Dün bu köşede yerel yönetimleri ve KKTC’deki 28 belediyeyi konu alan bir yazı kaleme almıştık. Ve yazının sonunda şöyle demiştik;
“Eğer bu yazıları ciddiye alıp bir cevap olsun diye iki satır yazı yazabilecek bir başkan bulabilseniz yine şanslı sayılırsınız. Her belediyede bugün Basın Yayın veya Halkla ilişkiler diye bir birim oluşturulmasına karşın düzenli çalışan sadece iki belediye var bu konuda maalesef. İsterseniz deneyelim mesele kaç belediye bu yazıyı fark edecek ve geri dönecek? Kaçı “Alihan Bey bizim belediyemizde şu kadar park var” diyecek. Veya kaçı “bizden önce sayı şu kadar bizim dönemimizde sayı bu kadara ulaştı” diyecek….

Dün sabah İLK ve TEK telefonu İskele Belediyesinden aldık. Arayan arkadaş “Alihan Bey günaydın. Yazınızı okuduk gerekli açıklamayı gün içeresinde göndereceğiz” deyip “iyi dileklerini de “ ekleyip telefonu kapattı. Açıkçası İskele Belediyesinden gelen telefondan sonra epeyce ümitlendim. Özellikle büyük belediyelerin arayacağını düşünmüştüm. Ama bu yazıyı kaleme aldığım 19.00’a kadar başka arayan olmadı.
Demek ki İskele belediyesinin dışında hiçbir belediyemizin basın ve halkla ilişkileri yayınımız görmedi. Başkanlarda yoğunluktan iki satır yazıyı okumaya fırsat bulamadı. Demek ki çağdaş belediyecilik KKTC’de böyle yapılıyormuş. Neyse çokta fazla umursamak istemiyorum, zaten nasıl kentlerde nasıl beldelerde yaşadığımız hepimizin malumu. Benim sadece ispatlamaya çalıştığım şey “çağdaş” dedikleri şeyin sadece laftan ibaret olduğunu ispat etmek içindi.
Gelelim İskele Belediyesinden Sevgili Mehmet Erkul’un yazımızla ilgili bize gönderdiği paylaşıma…
Alihan Bey günaydın...
Bugünkü yazınızı dikkatlice okudum. Aşağıdaki bazı notları sizle paylaşmak istiyorum.
1.) 51/95 Belediyeler yasasına göre, yerel yönetimlerin karar organı meclisleridir. Tabii ki yürütmenin başında olan Başkanlar, meclisin aldığı kararları uygulamakla mükelleftir. Sayın Kadri Fellahoğlu'nun Ankara Çağlayan Parkı'nın adını değiştireceğim demesi, seçilecek olan meclisi hiçe sayması anlamına gelmektedir. Bu da katılımcılık ve demokrasi adına yapılmış büyük bir gaf olarak algılanmalıdır. Bu açıklamayı yaparken de yanında istifa etmiş meclis üyesi Sayın Alev Şensoy'un bulunması ve bir bakıma onay vermesi, Lefkoşa Türk Belediyesi meclisinin saygınlığına ve etkinliğine leke sürmüştür.
2.) Belediyelerin yol haritaları dönem başında hazırlamış oldukları stratejik plan ve projeleridir. İskele Belediyesi'nin 2010-2014 stratejik plan ve projeleri halka yerel seçimler öncesinde deklere edilmiş olup, ajandaya uygun olarak uygulamaya konmuştur. Bu projeler kapsamında rekreasyon alanları yaratmanın yanı sıra, alternatif ulaşım sağlayacak bisiklet yolları ve sağlıklı bir yaşam biçimi sağlayacak yürüyüş yolları da bulunmaktadır.
İskele Sahil Projesi'nde tüm alt yapıları tamamlanmış 124,000 metrekare alan üzerinde ekolojik ve sürdürülebilir yapım teknikleriyle inşası devam eden çalışmalar buna örnektir.
