Hepimiz, demokrasi denilerek diktatörlüklerin tahkim edildiği, barış denilerek savaşların çıkarıldığı, özgürlük denilerek tutsaklıkların ve bağımlılıkların var edildiği sağlık denilerek hastalıkların üretildiği, eğitim denilerek cehaletin yaygınlaştırıldığı bir dünyayı gözlemliyoruz.

Ülkemizde son zamanlarda öyle bir algı yaratılıyor ki sankide yeni Cumhurbaşkanlığı konutunun yapım parası KKTC bütçesinden ayrılmış.

Aslıda bu para bir hibe.Yani Hediye…Cumhurbaşkanlığı konutunun artık ihtiyacı karşılamadığı çalışma mekanlarının hizmet etmede yetersiz kaldığı hatta bazı bölümlerin bina statiği açısından ciddi tehlike yarattığı düşünüldüğünde anlamlı bir yardım…

Yapılması düşünülen yeni Devlet Hastahanesi ,On yıllardır çeşitli hükümetler döneminde yapılan yol projeleri,Pandemi Hastahanesi ,suyun Türkiyeden borularla getirilmesi gibi ….

Bu hibede daha önce birçoğunda olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti tarafından KKTC ‘ne geri ödemesiz veriliyor.Proje İçerisinde Cumhurbaşkanlığı konutu , yeni meclis binası ,spor ve yeşil alanlar ile çeşitli kültürel, idari, sosyal mekanlarında bulunacağı bir yerleşke projesini kapsıyor.

‘’Bu külliyeyi size yaptırmayacağız’’ diyen bir kesim tamda seçim öncesi bunu seçim söylemlerine katmışlar.Medyada bol bol boy gösteriyorlar. Slogan gibi sürekli tekrar ediyorlar.Söylemlerine ekledikleri belli başlı kelimelerle algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Açıkçası çokta iyi niyetli olmadıklarını düşünüyorum.Yoksa Kıbrıslı Türklere hediye olarak verilen bir şeyi neden dillerine dolasınlar.

İşin daha da enterasan tarafı bu kesimler Türkiyeden çeşitli zamanlarda verilen hibeleride alıp kullanan, hibe projelerinde kurdele kesen kesimler…

Barışı eşitliği hakkı adaleti insan sevgisini slogalarında eksik etmeyen bu grupların daha çok sol kesimlere ait olduğunu görünce insan ister istemez dahada üzüntü duyuyor. Ne yazık ki ideolojik değerlerine ters birleştiricilikten uzak ve aslında bir öç alma duygusu ile hareket ediyorlar.

Türkiyeden borularla getirilen su ,Pandemi Hastahanesinin yapımında da buna benzer durumları yaşadık. Su gelmesin diyenler.Hastahane ilk yağmurlarda sel suları altında kalacak diyenler vardı….

Rahmetli Turgut Özalın; "Eğer bütün solcular projeyi engellemek için yaygara yapıyorsa hiç kimseyi dinlemem, o projeyi aynen yapar ve bitiririm. Çünkü o proje memleket için hayırlara vesiledir."sözünü haklı çıkaran günlerden geçiyoruz.

KKTC devletinde önemli görevlerde bulunmuş fakat bu yapılacak olanın tapusunun bir şahsa verilmeyecek olduğunu bilmesine rağmen ‘’ Silihtarın ağasına şimdiki bu bina bile çok ‘’diyenler olduğunuda görünce insanın pes diyesi geliyor.

Bu çevrelere bazılarının dediği gibi 5.kol, Federasyoncu gibi tanımlamalar getirmeyeceğim, içlerinde sevdiğim saydığım arkadaşlar var ama belli ki bazı durumlardan dolayı etkilenmişler ,sağlıklı düşünemiyorlar…..Duyguları akıllarını gölgelemiş.

Şimdi bunla ilgili konumuza gelelim bunun yapılmasından murat edilenin ne olduğuna;

Öyle ya siyasetin çirkin güzü bir tane değil.Onlarca yolu mevcut.

Ve manipülasyonda onlardan biri.

Manipülasyon en kısa haliyle duygularınızı, zaaflarınızı ve inandığınız değerleri hedef alarak bakış açınızı değiştirmeye ve gerçeği şekillendirmeye yönelik sergilenen eylemlerin genel adıdır.

Karşındakine istediğini yaptırabilme sanatıdır.

İkna, hile, yalan, göz boyama, hedef şaşırtma, yüceltme, çamur atma, duygu sömürüsü, inandırma, kamuoyu oluşturma, kendi haline bırakma gibi de teknikleri vardır.

Fakat işin içine bir de psikolojik teknikler girer ki, bunu fark edemezsiniz bile...

Günümüz medyası, eğer bir konu üzerinde ansızın durmaya ve konuyu sık gündeme getirmeye başlamışsa muhtemel bir algı yönetimi süreciyle karşı karşıya kaldığınızı düşünmenizi öneririm. Büyük ihtimalle, size bir şey satılacaktır.

