Fibromiyalji sendromu (FMS); yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromu. FMS’nin gelişmiş ülkelerde görülme sıklığı, nüfusun yüzde 3-4’ü civarında olurken; dünya genelindeki erişkinlerde ise görülme sıklığı yüzde 5. Hastaların yüzde 80 civarı kadın. 

Fibromiyalji hastalarının kaslarında, eklemlerinde ve eklem bağlarında ağrı ve tutukluk şikayetleri var. Yaygın ağrı ve hassasiyete, genellikle uyku bozukluğu, yorgunluk ve psikososyal sıkıntı da eşlik eder. 

Fibromiyaljiye yakalananlar, nedenini bilmeden, doktora,  genellikle “her tarafım ağrıyor, sabahleyin dövülmüş gibi yorgun kalkıyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum” diye başvuruyorlar. 

Fibromiyalji hastaları, genelde titiz, mükemmeliyetçi, işlerinde başarılı, anksiyete veya depresyona meyilli, her şeyi kafaya takıp alıngan olabilen hassas kişiler. Bu kişilerin, stresten, mutsuz eden ortamlardan uzak kalmaları,  iyi beslenmeleri,  iyi uyumaları, kaslarını yormayacak hafif bir egzersiz alışkanlığını edinmeleri  ve  zemin hazırlayan hastalıkları  zamanında tedavi ettirmeleri çok önemli.

Fibromiyalji hastalığının teşhis ve tedavisi, romatoloji uzmanları ile fizik tedavi uzmanlarının alanına giriyor. Ancak komplike bir hastalık olduğu için tedavisinde birçok branştan destek alınabilir.

HÜSEYİN ERTUNGA: “EKLEMLERDE VE KASLARDA İLTİHABİ DURUM VE HASAR YOK”

Fibromiyaljiyi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hüseyin Ertunga’yla konuştuk.
TAK muhabirinin fibromiyaljiyle ilgili sorularını da yanıtlayan Ertunga, sıklıkla yumuşak doku romatizması olarak sınıflandırılsa da,  fibromiyaljinin, romatizmal hastalıklarda olduğu gibi eklemlerde ve kaslarda iltihabi durum ve hasar olmadığını kaydetti.

“HASTALARIN ÇOĞUNUN BELİRGİN ORTAK KARAKTERİ VAR”

Hastaların çoğunun belirgin ortak karakterleri olduğunu kaydeden Ertunga, çok  fazla fibromiyalji hastası gördüğü için, daha ilk cümlelerinden, oturup-kalkma şekillerinden, kişisel bakımlarından, bu hastalıktan şüphelendiğini dile getirdi.

“Fibromiyaljik kişilik” diye bir tanım bile olduğunu belirten Ertunga, bu kişilerin genelde titiz, mükemmeliyetçi, işlerinde başarılı, anksiyete veya depresyona meyilli, her şeyi kafaya takıp alıngan olabilen hassas kişiler olduklarını söyledi. Ertunga, aile ilişkilerinin bozuk olması, çocukluktaki istismarlar, iş memnuniyetsizliği, etrafında kronik ağrılı aile bireyi veya arkadaş olmasının, uyku bozukluğu ve yorgunluğun, bu kişilik şeklinin oluşmasında rol oynadığını vurguladı.

Fibromiyaljinin çağın hastalığı olarak nitelendirilebileceğini,  çünkü fibromiyalji sebeplerinin çağın, gelişmişliğin, kompleks yaşamın getirdiği şeyler olduğunu dile getiren Ertunga, “giderek kendimize ve ailemize daha az vakit ayırıyoruz, çevresel baskılar nedeniyle çeşitli yarışlar içerisine giriyoruz, verimsiz olmasına rağmen daha çok çalışıyoruz ve daha kalitesiz uyuyoruz” dedi.

“TEDAVİDE HEKİM HASTA UYUMU ÇOK ÖNEMLİ”

Fibromiyaljinin tedavisinde hekim-hasta uyumunun  çok önemli olduğunu kaydeden Dr. Ertunga, bu hastalıkta  doktorun sadece reçete yazıp tedavi uygulayan değil, adeta hastanın yaşam tarzını, davranış şeklini düzenleyen bir koç gibi de görev yapması gerektiğini belirtti.

Yaygın ağrı olması nedeniyle hassas kişiliklerinin de etkisiyle, hastaların genelde kötü bir hastalığa yakalandıklarını düşündüklerini anlatan Ertunga, öncelikle fibromiyalji hastalığının kötü bir hastalık olmadığı, herhangi bir sakatlık veya fonksiyon bozukluğu yaratmayacağının, hastaya anlayacağı şekilde izah edilmesi gerektiğini kaydetti.

Ertunga, hastalara günlük yaşantılarında işlerini yaparken nelere dikkat etmeleri gerektiği, çalışma ortamlarında ne gibi ergonomik tedbirler alacakları, nasıl bir yastık veya yatak kullanacaklarının aktarılmasının önemini vurguladı.