Ayrıca, Cyprus Gardens - İstanbul Mücahitler Plajı arasındaki Kuzey Kıbrıs'ın belki de tüm Kıbrıs'ın ilk ve tek SBR kauçuk (tartan) yürüyüş parkuru (fitness aletleri, oyun gurbu, kent mobilyaları, çağdaş aydınlatması vs. ile) küresel belediyeciliğe bir örnektir.
Şu anda yürütmekte olduğumuz II. etap Yürüyüş ve Bisiklet Yolları projesi sahille ilk etap projemizi bağlamayı hedeflemektedir.
3.) Bu çalışmalar sadece belirlenmiş lokasyonları kapsamamakta tüm kent sınırlarına (köyleri de kucaklayacak şekilde) yaygınlaştırılarak devam etmektedir. 2011 yılında açılışı yapılan İskele Belediyesi Topçuköy Piknik Alanı projemizi sizle paylaşıyorum. Bu projede çağdaş WC, su altyapıları, piknik masaları, oyun grubu vs. düşünülmüştür.
Desteğiniz ve ilginiz için çok teşekkür ediyoruz.Çalışmalarınızda artan başarılar diliyorum. En derin saygılarımla,
Mehmet Erkul İskele Belediyesi Basın ve Halkla İlişkileri Sorumlusu

Aman DİKKAT!
Dün bir arkadaş aradı, telefonda sesi oldukça sinirli geliyordu. Başından geçen bir olayı anlattı ve telefonu kapattı. Sonra gün içerisinde benzer bir iki olay daha duyunca buradan paylaşma gereği hissettim. Konu şu; malum LTB’de derin bir mali kriz var. Ve bir ay sonra da yeni başkan seçilmiş olacak. Şu günlerde Lefkoşa’nın en işlek yerinde LTB’nin zabıtaları görev yapmakta. Ve LTB zabıtları o kadar sertler ki hiç müsemma göstermiyorlar. Örneğin dün bir arkadaş Sarayönün’de ki sandviççiyi aramış ve sipariş vermiş. Biraz sonra da arabası ile sandviççinin önüne geldiğinde parayı uzatmış ve camdan sandviçini almış. O esnada şak eline bir ceza kağıdı tutuşturulmuş. Bir başka olayda ise Dereboyunda işlek bir marketin önünde arabasını çalışır vaziyette bırakan vatandaş bir bakmış cezası elinde LTB zabıtası karşısında.
Tamam yasa neyi emrediyorsa o ama biraz müsamaha göstermek gerekmez mi, çalışan arabanın içindeki şoföre ceza mı yazılır? Eğer birileri “bugün 30 tane ceza yazmadan sakın belediyeye dönme” demediyse tabi…


Hamza Ersan SANER: Dün bakanlıktaki kan bağışı kampanyasına ilk kanı siz vererek başlatmışsınız ve kan veren personeli mükâfat olarak izinli saymışsınız. Sorumlu olmak lider olmak işte böyle bir şey..
Mehmet ÇANGAR: Dün Maliye Bakanı Ersin Tatar ile t-bone’leri götürmüşsünüz. Bu aralar Ersin Bey’le aranızdan su sızmıyormuş. Hafta sonu Lefke’de dünde Lefkoşa’da berabermişsiniz. Allah muhabbetinizi arttırsın.
Hasan SERTOĞLU: Yarışa geç başladınız ama hızlı ilerliyorsunuz. Kadınların desteği çok önemliydi. Bir de Lefkoşalı bakan ve vekilleri de koşturursanız bu iş olacak gibi.
Özdemir GÜL: Pazar gecesinden beri siyah-beyaz kravatınızla yattığınız yönde iddialar var. İyi anladık yendiniz ama bu kadar sevinç biraz fazla değil mi?
Müge TANCER: Dün siz işte olunca evdeki çocuklara bakma görevi eşinize kalmış. Ee hayat müşterek değil mi? Bu arada Mehmet Bey iyi tarhana çorbası pişirirmiş doğru mu?
Feriha NURLUÖZ: Yılların delegesi olarak siz bile son yaşanan olaylara artık isyan etmişsiniz. Kurultay geride kaldı ama hala daha uzatmak arzusunda olanlar var değil mi?
