mi? Hayırlara vesile olsun.
Sayın Çağlayan CESURER, elektrik indiriminin sadece patronlara yaraması konusunda sizin gibi emekçi halka değer veren birisi tarafından okkalı bir açıklama beklerdik ama yine sessizliği seçtiniz. Nasıl olsa sizin çalışanlar her ay 700 TL civarında elektrik katsı alıyor değil mi?
Sayın Mehmet HOROZ, yani hem öğretmenlik hem de hayvancılık yapmanızı hiç yadırgamıyoruz ama ara sıra hayvanlarınızı bir duşun altından geçirseniz diyoruz. Komşular yakında eylem yaparsa sakın şaşırmayın olur mu?
Sayın Zeki ÇELER, Türkiye’deki hellim üretimi ve satışı konusunda cesur açıklamalarınızdan dolayı sizi gönülden tebrik ederiz. Aynı görüşleri İzmir Ticaret Odası Başkanı da söyledi ama bizimkilerin umuru bile olmadı!
Sayın Sibel SİBER, Cumhurbaşkanlığı seçim ziyaretleri fazla yorucu geçse gerek meclisin kapısını tamir etmeyi akıl edememişsiniz. Hafta sonu iyi bir kaynakçı bulup tamir ettirin ki hafta başına sağlam kapıyla girilsin.
Sayın Hüda HÜDAVERDİ, Mağusa Serbest Bölge Liman müdürlüğü ekibi olarak İstanbul’a çıkarma yaptığınızı öğrendik. Hayırdır bu ani toplantılar zincirinin sonunda bakalım hangi yeniliklerde adaya döneceksiniz?
Sayın İsmet AKİM, evine akıllı sayaç takılan vatandaşlar kabarık faturalar karşısında isyan edip gazetelere şikayete gitmeye başladılar. Bu işte bir hesap hatası mı var acaba? İndirimden de vazgeçtik bari bindirim yapmayın Allah rızası için…
Sayın Ahmet ÇALUDA, derin bir sessizlik döneminden sonra Derviş Eroğlu’na destek verme kararı alıp köy ziyaretlerine büyük bir hararetle katıldığınız gözleniyor. Bu arada soru şu, derviş beyin elini öptünüz mü öpmediniz mi? Ayıp değil ya…
Sayın Özbek DEDEKORKUT, 40 TL’ye hem Dipkarpaz turu hem de fırın kebabı olan öğle yemeği de fiyata dahil. Lüzum binlerce kişi katılsın bu etkinliğine. Vatanseverlik böyle bir şey olmalı değil mi? Tebrik ederiz…
Sayın Asım EGEMEN, Haspolat muhtarı olarak nasıl olur da 51 bin TL’lik elektrik faturasız biriktirdiniz anlaması epey güç yani. Ha keşke devletin muhtarlara verdiği ödenekten biraz buraya para aktarsaydınız bu hallere düşmezdiniz…
Sayın Erhan BAŞAY, kasap döner açılışına beklenenden fazla ziyaretçi gelince epey ter döktüğünüz görülmüş. Bu arada hamburger çocuklarına gönderdiğiniz mesaj da çok önemliydi. Hayırlı işler bol müşteriler dileriz…
Sayın Burhan CAMBAZ, YYK’nın son kararı epey gücünüze gitmiş olsa ki çok ağır bir dilde mektup yazıp göndermişsiniz. Yani onlar da hak etmişti değil mi? Bakalım bu mektuba nasıl bir cevap verecekler ben de merak etmeye başladım…
Sayın Kürşat DÜNKİ, muhterem ablanızın vefatını üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…
Sayın Hülya ÖZKOYUNCU, gazeteye editör ve muhabir bulmakta epey güçlük çektiğiniz söyleniyor. Patrona söyleyeceksiniz kesenin ağzını açsın bakın o zaman nasıl kapının önünde kuyruklar oluşur.
 
 
 
 
Günün Fıkrası
 
Kaç etsin?
 
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe baş vururlar. 
Görüşmeci matematikçiye sorar:
- "iki kere iki kaç eder?". 
Matematikçi cevap verir:
- "Dört!". 
Görüşmeci sorar:
- "Kesin dört mü? 
Matematikçi kendinden emin cevaplar:
- "Evet, kesin dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar:
- "Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağıya veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder!".
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar:
- "Kaç etsin istersiniz?