Anlaşılan birileri düğmeye bastı…

Hem de kararlı bir şekilde!

Bu kez her kafadan ayrı değil aynı ses çıkıyor…

Tatar illa ki UBP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacak!

Olmazsa olmazmış onlar için…

Hatta bazı UBP’li dostlar diyor ki;

UBP’de gelenekler böyle!

Geleneklere uymak zorunluluğu varmış…

Bunun için Tatar da bundan kaçamazmış!

Sanki bir operasyon başlatıldı parti içinde…

Acaba diyoruz, Tatar’ı Saray’a gönderip partiye yeni bir şekil mi verilmek isteniyor diye geçiyor aklımızdan!

Eğer öyleyse çok kötü…

Çünkü Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi göğüslemesi çok da kolay değil!

Onun seçim kaybedip, partinin başından def etmeyi düşünebilirler mi?

Niye olmasın ki…

Tatar’ın hem genel başkanlığını hem de Başbakanlığını istemeyen o kadar çok kişi var ki!

Şu anda önünde el pençe divan duruyorlar ama…

Arkasından öyle değil işte!

Gitse de kurtulsak modunda olan o kadar çok kişi var ki…

Siyasetin gözü kör olsun işte!

Tatar bu konuda başından beri açık ve net oldu, parmağının ardına saklanmadı…

Yaptığı o tüm köy gezileri Cumhurbaşkanlığı için değil önce genel başkan sonra da Başbakan olmak içindi!

Gayet de başarılı oldu…

Zaten yine söylüyor, hedefinin Cumhurbaşkanlığı olmadığını!

Gönlü de yoksa bu zorlama neden?

Gelenek söylemleri bize göre çok samimi değil…

Bunlar ileride hep ortaya çıkacaktır elbet!

Biraz rahat bırakın kendini…

Hükümet olmadan çok sözler verdi vatandaşa da partiliye de!

Ekonomiden çok iyi anladığını söyledi…

Türkiye ile ilişkilerin mükemmel olma sözü verdi!

Onun şimdi en çok ihtiyacı olan biraz sakinlik…

Zaman istiyor işte!

Verilen sözleri tutar ya da tutamaz, bu şansın sağlanması gerek kendine…

Birazcık kendi haline bırakın yeter!

Başbakanlık koridorlarını boşaltın bir zahmet…

Gerçekten UBP’nin hükümette başarılı olmasını istiyorsanız, kendi bireysel isteklerinizi bir yana koyuverin!

Ona şans verin ki göstersin kendini…

Başaramazsa zaten kendiliğinden gider, ya da götürülür!

Çünkü artık UBP eski UBP değil…

Koltuğa yapışma devri bitti!

Tek adamlık dönemi ona keza…

Bize göre de Tatar, baskı olsa bile kesinlikle aday olmamalıdır…

Gelenek filan söylemlerine de aldırmasın!

Çünkü bu ülkenin önceliği Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, bu devletin artık adam gibi yönetilmesidir…

Gelen de aynı giden de aynı söylemleri son bulmalıdır!

KKTC’yi biz kurduk biz yaşatacağız diye nutuk atanlar bunu yürekten istiyorsa, önce partilerine değil ülkelerine sahip çıkmalı, bunun için de Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına artık bir son vererek ülkenin gerçek gündemi üzerine yoğunlaşmalıdırlar…

Tatarda bu şansı iyi değerlendirebilirse ne ala!

Zorla güzellikten şimdiye kadar kim karlı çıkmış ki?

Cephanelik ihalesine çıkıldı ama!

O korku dolu savaşı andıran gece…

Patlayan havan mermileri!

Turistlerin ve bölge insanlarının yüreklerinin ağzına geldiği gece eminiz ki hiçbir zaman beleklerden silinmeyecek…

Ardından turizm ve cephane aynı yerde olur mu tartışmaları yaşandı!

O gece aslında çok ama çok ucuz atlatılmıştı…

Hatta devlet erkanı da hep bir ağızdan ‘ders’ alınmalıdır diye açıklamalarda bulundu!

Ama belli ki ders alınmamış…

Niye derseniz;

Yeni bir cephanelik için hiç gecikmeden ihaleye çıkıldı…

Bu iş için devletin cebinden tam 20 Milyon TL çıkacak!

Buraya kadar tamam da…

Cephaneliğin yine aynı bölgeye inşa edileceği yanlıştır, üzücüdür!

Ha keşke dersimizi almış olsaydık…

MERAKLI KÖŞE?

Rekabet Kurulu’nun kararı doğru mu?

Ülke hastane ve sağlık ocaklarında malumunuzdur ciddi boyutta ambulans eksikliği var…

Biraz geç olsa da hükümet 12 ambulans için ihaleye çıktı ama, Rekabet Kurulu’nun bu konuda aldığı karar tartışılmaya başlandı…

İhaleyi kaybeden şirket itiraz etti, Rekabet Kurulu da dikkate aldı!

İkinci gelen şirkete veriliyor bu ihale…

Aradaki fark da müthiş boyutta!