“TEDAVİDE AKUPUNKTUR, TDCS”

Ertunga, fibromiyaljinin tıbbi tedavisinde başarılı olmak için ilaçlarla birlikte fizik tedavi, akupunktur gibi yöntemlerin de kullanılabileceğini kaydetti. Ertunga, TDCS olarak kısaltılmış ismiyle bilinen çok yeni bir tedavi yöntemi olan, kafa derisine yerleştirilen elektrotlarla beyni elektrik akımıyla uyarma işleminin,  fibromiyaljiyi tedavi başarısını bir adım öne attığını anlattı.

“AĞRI KESİCİLER VE KAS GEVŞETİCİLER FİBROMİYALJİDE GENELDE  ETKİSİZ”

Omurga ve eklemlerin hareketliliğini, kasların uzunluk ve esnekliğini koruyucu, düşük yoğunluklu, aerobik olarak sınıflandırılan, kasları oksijensiz bırakmadan yapılan bir egzersiz alışkanlığının fibromiyalji tedavisinin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Ertunga, ağrı kesici veya kas gevşetici ilaçların genelde fibromiyaljide etkisiz olduğunu kaydetti.

Fibromiyaljide kullanılan esas ilaç gurubunun antidepresanlar gibi merkezi sinir sistemine etki eden ilaçlar olduğunu aktaran Ertunga, antidepresan ilaçların genellikle psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar olduğu için, hastalar tarafından pek kolay kabullenilemediğini, ancak fibromiyalji esas olarak bir merkezi sinir sistemi hassasiyet bozukluğu olduğunu söyledi. Ertunga, bazı kimyasal maddelerin vücutta işlenmesinde bozukluk olduğuna göre, antidepresanların kullanılmasının hastalığın tedavisinde önemli rol oynadığını anlattı.

Bunun hastaya iyice anlatılıp bu tip bir ilacın hastalığın tedavisinde gerekli olduğuna hastanın  ikna edilmesi gerektiğini belirten Ertunga, aksi taktirde hastanın bunu kullanmayacağını kaydetti.

“YOK OLMASI MÜMKÜN DEĞİL, DOĞRU TEDAVİYLE AKTİVİTESİ AZALTILABİLİR”

Fibromiyaljinin tedavi edilip tamamen yok olmasının mümkün  olmadığının altını çizen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hüseyin Ertunga, “Ancak hastalığın ne olduğu iyice anlatılıp doğru tedaviler uygulandığı zaman, hem fibromiyaljinin aktivitesi azalıyor hem de hastanın ağrı eşiği yükseliyor, ağrılı dönemlerin sıklığı seyrekleşiyor. Dolayısıyla merkezi sinir sistemindeki ağrı işleme bozukluğu daha iyi duruma geliyor. Kurallara uyulduğu sürece de bu bozulmuyor” dedi.

“DAHA ÇOK KADINLARDA… ÜLKEMİZDE YAYGINLIĞIN FAZLA OLMASI  ÇOK DOĞAL”

Dr. Ertunga, fibromiyaljinin gelişmiş ülkelerde yaygınlığının nüfusun % 3-4’ü civarında  olduğunu kaydederek, fibromiyalji hastalarının % 80 civarını kadınların oluşturduğunu; en sık genç ve orta yaş gurubunda görüldüğünü anlattı.

KKTC için yapılmış bir çalışma olmadığını ama buradaki yaygınlığın daha yüksek olduğunu düşündüğünü söyleyen Ertunga,  “Mutsuzluk, tatminsizlik, gelecek kaygısı gibi psikolojik faktörlerin bu hastalığı artırdığına göre, bizdeki yaygınlığın daha fazla olması çok doğal” diye konuştu.

“KARDEŞLERİ GİBİ”

Kronik yorgunluk sendromu, spastik kolon, huzursuz bacak sendromu, anksiyete bozuklukları gibi stres bağlantılı hastalıkların, fibromiyaljinin kardeşleri gibi olduğunu ifade eden Ertunga, romatoid artrit, lupus gibi romatizmal hastalıklar, hepatit gibi kronik hastalıklar, bel ve boyun fıtığı veya skolyoz gibi omurganın mekanik bozukluklarının sıklıkla fibromiyaljiye zemin hazırladığını kaydetti. 

SEBEPLER VE TEŞHİS

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hüseyin Ertunga, fibromiyaljide biyo-psiko-sosyal modelden bahsedildiğini söyleyerek, şunları aktardı:

“Kişinin genetik yapısı, kadın cinsiyet, uyku bozukluğu, kas ve iskelet sistemindeki bozukluklar, geçirilmiş bir kaza, kronik enfeksiyon gibi biyolojik faktörler, depresyon, anksiyete, aşırı hassasiyet, titizlik,  sorunlarla baş edememe gibi psikolojik faktörler ve yakın çevremizdeki olumsuzluklar, ailesel sorunlar gibi sosyal faktörler etkileşerek fibromiyaljinin sebepleri olarak ortaya çıkıyor.” 

