Hayat normalmiş!

Nereden mi anladım? Şaşırmayın ama evvelsi gün yağan şiddetli Mayıs yağmurundan…

Şaşırmayın canım…

Covid-19 var diye yağmur bize acımayacaktı ya!

2 aylık bu gariban sürecimizde kendiliğinden ne alt yapımız oluşacaktı ne de bir şeyler yoluna girecekti!

Doğrusunu isterseniz, beledi hizmetler de genel hizmetler de bir nevi rahat etmişlerdi. Politikacılar Covid-19’dan kaynaklanan acemiliklerinin açıklanabilir olduğunu biliyorlardı. Ne de olsa ilk kez yaşanıyordu böyle bir şey nesillerdir. Modern dünyanın alışık olmadığı böylesi bir süreçte, onların koca koca devletlerden ileri gitmelerini bekleyemezdik değil mi?

Anlayacağınız acemilik çok anlaşılır olacaktı…

***

Kim derdi ki bir Mayıs yağmuru büyüyü bozacak ve her şeyi yeniden bizlere hatırlatacak!

Kim derdi ki normal şartlarda yazı yaşamaya başladığımız şu günlerde selli bir yağmur gelecek ve her şeyin darmadağın olduğu, hatta son iki ayda daha da içinden çıkılamaz bir hal aldığı bir şekle dönüştüğümüzü anımsatacak!

Ve işte gerçekler!

Lefkoşa’dan adanın dört bir yanına kadar gelen haberler, yine şiddetli yağan yağmurun bizlere alt yapımızın darmadağın “düzenlendiğini(!)” ve bu darmadağın düzeninin kokuşmuşluğunun içimize sindiğini anımsattı!

İşte gerçekler!

Gelin görün ki, bu da çare değil ve siyaset alt yapıyı zaten çözememişti. Tıpkı toplum sağlığına dair pek çok politik çözümlemeyi yapamadığı ve yapamayacağı gibi…

Haliyle “Korona ne ki? Dere yataklarının ıslahı, bataklığa dönüşen arsalara yapılan inşaatlar ve dahasını çözmek dururken…

Köprüler yıkıldı, evlere apartmanlara su doldu.

Dereboyu(Lefkoşa)’nda bile işyerlerine sular girdi.

Yollar dereymiş gibi aktı.

Lefkoşa’da Okullar Yolu’ndaki Polis Genel Müdürlüğü önü yine itfaiyeye muhtaç kaldı. Birçok yer keza öyle…

Sanayi Bölgeleri, mahalleler, evler, apartmanlar, tarım alanları, çiftlikler sulara gömüldü.

Lakin iyi haber: Can kaybı olmadı!

Bu noktada şuna şükretmeliyiz: “Canımızı koruduk!”

Kimden ya da neyden diye sormayın, yoksa bugüne kadar görevini layıkıyla yapmayanlardan dersek ortalık karışabilir…

***

Bunları ne kadar da normalleştirerek anlatıyoruz öyle değil mi?

Elektrik kesintileri ile internet bağlantısı sorunu gibi ayrıntılara değinmeli miyim dersiniz?

Çünkü hava bulutlarla kaplanınca teknoloji bizden uzaklaşıyor. Azıcık yağmur serpiştirirken yavaş yavaş dünyadan kopmaya başlıyoruz. Eğer yağmur şiddetlenir, bir de dolu serpiştirirse eyvahlar olsun!

Benim özel bir mobil ağla yaptığım görüşmem kesildi ve yaklaşık 6 dakika bağlantıyı yeniden kurmak mümkün olmadı…

Normal şeyler bunlar. Daha fazla ücret ödemeliyim ki bu aksaklıklar giderilebilsin cevabını alabilirim müşteri hizmetlerini arayarak sorgulayacak olsam belki de… Bir bu kaldı duymadığımız tüketiciler olarak. Bu da çok uzak gibi görünmüyor gözüme…

***

Gülümsemek de gerekir bazı zamanlarda. Bazı gülümsemelerde trajik bir eda vardır ya hani. Acıyarak bir gülümsemedir yüzlerde beliren tebessüm.

İşte bizimkisi tam olarak bu!

Hiç heveslenmemeliyiz o vakit!

Daha doğal koşullara uyum sağlayamamışız ki, hangi kültürel/siyasal/ekonomik… ilerlemeden bahsedelim biz?

***

Belki bir ders olacak bu süreç!

Hayali bile güzel: Belki de halk, bizler, demokratik gücümüzün farkına varacağız!

Ne istediğimizi ve neyi nasıl alacağımızın yolunun torpil, partizanlık, etik dışılık hatta ahlaksızlıkla olmayacağını; vahşi ve saldırgan halk düşmanlarının karşısına hoşgörü ve adalet ile, hukuk ile geçebileceğimizin öğrenildiği bir düzenin farkına varacağız.

Belki şehirlerimizdeki yaşam alanlarımızı inşa ederken önceliğin halk ve toplum güvenliği olduğunu anlayacak; rüşvetle, çıkara dayalı başka türden ilişkilerle ileriye taşımayacağız.

Belki vergisini veren, gerçek anlamda devletin yükümlülüklerini yerine getirdiği bir düzende hizmet sunması gerektiğini öğrenecek…

Kimbilir…

***

Ne kadar öğrenebildiğimiz de bu sürecin bize armağanı olabilecek.

İzleyelim, görelim…

Akıllı mıyız, kurnaz mı?

Yoksa aklını kullanmaktan aciz bir toplum olma yolunda hızla gerilemekte miyiz?

Dr. Çiğdem DÜRÜST