Eğer bu karar uygulanırsa devletin cebinden, ambulans başına tam 12 Bin Euro fazla çıkacak ki bu para tabi ki vatandaşın cebinden çıkmış olacak…

12 ile 2 Bun Euro’yu çarpın ve ona göre son kararınızı verin deriz!

Bu kadar mı zengin bir ülkeyiz biz…

Bu arada itiraz konusunu da umarız Rekabet Kurulu kamuoyuna açıklar!

Olacak gibi değil doğrusu…

Ciklos soruşturması?

Israrla sormaya devam edeceğiz…

4 gencimizin hayatını yitirdiği Ciklos’taki o dehşet yaşanan geceyi ve tabi ki sonrasını!

Soruşturma başlatıldı ama her zaman olduğu gibi bir türlü sonuçlanmadı…

Sonuçlanacak gibi de görülmüyor!

Olan gençlere ve ailelerine olacak hepsi o kadar…

Devlete zarar verilmemesini isteyenler!

Şu anda devletin tepesindeki en önemli makamlarda siz varsınız…

Devletin saygınlığının devamından yanaysanız, toplumda büyük infial yaratan bu olayı çözmek zorunluluğunuz var!

250 TL verenin hiç mi suçu yok!

Sahte doktor meselesi biz de yeni değil…

Zaten şaşırmadık da!

Şaşırdığımız bir kafede hekimlik yapan sahte bir doktora nasıl olunur da muayene ücreti olarak 250 TL ödenir, aklımız buna yatmıyor işte…

Bu kadar mı saf bir toplum olduk!

Kandırılmak için, kandıranlara kapı açıyoruz?

Bize göre bu olayın ardında sahte doktorluktan öte çok daha bilmediğimiz meseleler vardır…

Bunu da çözmek güvenlik güçlerine düşer!

MESAJ KUTUSU

Sayın Selim ALTINCIK, Rekabet Kurulu’nun aldığı ambulans ihalesinde devletin ne kadar zarara uğrayacağının hesabını yaptınız mı? Lütfen bu kararın gerekçelerini kamuoyuyla paylaşın ki herkes bu komik olayı hep birlikte öğrensin!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, Başbakanlığınız döneminde 101 Evler diye bir sözde efsanenin bakanlar kuruluna geldiğini ama bu konuda bir karar üretilmediğini duyduk. Doğrusu devlete çok da iyi bir teklif verilmiş, niye gizli kapaklı kaldı ki!

Sayın Hasan TAÇOY, Kıb-Tek’de hiç de yasal olmadan bir zata genel müdür muavinliği görevinin verilmesi için yaptığınız baskıların mantıklı bir açıklaması var mı? Bu konuda hükümet ortağınızla ters de düşmüşsünüz, hayırdır bu kadar ısrar niye!

Sayın Serhat AKPINAR, önce İsrail ile işbirliği yapacağınızı açıkladınız son olarak da Filistin dayanışması açıklaması geldi. Bir yerde bir hata var ama biz de anlamış değiliz. Umarız çok kritik bir hata yaparak zor durumlara düşmezsiniz, bizden uyarması!

Sayın Erdal ONURHAN, Kıb-Tek yönetim kuruluna sizi atayanlar şimdi de bazı yasal olmayan kararların altına imza atmanızı istemeye başlamışlar. Siz de dik durunca çok yakında ayağınızın altına bir sabun parçası koyarlarsa şaşırmayın olur mu?

Sayın Mustafa AKINCI, yargıyı ve adaleti çok önemseyen bir başkan olarak ha keşke şu 80 Bin TL’lik açılış masraflarını örtülüden ödeseydiniz de ülkedeki gelenekler bozulmasaydı. Bu arada seçimler yaklaşırken rakipler örtü meselesini fazlasıyla önünüze getirecekler, hazırlıklı olun deriz!

Sayın Bülent ÇIRAKLI, hem KKTC’den hem de Ankara’dan bazı denetçilerin başında bulunduğunuz kurumu sıkı takibe aldıklarını biliyor muydunuz? Yaz mevsimi geçti ama büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde sizi epey terletecekler, hazırlıklı olun!

Sayın Erhan ARIKLI, bir parti ve başkanı olarak bir ilki gerçekleştirdiğiniz ve sorunları ilk ağızdan dinlemek için Yüksek Mahkeme Başkanını makamında ziyaret ettiniz! Bu girişimleriniz devam ederse siyasette güzel günler sizi bekliyor demektir!

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, belediyelerin sayısının düşürülmesi konusunda yerden göğe kadar haklısınız da acaba bizim siyasilerin böyle bir karar üreteceğini düşünür müydünüz? Bölge insanlarının öfkesinin oylara yansıyacağını da düşünmek gerek değil mi?

Sayın Kamil DİREL, Kıb-Tek’de size ana sütü gibi helal olan genel müdür muavinliği görevi perde gerisindeki bir takım tezgahlar nedeniyle başka birimse verilmek isteniyor. Acaba diyoruz biraz sesinizi yükseltseniz de hareket olsa fena mı olurdu yani!