Şu sorunun cevabı aslında ne demek istediğimi anlatacak nitelikte ;

Trafik kazasında ölenler mi, Yoksa felç sonucu ölenler mi daha fazladır ?

Çoğumuzun vereceği cevap trafik kazası olur öyle değil mi ?

Bu doğaldır da çünkü medya felç sonucu ölenleri değil trafik kazası sonucu ölenleri haber yapar. (Sürekli Tekrar) Hemen sorunun cevabını verelim felç sonucu ölenlerin sayısı trafik kazası sonucu ölenlerin sayısının tam 40 katıdır.

Tekrarda, algı yönetiminin başlandığına ilişkin önemli bir işaret olarak görülmelidir. Bu işareti aldığınızda ilk kural olan “amacın gizlenmesi” kuralını hatırlayıp, “niçin?” sorusuna cevap aramalıyız.

Söylemlere eklenen küçük bir kavramın halkın kararlarını nasıl etkilediğine ilişkin çarpıcı bir araştırmada Amerika’da yapılmış.

Çalışmada “komünist” kelimesinin Amerikalıların “hayati bir konuda” kararlarını nasıl etkilediği araştırmışlar. Bilindiği gibi bu kelime Amerikan kamuoyunda uzun yıllar yapılan propagandanın etkisiyle “tehlike” olarak kodlanmıştır. Çalışmada katılımcılara, Amerika’nın bir savaşa müdahale edip etmemesine yönelik fikirleri sorulmuştur. Ancak bu soru, iki farklı şekilde düzenlenmiştir.

Birinci soru: “Eğer dünyanın bir başka bölgesinde Vietnam sorununa benzer bir durum ortaya çıkarsa size göre ABD oraya asker göndermeli midir, yoksa göndermemeli midir?” şeklinde yöneltilirken, ikinci soru: “Eğer dünyanın bir başka bölgesinde Vietnam sorununa benzer bir durum ortaya çıkarsa size göre ABD komünist işgalini önlemek için oraya asker göndermeli midir, yoksa göndermemeli midir?” şeklinde düzenlenmiştir.

İlk soruya “asker göndermelidir” diyenlerin oranı %18,3 iken, ikinci soruya “asker göndermelidir” diyenlerin oranı %33, 2 olmuştur.

Gördüğünüz gibi soruya eklenen küçük bir kelime, “komünist” kelimesi,“ evet” cevabını neredeyse %100 arttırmıştır.

Bugünlerde bizde de yapılanlar bunlarla benzerlik gösterir nitelikte .Söylemler İçerisine külliye kelimesi eklendiği anda toplumda büyük bir tepki oluşuyor.Çünkü uzun zamandır farklı çevrelerce yapılan propaganda ile külliye kelimesi bir tehlike olarak kodlanmış.Halbuki yerleşke dendiğinde ayni tepki yok……

“Henry Kissinger’a atfedilen “Bir şeyin gerçek olması pek o kadar önemli değildir; fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir.” sözü bir bakıma içinde yaşadığımız bugünleride özetlemektedir.

Bir haberde neyin öne çıkarılacağı, hangi hususun vurgulanıp manşete taşınacağı, hangi bilginin önemsizleştirileceği dikkatle hesaplanmaktadır.

Avrupa Birliği KKTC ‘ne İçerisinde idari ,sosyal ,kültürel ve sportif etkinliklerin düzenleneceği mekanlarında yer aldığı ,yeşil bina konsepti ile inşaa edilecek bir yerleşke yapılması için hibe veriyor…..diyen bir haber muhtemelen şimdi yüksek perdeden size külliye yaptırmayacağız diyenler başta olmak üzere birçok kesim tarafından memnuniyetle karşılanacak arkasından AB’ne methiyeler düzülecektir.

Pazarlama uzmanları iyi bir pazarlamanın sırrının duyguları harekete geçirmekte olduğunu belirtiyor. Çünkü duyguların aklı gölgelediğini ve hatta bilişsel süreçleri bir müddet felç ettiğini biliyorlar.

Halkımız “Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar.” demiş.

Bu söz, Algı yönetmenlerinin doğru söyleyenlere karşı nasıl bir yöntem takip edeceğini anlatıyor.Bir kişinin bile gerçeği söylemesine tahammül edemezler. Çünkü bu diğer kişilerin de uyanmasına sebep olabilir. Diğer bir ifadeyle: Eğer doğruyu söylemeye niyetliysen; yalnız bırakılmaya, itibarsızlaştırılmaya, dışlanmaya, itilip-kakılmaya, horlanıp-küçük düşürülmeye, iftira ve hakarete uğramaya da hazır olmalısın.

Biz yinede konuları karıştıranlara, birileri üzerinden başka birilerini dövmeye çalışanlara ve en önemliside bu türden algı oyunlarına maruz kalanlara doğruları göstermeye devam edeceğiz.

Malcom X’in de söylediği gibi: “Uyanık bir kişi bütün uyuyanları uyandırmaya yeter.”Sizde uyanık olanlardan olun…..