Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’mız Sayın Dr. Faiz Sucuoğlu, Kuzey Kıbrıs Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçileri Birliği’ni kabulü sırasında bazı tespitlerde bulundu.

Pandemi sürecinde yaşananların, ülke ekonomisinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdiğini ifade ederek, bir ay içinde ülkede açlık ve işsizlik durumunun ortaya çıktığını vurguladı.

Esas kan kaybedenin özel sektör olduğunu dile getirirken, yerli üretim ve yerli çalışanın desteklenmesi adına, bir süre yabancı uyruklulara çalışma izinlerinde bir kısıtlama getirileceğini belirtti ve işvereni sıkıntıya sokmadan yerli istihdamın devamını sağlamayı hedeflediklerini anlattı.

Buraya kadar harika tespitler.

Devam edelim…

Özel sektörün varlığı ile devletin de var olduğunu kaydeden Sayın Bakan’ımız, “Özel sektör güçlü olacak ki devlet de mükellefiyetini yerine getirebilsin. Teoride biliyorduk ama pratikte gördük ki özel sektöre vazonun içindeki bir gül gibi bakmamız lazım”ifadelerini kullandı.

İşte haberin bu bölümünü okuyunca, yüzümde buruk bir gülümsemenin belirmesini engelleyemedim.

Özel sektör güçlü olacak.

Nasıl?

Ülkemizde üç kişiden ikisi devletten maaş çekerken, diğer taraftan da kafe, meyhane, çiçekçi, kreş, garaj, bakkal, market, restaurant, mağaza, medikal, pastane, hatta hastane işletirken mi?

Özel okullarda haklarını aramadan yoksun bir şekilde, patronunun iki dudağı arasından çıkacak lafa bakarak, üç kuruş kazanmaya çalışan öğretmenler, devlete çöreklenip, grevlerle palazlandıktan sonra özelde cirit atan meslektaşları ile mücadele ederek mi güçlü olacak?

Yurtdışında bin bir sıkıntı ile okuyup da, özeldeki köşe başlarına çöreklenmiş, kurtlar sofralarının kral ve kraliçeleri, kamucu abi ve ablalarından kendine yer kalmadığı için, özel klinik açamayıp, devlete de giremeyip gerisin geriye ülkesini terk etmek zorunda kalan genç hekimler mi güçlü olacak?

Devletin malzemesini kendi özel işletmesine cukka edenlerin olduğu ortamda, iki kuruşluk sarf malzemeyi almadan önce kırk türlü hesap yapan işletmeci mi güçlü olacak?

İllegal işletmelerinin gelir-gider dengesini, bağlantılarını, müşteri portföylerini, kamudaki konumu ile güçlendirenler karşısında ayakta durmaya çalışan özel sektör çalışanları mı güçlü olacak?

Geçelim bunları.

‘’Devlet özel sektörle var.’’ dedi Sayın Bakan.

Bu ifade yanlış.

İfadenin doğrusu: ‘’Devlettekiler özel sektörün içinde de var.Alınan yeni kararları cesurca uygulama zamanı. Kamu ile özeli bıçak gibi ayırmamız gerekir’’ olmalı idi!

Onu da geçelim, devletin ikinci iş yasağını uygulamasıyeter de artardı bile!

Ve gelelim vazodaki gül ifadesine…

Sayın Bakan’a, Sağlık Bakanlığı dönemindeki Mandamus mahkeme sürecini hatırlatmak isterim.

Hani kamuda çalışanların ikinci iş (özel iş) yapmaları ile ilgili önlem alınmasının Yüce Yargı tarafından kendilerine emredildiği süreci.

İfadeleri ile sabittir ‘’Mandamus emri verilirse uygulamam, istifa ederim.’’ dedikleri…

Çınlar durur kulaklarımda, ‘’Uygularsam kaos çıkar.’’deyişleri.

Uygulamadı da.

Tüzük çıkardı, özeli de kısmi kamulaştırdı üstelik.

Yüce Yargı bile dize getiremedi devleti!

Şimdi anlıyorum ki, o dönem, özelde çalışan bir doktor olarak mahkeme sıralarında birsaksıymışım…

Bugünlerde ise, tüm özel sektör çalışanları gibi,sayın Bakan’ın vazosunda bir gül…

Gel de ‘’GÜL’’me

Selam ola Sayın Bakan’a!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899