Kadına yönelik şiddet ile ilgili gerçekleştirilecek çalışmaları erkeklerden kurulu bir ekip yapıyor.

Düşünsenize: Polis Genel Müdürü erkek. Çalışma Bakanı erkek. Başbakan erkek. Cumhurbaşkanı erkek. Belediye Başkanı erkek. Ve bunlar oturup kadın sorunlarına dair ahkam keserek kararlar alıyorlar.

Aldıkları kararları da protokoller ile ölümsüzleştiriyorlar. Sanki dersiniz toplumsal cinsiyet eşitliği adına gerçekleştirilecek çalışmalar için imzalanacak protokol bir tablo da imzalayıp sadece duvara asıp trene bakar gibi bakmak için çalışılıyor!

Ama hangi kadın örgütünün nasıl bir çalışması temel alınarak, hangi istatistiki verilere sahip olarak bu çalışmaları yaptıklarını asla bilmeyeceğiz. Dahası bugünlerde Başbakanımız olan Ersan Saner’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu zamanlarda düzenlenen Kadına Yönelik Şiddet Çalıştayı’nın sonuçları dahi konuşulup tartışılmamışken, o günlerde Çalışa Bakanlığı’nın girişimleri ile hayata geçirilen Panik Butonu dahi sürdürülmemişken biz bu erkeklerin oturup gösteriş yaparak kendilerini popülerleşitirip kadınları ataerkil bir anlayışla “koruduklarını” ilan etmelerine daha fazla tahammül etmek istemiyoruz.

***

Dün 8 Mart idi.

Cahilce yapılan kutlamalar ve çalışma yaşamındaki kadın profilimizin hiçbir şekilde güvenilir olarak tespit edilmediği bir ortamda şükürler olsun ki pandemi nedeniyle toplu eğlenceler yasaklanmıştı da bu yüzlerce kadının eşit işe eşit ücret ve eşdeğerdeki işe eşit ücret arayışı sebebiyle yakıldıkları anlamlı gün her seneki kadar anlamsızlaştırılamadı.

***

Bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairemizvar. Belki bilmiyorsunuz. Bu bilmediğiniz ve adeta gizlenen dairede, birtakım istihdamlar da var. Tabi ki kadrolu değil!

Şu anda Sosyal Hizmetler Dairesi ile ciddi bir yetki ve alan karmaşası içinde çalışmaya çalışsalarda işlevsiz bir şekilde bekletiliyorlar aslında. Oysa çağdaş ve hakikaten eşitliğin anlam ve önemini kavrayabilmiş ülkelerde yer alan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adına çalışan odak n0oktaları, kurumlar ve7veya daireler istatistiki verilere sahip olup bu anlamdaki politikanın geliştirilmesi, yasa çalışmalarının düzenlenmesi, devletin eşitlik ve toplumsal cinsiyet adına eksik olduğu alanlarda kendisini tamamlaması denetlemesi adına katkılar koyarak dezavantajlı cinsiyetlerin eşitliğe erişinceye kadar gereklilikler hakkında politika üreterektakibini yapıyorlar.

Elbette gerçekten gelişmeye arzu duyan ve eğimi olan ülkelerin bir plan yaptıklarında bunu gerçekten uygulamayı amaçladıklarını bildiklerinden bizdeki gibi laf ola torba dola ve devamı getirilmeyen çalışmalar da yapmıyorlar.

Sonuç onlarda adım adım ilerleme bizde ise çok laf az icraat sıfır ilerleme.

***

Evet beyler! Kadına yönelik ayrımcılık ile ilgili olarak o kadar çok laflar ettiniz ki kabineye bin bir şaibe ile lütfedip bir kadın bakan atadınız ve bundan dolayı duyarlı olduğunuzu mu düşüneceğimiz zannediyorsunuz?

İşveren olarak çalışanlar, yatırımcılar, aile işletmeleri ve daha fazlası ataerkil kontrolü sürdürerek kadınlar gününü çiçek böcek günü olarak kutladığınızda duyarlı mı oluyorsunuz?

Belediyeler!

Kadına, haneye en faza dokunma şansı olan kurular… Beyanat vererek eşitlik de olmaz toplumsal cinsiyet eşitliği duyarlılığı da…

Ve işte son:

İki yüzlülükle hareket edilen hiçbir alanda, bilinçsizlik ve kişisel hırslarla yürüdüğünüz erkek egemen iktidarlarınız peşinde varılabilecek nokta budur.

En azından konuşmasaydınız/sussaydınız demekten başka hiçbir söyleyecek sözüm yok size…

Dr. Çiğdem DÜRÜST