Hastaların merkezi sinir sistemlerinde ağrıyla ilgili işleyişte ve serotonin gibi bazı biyokimyasal maddelerin düzeyinde bozukluk olduğunu ifade eden Ertunga, dolayısıyla fibromiyalji, bir nevi merkezi sinir sisteminin aşırı hassaslaşma bozukluğu olduğunu dile getirdi.
Fibromiyalji hastalarının çoğu zaman, hastalıkları teşhis edilene kadar, yıllarca gereksiz ve pahalı testlerden geçtiklerini, lüzumsuz ilaçlar kullandıklarını ifade eden Ertunga, teşhisin tamamen hastanın şikayetlerini iyice dinleyip, fiziksel ve psikolojik olarak değerlendirme sonrası muayene yoluyla konduğunu belirtti.

Fibromiyaljiye spesifik bir test olmadığını, kan tahlillerinde herhangi bir bozukluk bulunmadığını söyleyen Ertunga, “Görüntüleme tetkikleri, kan testleri veya tanıda kullandığımız diğer testler, benzer şikayetler yapabilen diğer hastalıkları dışlamak için kullanılıyor. Fibromiyalji hastalarının şikayetleri ağrı, yanma, uyuşma, yorgunluk, bir yerinde güçsüzlük, karın ağrısı, zihin bulanıklığı, puslu görme gibi genel ve birçok hastalıkta olabilecek şikayetler olduğu için, bu hastalığa aşina olan ve bu tür hastalarla uğraşan bir uzmanlık dalından olan bir hekime başvurulması çok önemli” diye konuştu.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı doktorların ağrıyla en çok uğraşan ve aldıkları eğitim gereği çok yönlü değerlendirme yapabilen hekimler olduklarını ifade eden Ertunga,  özellikle kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrıların teşhis ve tedavisinde ilk başvurulacak hekim fizik tedavi doktoru olursa, sonuca giden yolun oldukça kısalabileceğini belirti.

Ertunga, fibromiyaljinin tedavisinde, ilaçlar yanında fizik tedavi, akupunktur ve egzersiz gibi yöntemler de gerekli olduğuna göre, bunların hepsine birden cevap verebilecek hekimin  fizik tedavi doktoru olduğunu dile getirdi.
 
FİBROMİYALJİ HASTALARI NELERE DİKKAT ETMELİ?
 
“Fibromiyalji hastaları nelere dikkat etmeli?” sorusuyla ilgili konuşurken, fibromiyalji hastalarının öncelikle bu hastalığın ne olduğunu, yapılan tedavilerle ne noktaya gelinebileceğini iyice öğrenmesi ve araştırmasının önemine işaret eden Ertunga, basit bir adale veya baş ağrısı yaşadıkları zaman, “of yine mi iyileşemedim, bütün tedavileri boşuna yaptım” endişesine kapılıp stres yapılmaması gerektiğini belirtti.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hüseyin Ertunga, fibromiyalji hastalarının huzurlarını bozacak ortamlardan uzak kalmaları ve kendileriyle ve yakın çevreleriyle barışık olmaya çalışmaları gerektiğini söyledi.

Ertunga, “Farkındaysanız sürekli olarak stres ve moral bozukluğuyla ilgili sebeplere değiniyorum, çünkü fibromiyaljinin esas sebebi merkezi sinir sisteminde ağrıyla ilgili işleyişin bozulması” dedi.

Bunun yanında, iş ve yaşam alanı ergonomisi, ani ısı farklılıklarına maruz kalmama, yoğun iş ve çalışma esnasında küçük molalar vermeyi ihmal etmemenin önemli olduğunu ifade eden Hüseyin Ertunga, mutlaka basit de olsa doğru bir egzersiz türüne vakit ayırma gerektiğini vurguladı.

“ŞİKAYETLERİN AKIŞINA KAPILIP HASTALIĞI DAHA YOĞUN YAŞAMAMAK ÖNEMLİ”

“İnsanların bu hastalığa yakalanmaması için yapabilecekleri şeyler var mıdır, bunlar nelerdir” şeklindeki soruya yanıt verirken ise Ertunga, bu  hastalığa yakalanmak veya yakalanmamak  diye bir şeyin olmadığını kaydetti. Kişilik buna yatkınsa ve hazırlayıcı faktörler varsa uygun ortamı bulduğu zaman hastalığın bir şekilde ortaya çıkacağını söyleyen Ertunga,  ne olduğunu öğrenip bilinçli olmak ve şikayetlerin akışına kapılıp hastalığı daha yoğun yaşayıp hayat kalitesini düşürmemenin önemli olduğunu dile getirdi.

Dr. Ertunga, stresten, mutsuz eden ortamlardan uzak kalmak, iyi beslenmek, iyi uyumak, kasları yormayacak hafif bir egzersiz alışkanlığını edinmek ile birlikte zemin hazırlayan hastalıkları zamanında tedavi ettirmenin de  mutlaka yararlı olacağına işaret etti.

Editör: TE Bilisim