Ada yarımızda çok uzun süredir süren ve bile isteye korunan kaos ortamı, son iki yıldır pandemi etkileriye daha da içinden çıkılmaz oldu. Ekonomik kaygılar, siyasi kaygılar, dar boğaz hayatın etkileri ile içinden çıkılması daha da zor olan günlük yaşam, sıkı sıkıya bizi saran ve gittikçe çemberi daraltan bir ruhsal sıkıntıya itmekte.
* * *
Bu da önce çevremizle başlayan içsel yanlızlığa, daha sonra ev içerisinde gerçekleşen psikolojik baskıya, daha sonra da dışarıya yansıyan şiddete dönmekte. Bu tüm kaygılarla gelen ve bastırılmaya çalışılan hayati devam korkusunun, insanı içten kemirerek anlamlaştırmasının bir sonuçu.
* * *
Bunu daha sık ve daha çaresiz hallerde hissettiğimiz de, evimizin sıcağı soğumaya başlıyor. Dışarının buzlu suları bile bize sıcak geliyor, tüm bu ruhsal halleri yansıdan ise işte bu kötü yönetimlerin, iyimser vaadlerinin, karanlık inkarları yüzünden mahvolan sosyal, ekonomik, kültürel yıkımın bir yansıması.
* * *
Kararan iç dünyamız artık hiç bir ışığın varlığına inanmaz, günün sonunda ise en mutlu çekirdek yapımız olan ailelerimiz, dağılıp tuz buz olur, yıllardır artarak ve de durmadan. Bunun sonucunda hep bir taraftan yarım kalan çocuklar, yine yarım olan hayatlarının içerisin de yarım nesiller yaratıyorlar.
* * *
Bir ülkenin egemenliğini konuşmak isterseniz, onun yapısının ve en temeli Ailenin yerine bakmanız gerekir, eksik yetişen bir nesil, yıkılan aileleri, yıkılan aileler parçalanan sosyal hayatı, parçalanan bir hayat zatan ulaşılamayan bir egemenliğin göstergesidir. Halkları bir arada tutan karşılıklı emektir, emeği ise ayakta tutan devletlerin verdiği değerdir. Emeksiz ne sevgi vardır ne de bir ülke, emeksiz ne siz olursunuz ne biz. Bir birinize sevgi ile sarılın ve yine sizi sevgi ile çıkarsız saracak hükümetler kurulmasını sağlayın. Bu yolda en iyi yoldaşınız sanat olacaktır…..


Behiç Anibal….