Türkiye kanallarını muhakkak izliyorsunuzdur…

Orada elektriğe yüzde 127 zam yapıldı sadece!

En azından toplumsal bir tepki var…

Millet artık sivil itaatsizlik eylemleri yapıyor!

Faturalar yakılıyor, yırtılıyor…

Çok büyük ihtimalle de eylemler başarılı olacak ve fiyatlar aşağıya çekilecek!

Bizim aklımız fikrimiz ise burada…

Kurum gün sayıyor artık zam yapmak için!

Zamanı da aslında belli…

Yeni hükümet kurulur kurulmaz yüzde 300’e varan zamlarla yüzleşeceğiz!

Tam da sonun başlangıcı gibi bir şey bu bizim için…

Sonra dolaylı zamlar başlayacak!

Belimiz tamamen kırılacak…

Maaşlı zamlar zaten eridi!

İnsanlar zamlı aldıkları için pişman edildi…

Türkiye’de tepki var da!

Bizde niye yok asıl mesele burada…

Muhalefet, sivil toplum hatta vatandaşlar bile uyuyor!

Kimsenin sesi sedası çıkmıyor…

Sahi hükümetin küçük ortağı olacak olan partiler ne yapacak?

Kuzu gibi kabul mü edecekler…

Dakka bir gol bir olacak tınları çıkmayacak!

Tarihin en büyük zamlarına hazırlanalım…

Altta kalanın canı yanacak!

Geçenlerde 4 Şubat Kanser günüydü…

Bildiğimiz, duyduğumuz tek şey Onkoloji Hastanesi’nde müzik dinletisi yapıldı!

Ve gün unutuldu gitti…

Ta ki bir yıl sonrasına kadar!

Sahi acaba kaç kişi o binanın üst katlarını gezdi, ziyaret etti…

Hele siyasilerden var mı böyle bir ziyaret!

Topluca kemoterapi alanlar, minicik yatılı çocuk hastalar…

Hiç gidip gördünüz mü onları?

Devlet erkanına sesleniyoruz tabi ki?

Hele de şu Kumyalı’da cenaze törenine koşanlar…

Ailelerinde hiç kanserli hasta var mı?

Ne çektiklerini biliyorlar mı?

Büyük özveri ile çalışan bir avuç sağlık çalışanlarının sorunlarını hiç dinlediler mi?

Ya da kanser ilaçları geç gelince çekilen sıkıntıyı?

Bizim siyasilerin cenaze katılımları Türkiye basınına kadar düştü…

Haberlerde şu başlıklar atılmıştı;

Cenazeye sürpriz isimler katıldı…

Doğrusu çok güldük buna!

Bizde gelenek ama orada sürpriz sayılıyor…

Hele de bir gelip görseler burada yaşanan kucaklaşmaları!

İnanın tefe tutarlar bizi…

Bu arada duygusal yorumlar ve yazılmaya başlandı…

Mafya olsun bizim olsun!

Mafyaysa mafya…

Ne varmış bunda!

Dışarıdan gelirse kaka, bizde olursa makbul…

İnanılmaz düşüncelerdir bunlar!

Bunu söyleyenler mafyanın ne demek olduğunu, ne iş yaptığını, kimlere hizmet ettiğini bilmiyorlar demek…

Aksine dışarıdan da gelmesin bizde de olmasın!

Aynı suçları işleyenlerin ayrı kefelere konulduğu nerde duyulmuş, görülmüş ki…

Bu arada mafya bir kere doğdu mu bir daha iflah olmaz!

Ölenler ölür ama karanlık işler devam eder…

Kişiler gider yenileri gelir!

Kim olursa olsun, hiç birinin bu ülke insanını zerre faydası dokunmaz…

Ama kendilerini böyle kamufle ederler!

Geçenlerde bir mekanda hanımla oturuyoruz…

Garson Kırgız çıktı!

Sempatik bir çocuktu sohbet ettik…

5 Sene önce Bişkek’ten gelmiş, sonra nişanlısını da getirmiş!

İşler nasıl diye soruncu suratı aşağıya indi…

Bitti abi burası artık dedi!

Dönme vakti gelmiş, hazırlık yapıyorlarmış…

Şartlar açısından Bişkek artık daha elverişli diye kendinden emin konuşuyor!

Ailesinin at çiftliği varmış, orada nişanlısı ile birlikte çalışacaklarmış…

Kımız artık çok daha para ediyormuş!

Burada kazandığının en az iki katı kazanacağına inanıyor…

Git dedim, hem de hiç gecikmeden git diye vurguladım!

Sahi gazeteler artık 10 TL oldu kimsenin haberi var mı?

Umurunda olanlar el kaldırsın…

İşletmeler çok da haklı olarak giderler iki katından fazlaya çıkınca onlar da zam yapmak zorunda kaldılar…

Kurtarır mı tabi ki kurtarmaz!

Son bin umut işte…

Zaten tirajlar hayli düşmüştü şimdi gazete hiç satılmayacak!

İnternet gazeteleri de daha fazla rağbet görecek…

İşlerini adam gibi yapsalar sıkıntı yok da!

Bir çoğunun neye ve kime hizmet ettiği bile belli değil…

Tam bir tetikçi ordusu yetişiyor bizim sektörde!

Bizim siyasiler gazete okuyor mu çok zannetmem…

Zaten hepsini elinde birden fazla telefon!

O siteden diğer siteye gezip duruyorlardır…

Peki yazılı basının içinde bulunduğu durumu hiç düşünüyorlar mı?

Yakında bir kaçının daha batıp kapatacağını…

Meslektaşlarımızın işsiz güçsüz kalacağını!

Biriniz olsun aklından geçen, kendine dert edinen var mı?