Son yazımda kısa bir giriş yaparak, kendime göre seçim sonuçlarının bir ön değerlendirmesini yapmıştım.
Tüm kazanan milletvekillerini ve partileri bu seçimin sonuçlarını çok detaylı bir şekilde değerlendirmelerini ve gereken dersleri çıkarmalarını ummuştum.
Kurulan hükümet bize gösteriyor ki, gereken ders alınmamıştır. Umarım yanılırım. Ama gidişat Kıbrıs Türk halkının bir kez daha hüsrana uğrayacağını gösteriyor. Neden mi böyle düşünüyorum? Çünkü halkın verdiği mesaj; artık eski gidişatın durdurulmasıdır. Bu halk daha iyi yönetilmeyi hak ediyor. Partiler arası çekişmenin bir kenara bırakılarak, halk için yasalar üretilmesi gerekiyor. Partiler arası konsensüs sağlanarak, halkın kırmızı çizgilerinin iyi belirlenmesi ve Kıbrıs’ta barışı sağlamak için ivedi olarak çalışılmaya başlanılması gerekiyor.
Sadece kurulan hükümet değil, her parti için için kaynıyor. Seçim sonuçları uzun bir süre hazmedileceğe benzemiyor. Hiçbir parti lideri Toparlanıyoruz Hareketi’nin karma oy başarısını kabullenmiyor.
İrsen Küçük sonrası alelacele yapılan koalisyon sonrası Ulusal Birlik Partisi liderliğine getirilen Hüseyin Özgürgün, UBP’nin ağırlığını taşıyacağa benzemiyor.
Toplumcu Demokrasi Partisi Lideri Mehmet Çakıcı’nın sözünü tutması doğru bir hareket, ancak parti liderliğine kimlerin aday olacağı ve partinin yeni liderle hangi yöne gideceği soru işareti.
Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Özkan Yorgancıoğlu partinin genç bayan vekillerinden Doğuş Derya’nın Cumhuriyet Meclisinde yaptığı çıkışını, çok daha ses getirecek ve anayasayı yenileme yönünde taraftar kazanacak bir yöne çekemedi. Halkın, kendilerine karşı açık ve şeffaf olunması yönündeki talebini karşılayamadı. Ancak Cumhurbaşkanı’ndan aldığı yetkiyi olması gerektiği gibi iade etmeden koalisyonu kurdu. Ve bunun sonucunda da parti içi birçok küskün kazandı.
Demokrat Parti lideri Serdar Denktaş’ın seçim öncesi verdiği sözü tutmaması seçmen tarafından mutlaka değerlendirilecektir. Kurulan koalisyon öncesi özellikle yaptığı Ercan ve seçim sözleşmesi çıkışları ise başını çok ağrıtacağa benziyor. Özellikle Ulusal Güçleri küstürtmesi ve sadece 1 Bakanlık ile sınırlaması bu güçlerin yeni arayışlar içerisine girmesini sağlayacaktır.
Evet şimdi yazımın gerçek konusuna gelelim. Yeni kurulan koalisyon hükümetimiz kaç zaman dayanabilecek. Benim düşünceme göre bu koalisyon da eskiden farklı hiçbir şey gerçekleştiremeyecek, hatta geçiş hükümetinin başarısı altında kalacak gibi görünmektedir. Dileğimiz hükümetlerin her zaman uzun soluklu olması, ancak Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin eski bir hastalığı yine nüksetmiş ve düşüncelerini halktan gizleme hastalığı geri dönmüş bulunmaktadır. TOMA konusu daha çok baş ağrıtacak gibi görülmektedir. TOMA hükümetin temellerine konulmuş bir bombadır ve her an patlayabilir.
Maliye Bakanı görevinde bulunan Zeren Mungan, önceki seçim hükümeti döneminden kalan bir bakan olarak halk tarafından başarılı bir dönem geçirmesi beklenmektedir. Maliye Bakanına ve Başsavcılığa bir halk talebi olarak açık bir ihbarda bulunmak istiyorum. Seçim sonrası Serdar Denktaş partisinden seçime katılan 50 milletvekili adayının her birine 500,000.- Amerikan Doları karşılığı sözleşme imzalattığını açıklamıştır. Yasalarımıza göre her sözleşmeye 5/1000 (Binde 5) pul yapıştırılması zorunludur. Medyada açıkça bu konu kamuoyu bilgisine getirildiğine göre Maliye Bakanlığı gerekli evrakların pul paralarını hemen talep etmelidir. Unutulmamalıdır ki, yasalarımıza göre pullanmayan sözleşmeler yasal olarak mahkemelerimizde kullanılamaz. Her bir sözleşme 2,500.- USD Damga pulu gerektirmektedir. 50 sözleşme için hükümetimizin 175,000.- (Yüz Yetmiş Beş Bin Amerikan Doları) pul parasını almadığını bilmekteyiz. Aynı zamanda yaşanan gecikmeden dolayı bu pul paraları şu an için 525,000.- Amerikan dolarına çıkmıştır. Hükümetimizin bu paraya ihtiyacı olduğundan eminim, veya eski sistemi devam ettirerek yeni bir yasa çıkararak pul yasasını iptal edebilir. Bu konuda Zeren Mungan’ın açıklamasını beklemekteyiz.