Bu bayramda da gelenek bozulmadı, Bülent Ecevit Rehabilitasyon Merkezi’ndeki ve son ayların ‘’popüler(!)’’ merkezi Kalkanlı Yaşam Evi ziyaretleri yapıldı!

Maksat, yaşlılarımızı ziyaret, onların ihtiyaçlarının tespit edilip giderilmesi, gönüllerinin alınması ise, bir daha bayram ziyaretlerinin ‘’haber’’ niteliğinde medya ile paylaşılmamasını temenni ederek, bu konuyu geçiyorum.

Gelelim konumuza.

Kalkanlı Yaşam Evi’ne.

Ocak 2019’da, dönemin Sağlık Bakanı Dr. Dt. Filiz Besim tarafından açıldı.

Yasalar ve tüzüklerin eksik olmasına rağmen, temelde icraat kaygısıyla ve eksikleriyle açılmış olsa da, Sayın Besim’in alkışladığım ‘’tek’’ icraatı idi.

Çünkü konu yaşlılarımızdı.

Başka bir bakış açısıyla da, herhangi birimizin, zamanı geldiğinde misafiri olma ihtimalinin bulunduğu bir yerin açılması idi…

Açılığından beri, Dr. Şebnem Benar, üst katından bir odayı, sevgili kızı ile ‘’ev’’ edindi. Gecesini gündüzüne katarak, sayıları gittikçe artan, farklı sağlık sorunları da bulunan yaşlılarımıza ‘’insan’’ gibi hekimlik hizmeti veriyor, ‘’insan’’ gibi ‘’şefkat’’ gösteriyor onlara!

Çok değil, daha geçen ay, 11 Temmuz 2019’da, Kıbrıs Postası, Kalkanlı Yaşam Evi’ni manşetine taşıyarak, Yaşam Evi Değil, Devletin ‘’Düşkünler Ambarı’’ diye bir başlık atıverdi!

Bu haberde: ‘’ Her türlü bakım hizmeti vermek üzere tasarlanan ancak, kısıtlı personelle, psikiyatri hastaları ile yaşlıların ortak kullanım alanlarında sürekli birlikte olduğu ve zaman zaman taciz, hatta tecavüz girişimi gibi olayların yaşandığı Kalkanlı Yaşamevi’ni devlet sadece bakıma muhtaç birini göndermek için hatırlıyor.’’ deniliyordu. Hatta daha da ileri gidilerek: ‘’Kalkanlı Yaşamevi’nin en üst katında ise bütün doğru düzgün verilemeyen hizmetlere ek olarak otel hizmeti verilmeye çalışılıyor. Bin TL ile söz konusu odaları kiralayan bazı kişilerin bu odaları kaçamak yapmak için kullandıkları da iddialar arasında...’’ şeklinde iddialar da ortaya atılıyordu.

Bu kan dondurucu haberin yapıldığı gün, Sağlık Bakanı Sayın Dr. Ali Pilli, bir açıklama yaparak, Kalkanlı Yaşam Evi’nin eksikliklerini bildiklerini, gerekenlerin yapılacağını anlatan bir açıklamada bulundu.

Ama olan oldu, iftiralarla dolu bir haber ortaya atılmış oldu!

Ertesi gün, gazeteci Sayın Gökhan Altıner: ‘’ Kalkanlı yaşam evi adeta deliler borsası.’’ , ‘’ Kimse kusura bakmasın ama köpeği bağlasan durmaz dediklerinden.’’, ‘’ Sağlık bakanlığına ait binanın en üst katı hotel olarak ayda bin liraya kiralanıyor, ya da isteyenler gecelik de kiralayabiliyor. Daha da önemlisi bu binanın otel yapılan odalarının gecelik kiralandığı yönünde ciddi iddialar var. Aşk yuvası olarak parası ödenerek kullanıldığı bazı vekiller tarafından da anlatılıyor.’’ gibi ifadelerle dolu bir ‘’eleştiri’’ yazısını kaleme almıştı.

Diğer taraftan, ortaya atılan iddialar karşısında, Sayın Besim, tam anlamıyla ‘’şok’’ içerisinde: "Bir toplum kendi beynine nasıl kurşun sıkar?" diye açıklama yaparak, ortaya atılan iddialara tepkisini dile getirmeye çalışıyordu.

Kalkanlı Yaşam Evi’nin fedakar doktoru Sayın Dr. Şebnem Benar ise, mesleğinin ulviliğine yakışır bir şekilde: ‘’Olanları Allah görüyor.’’ diyerek, yılmayacağını söylemişti telefon konuşmamızda!

Gel gelelim, 10 Temmuz 2019 tarihine!

Sağlık Bakanı Sayın Dr. Ali Pilli, o hadsiz karalamaları yok sayarak, yaşlılarımızla ‘’bayramlaşmak’’ üzere Kalkanlı Yaşam Evi’ne gitti!

Keşke gitmeseydi.

Kalkanlı Yaşam Evi hakkında yapılan, ahlak sınırlarını zorlayan haber ve yorumlar hakkında araştırma başlatıp, sonuçlandırıp, gerekirse yargıya taşıyıp bitirmeden, keşke hiç gitmeseydi oraya!

Bir ülkeyi ayakta tutan temel direklerinden biri, aklı ermeyen ‘’saf’’ çocuklarımız, dünyanın yükünü akıllarında taşımaktan ‘’yorulmuş’’ yaşlılarımızdır.

Bunu algılamak her insana nasip olmaz!

Yaşlılarımıza gerekli bakımın, tedavinin yapılamadığı, hasta olmayan ve hasta olanları için gerekli merkezlerin yetersiz olduğunun çok iyi bilindiği ülkemizde, Kalkanlı Yaşam Evi hakkında; yok aşk yuvasıymış, yok vekiller anlatıyormuş, yok deliler borsası imiş, yok otmuş, yok b.kmuş gibi karalamaların yapılıyor olması, hiç kimseye hiçbir şey kazandırmaz.

Bu gibi yaklaşımlar, sadece ‘’sulu siyaseti’’ siyaset yapmak zanneden, devletten nemalanan zavallıları deşifre etmeye yarar!

Sonra da, tüm bunlar olmamış gibi, karalama kampanyasına dönüştürülen bu yer, Sayın Sağlık Bakanı tarafından ‘’bayram ziyareti durağına’’ dönüştürülürse, siyaset bir de oradan ‘’sulanmış’’ olur!

Sayın Devlet Büyükleri!

Lütfen, ama lütfen!

Yaşlılarımızı, o son yıllarında, ellerinde sımsıkı tuttukları ‘’güzellik kırıntılarından’’ mahrum etmeyelim!

Bir gün herhangi birimizin yolunun oralara düşebileceği bilinci ile, ‘’yapılan sulu siyasetlere alet olarak’’, toplumun umutlarını boğmayalım!