Tahsin ÇALIKUŞU: LTB belediye meclis üyeliği işini ciddiye alıp dün bakanlık bakanlık gezip bürokratlardan destek istemişsiniz. Nereden başlaması gerektiğini iyi biliyorsunuz valla.
Serhat AKPINAR: Muhteşem Yüzyıl’dan etkilenip sakal bırakanlar listesinin son sırasına sizi de yazdık. Yeni sakallarınız hayırlı olsun hünkârım.
Nihan YÜCEL: ADA TV’deki yeni göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Ekranlara ne zaman döneceksiniz diye merak edenler var?
Ayşemden AKIN: Aysun Basri’nin ayrılmasından sonra köşesi size kaldı anlaşılan. Tekrardan Yenidüzen’e geri dönmüşsünüz.
Mehmet ÇELEBİOĞLU: Özel Güvenlik yasası sonunda Pazartesi günü meclisten geçecekmiş. Şimdi yüzlerce gence yeni istihdam kapısı açacakmış bu yasa.
Ali FAHRİOĞLU: Son günlerde Güney’e geçip yeni kabinede görev alan önemli bir bakanla sık sık görüşüyormuşsunuz. Bu görüşmeleriniz özel mi yoksa röportaj amaçlı mı?
Fuat NAMSOY: Şu Genel sekreter yardımcılarını biran önce belirleyip iş bölümü yapılması kaçınılmaz oldu. Kurultayda geride kaldığına göre artık seçimlere odaklanmak gerekiyor.
Fevzi TANPINAR: Hafta sonu Yenierenköy’de yaşanan bir olayı duyunca şaştım kaldım. Valla insan böyle bir yanlışlık sonrası eşini bile boşayabilir. Hala daha bu yanlışlığın nasıl olduğunu da çözmüş değilim. Teknolojinin azizliği bu olsa gerek.
Deniz SERBEST: Girne’de son durumlar ne? Bu aralar telefonların sürekli meşgul.
Ziya EMİR: LTB adaylığından vaz geçip Arif Salih Kırdağ’ı destekleme kararı almışsınız. Hayırlı ve uğurlu olsun.
Kudret AKAY: LTB seçimleri için geri dönmüşsünüz ve bir adayın kampanyasını yürütmek için antlaşmak üzere olduğunuzu öğrendik.
Reha ARAR:



GÜNÜN TWİTTİ
@can_sozer
Arif gelecek...Dertler bitecek...Bu da şarkı sloganı olsun...
GÜNÜN SÖZÜ
“Mali disiplini sağlanmış, halkımıza ve esnafımıza en üst düzeyde hizmet veren, doğru dürüst çalışan bir Lefkoşa ve ülkemize yakışan Başkenti ekibimle birlikte Lefkoşalı’ya sunacağız”
DP LTB Başkan adayı Mustafa Arabacıoğlu
BİZİM TEMEL
Temel, avlanmanın son derece yasak olduğu, yakalanınca çok yüklü para cezalarının kesin uygulandığı milli parkta, göl kenarında, kucağında kocaman bir balık ile parkın Polis Müdürüne yakalanmış.
-“Avlanma izniniz var mı?” diye sormuş Polis Müdürü.
-“Yok” demiş Temel. “Gerek de yok; çünkü bu balığı ben evimde besliyorum… Her gün buraya gelip gölde bir süre yüzdürüyorum, ıslık çalıyorum; dönüp geliyor. Sonra alıp eve götürüyorum.”
-“Tamamen palavra!” demiş Polis Müdürü, “Balıklar bu dediğinizi yapamaz.”
-“İnanın, bu gerçek efendim. İsterseniz göstereyim…”
-“Tamam. Görelim bakalım...”
Temel balığı gölün derin sularına bırakmış, aradan birkaç dakika geçmiş… Polis Müdürü adama dönüp:
-“Evet?” demiş
-“Evet ne?”
-“Ne zaman geri çağıracaksın?”
-“Neyi?”
-“Balığı.”
-“Hangi balığı?”