31 Ağustos gelmeden başlar ürperti.

Sanki ölüme havalenin korku tüneli gibi.

Beklersin.

Bekleye, bekleye bir daha solar goncalar.

Eller karıncalanır, derin derin nefesler alınır.

Gelir, çatar o melun o 31 Ağustos.

“Gelse ve gitse artık” demek mi lazım bilemezsin.

Koparsalar bu sayfayı tarihten diye düşünürsün.

Yine olmaz.

Hükmedemiyorsun işte.

Hiçbirşeye hükmedemiyorsun aslında.

Ne yazgıya.

Ne kısmete.

Ne de mateme.

*****

Beklersin bir Puhu kuşu misali.

Göç edemeden, kaçamadan, terk edemeden.

Çakılırsın, bileğine zincir bağlıymışcasına.

Zaman geçer silindir gibi üzerinden.

Sadece seyredersin, kendi suretine bir yabancı gibi.

Gözünün feri söner.

Omzun yerçekimine yenik düşer.

Saçının akı çoğalır.

Alnın çizgisi derinleşir.

Sen mağlup olurken zamana, acı dimdiktir karşında.

Alay edercesine, zıpkın gibi girer kanına.

Zamana diklenmek için bir gayret daha dersin.

Kokusunu unutmamak için.

Sesinin tınısını hatırlayabilmek için.

Ama nafiledir, biçareliktir sadece.

Elde sadece hüzündür kalan.

Bir de rüyalar ve hatıralar.

*****

Elbette yaşıyoruz Asya.

Sevmeye de devam ediyoruz.

Mutlu oluyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz da.

Ama ne acı ki herşey hala bıraktığın gibi.

Hala insanlar kötü Asya.

Hala zalimlikler diz boyu.

Düzen de hala kötü Asya.

Seni bizden alıp götüren düzen.

Hala adil değil.

Hala adalet sevilmiyor.

Hala doğru seçilemiyor.

Hala kimseler kendini sevmiyor.

*****

Ama beklemeye devam edeceğiz Asya.

Umut etmeye ve ölmemeye.

Bir Puhu kuşu gibi.

Zaman, senin özlemine ilaç olamasa da.

Doğruların düzen olduğu.

Kötülerin cesur olamadığı.

İhanetin, kendi sahibini topuğundan vurduğu,

Muhterisin, hak bulamadığı bir dünya için.

Umut etmeye devam edeceğiz Asya’m.

*Güzeller güzeli Asya’mı büyük bir hasret ve özlemle anıyorum. Huzurda uyu dayıcığım.