Yurtta kalmanın faydaları ve bana sağladığı yararlar üzerinde duracağım bu yazımda.
Tabii yurtta kalma derken kastım ülkede kalma değil, öğrenci yurdunda kalmadır. Yazımda bunun yararlarına değineceğim.
İnsanın kendi ülkesinde kalması ve yaşaması da ayrı bir güzelliktir. Kendi ülkemizin kıymetini kısa sürelerle yabancı ülkelere gittiğimizde daha iyi anlarız.
İlkokulu Üçşehitler (Goşşi) köyünde okudum. Orta okul için Larnaka’daki Bekirpaşa Orta okuluna gittim. 1963 yılında Rumların Türklere karşı giriştikleri silahlı saldırılar nedeniyle Larnaka’nın Türk semtinin dışında Rum bölgesinde bulunan Bekirpaşa Orta okulu Larnaka’nın Türk semtine taşındı.
Orta okulu bitirdikten sonra liseyi Lefkoşa’da Türk lisesinde okumayı tercih ettim.
Rum Yönetimi, Türklerin bulunduğu büyük yerleşim yerlerinin giriş ve çıkışlarını çoğu kez kontrol etmekte idi. Özellikle Lefkoşa’nın girişine barikatlar koyarak her aracı ve de her insanı keyfi bir şekilde yoklamadan Türk kesimine bırakmazlardı. Keyfi yoklama derken sabah 08.00’de barikata gelen bir otobüsü en az 2-3 saat bekletmekte ve ondan sonra geçişine izin vermekte idiler.
Karpuz yüklü kamyonları mesela, tüm ürünü araçtan boşalttırıp iş ola kontrol ve yoklama yapan Rum polisi Türklere bir nevi eziyet etmekte idi. Geçişlerini engelledikleri araçları kontrol edecek bahanesi ile ve de kontrol etmeden saatlerce barikatta bekletmekte idiler.
Köyüm Üçşehitler’den Lefkoşa’ya 17 mil mesafe vardı. En fazla bir saatte Lefkoşa’ya gelebilirdik. Ama Rumların barikat engeli nedeniyle her gün okula vaktinde gidilemeyeceğinden mecburen lise eğitimim süresince Lefkoşa’da yurtta kalmam gerekti.
Lefkoşa’da bu gün Türk Lisesi olarak kullanılan kırmızı blok binalar 1965 yılında iki bloğu Türk lisesinin eğitim verdiği sınıflardı. Doğudaki son blok ise öğrenci yurdu olarak kullanılırdı.
Yurtta kalacak öğrenciler demir karyolaları ile şiltelerini okul açılmadan getirerek normalde sınıf olan odalara yurt yönetiminin izin ve direktifleri ile koyarlardı.
1965-68 lise dönemimde Lefkoşa Türk Lisesinin yurdunda kaldım. Benim gibi uzaktan gelen diğer öğrencilerle de aynı mekanı paylaştık. Hüseyin Öztoprak, Abdullah Öztoprak , Ural Özer, Kemal Sunar, Kemal Yürükoğulları, Hüseyin Elmas, Özcan Özçobanoğlu, İbrahim İpciler , Yakup Kırmızı yurtta birlikte kaldığım bugün ülkede bilinen isimlerden bazılarıdır.
Yurt hocalarımız ise Sami Tecen ile Altan Beyzade idi.
Öğrenci yurdunda kalmanın en önemli avantajı bir disiplin içinde olmaktır. Okul çıkışı yurtta öğle yemeği yenirdi. Öğleden sonra ise mecburi ders çalışma saati vardı. Bu süre en az iki saatti.
Akşam yemeğinden sonra yine mecburi ders çalışma vardı. Orda da en az iki saat mecburi çalışma vardı.
İlk günler ne yaparım bu saatlerde diye düşünürsünüz ama hocalar devamlı etrafta oldukları için sessiz olmak zorundasınız. Bir süre sonra da dersleri bir bir gözden geçirme ve bilmediğiniz veya tam anlamadığınız yerleri öğrenme gayretine girersiniz.
Lisede öğrenci yurdunda kalma bana günlük çalışma alışkanlığı kazandırdı. Bu günlük çalışma düzenini üniversite hayatımda da aynı şekilde sürdürdüm ve neticesini başarı olarak gördüm.
Öğrenci yurdundaki bu düzenin faydası yanında uzak köylerden gelen ve bizim gibi yurtta kalan bir çok arkadaşım oldu.
Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi-Basın Yayın Yüksek okuluna devam ederken de üniversite eğitimi için Ankara’da bulunan Kıbrıslı öğrencilerin Aşağı Ayrancı’daki erkek öğrenci yurdunda kaldım. Üniversite eğitimim süresinde 1969-1973 yılları arasında söz konusu yurtta kaldım. Burada da Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerinden gelen bir çok arkadaşım oldu.
Yurtta kalmanın ve düzenli çalışmanın olumlu neticelerini eğitimimde başarı olarak gördüm.